Siyasilerin ve atanmış bürokratların vaatlerinin belki ilk sırasını 'Kapımız herkese açık olacak' ibaresi teşkil eder. Görünüm ve söylemde böyledir. Amma velakin uygulamaya gelince işin rengi ve mahiyeti değişiyor.
Her biri kapısına 'sekreter ya da özel kalem' ismi altında birer yalan makinesini oturtmuş. Sırtlarına bendekeler (büyük çuvallar) dolusu yalan bağlamışlar. Gelene gidene ha bire üfürüyorlar. Tabi burada bir şey dikkat çekiyor. Uygulama fakir fukara, garip gureba denilen avam tabakasına yönelik olarak çark dönüyor. Yoksa tuzu kuru bu memleketin kanını sülük gibi emen, kaymağını yiyenlere değil. Bu gaddar ve zalim kişiler işini bir tek telefonla halledebiliyorlar.
Geçenlerde Özpolat Camii'nin ufak bir işi için cami cemaatinden üç kişilik bir heyetle, iki defa Başkanla görüşelim diye gittik. İkisinde de görüştürmediler. Yardımcılarına yönlendirdiler. Onlar da bize Urfa tabiriyle 'heket (hikaye)' anlattılar. Artık bu necip milletin bu tür boş laf ve yalanlara karnı tok. Beyler kapınız neden rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu, Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan gibi açık olmuyor. Başkan ve bürokratların kapıları 'sözde değil özde' açık olmalıdır.
Halkı siz dinleyin, yardımcılarınıza havale etmeyin. Bırakın işi halledip problemi çözmeyi, en ufak bir tebessüm göstermeyi dahi çok görüyorlar. Tepeden bakma var ya, aynen öyle. Mazlumların ahını almaktan kaçının. Bu görev ağır sorumluluk taşıyan bir gönül işidir. Burada her türlü zahmete katlanırsınız belki ama öbür tarafta meyvesini toplarsınız.
Bakınız Rabb'imiz görünmeyen bir virüs ile tüm dünyanı çaresiz bıraktı. O'nun gazabından O'na sığınmak lazım. Yıllarca kardeş gibi samimi olduğumuz arkadaşlarımız bir mevki makama geldiklerinde değil görüşmek, merhabayı bile kesiyorlar. Hani ol 'Taht-ı Süleyman' ki hava üzre seyrederdi. Şu an esamesi bile okunmuyor. İki günlük dünya hayatı basiretimizi bağlamasın. Bizi kör ve sağırlardan eylemesin.
Doğumlar sancılıdır, elbette ki yorulacağız. Belki yeri gelince hakaret ve zulme de uğrarız. Lakin umutsuz olmak ve yılmak yok. İnanıyorsak mesele bitmiştir. Bir garibanın işini görmek, bence dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Vicdanları rahatlatan bir bad-ı sabadır.
Güvenseniz de kontrol edin. Kapınıza kadar gelen kol kanatsızları boş çevirmeyin. Sahada (halkın içinde) olun ve dolaşın. Bilhassa belediye başkanları için diyorsam da atanmış bürokratlar da bahsimin içindedirler. İyi, sağlam dost insanlardan bir kontrol etme ve denetleme ekibiniz bulunsun.
Çalışmalarınızın üstünü örten, yapılan hizmetleri kontrol etmeyip, size etmiş gibi yalakalık eden bu başıboş ekiptir. Kontrol edilmediği zaman kim ne yapıyorsa yanına kar kalıyor. İhaleleri gönül hatır bazında birilerine peşkeş çekmeyin. Yağcılar en yakınlarınız olsa bile uzaklaştırın ve onlardan uzaklaşın. Menfaatperestlerin dostlukları yoktur.
Sözün bittiği yerdir, giydiğiniz bu ateşten gömlekler. Hak, hakikatten yana tavır koymayıp, hakkını vermezseniz akıbet rûz-i mahşerde ilahi gazaba dûçar olmaktır. Halktan biri olabilmeniz için de etrafınızdaki o her devrin ve her demin adamı olan yalaka, riyakar, sıradan kişilerin çemberini kırmanız gerekir. Mümkün mü? Evet mümkündür. Yalnız biraz cesaret lazım...