Kolaylıklarla dolu, dinlerin en yücesi.
Tüm zamanlara hitap eden, peygamber incisi.
Kitap ve sünnettir, bizleri ona götüren.
Bu mükemmelliğin var mıdır bir ikincisi?

Seni anlatmaya, kelime ve kelam yetmez.
Bu yücelik, senden başka kimseye verilmez.
Tüm hüzünler, senden ıraklaştığımızdandır.
Amma seni yaşayanın zevki, katâ bitmez.
 
Artıktır, sinesinde seni taşımayanlar,
Gönül yuvasında, sana bir yer açmayanlar.
Bu sebepten mutlulukla alakası olmaz,
Senin adını dahi, duymayan zavallılar.

Her girdiği yeri yeşerten, mutlak bir yağmur,
Ondan ayrı, asla olmaz ki bir hane mamur.
Gerçekte, bütün peygamberlerin getirdiği,
Dünya ve ahiret saadeti, bak! işte budur.

Mekanlar da mescidler de aradığım sendin.
Bilemedim ki, yedi kat semalardan indin.
Herkes gibi ben de yanıldım seni bulmakta,
Halbuki dağ, taş, canlı ve cansız sen her şeydin.

Gölge mi düşmüş, nadide tomurcuklarına?
Bir solgunluk mu gelmiş, narin yapraklarına?
Böyle düşünürken bu ümmet, cevap veremedi,
"Gözlerinize ne olmuş" diye soranlarına.

Adalet saçardın her vakit, başımızdayken,
Ve yenilmezdik,sen kalbimizde taht kurmuşken,
İmdi, yaşanmaz oldu zulüm kokan bu cihan.
Şu dünya, ne de ıssız bir yermiş, sensiz iken.

Tutunamadık hiç bir ipe, İslam'dan sonra,
Mağlup olduk her cephede, zalim olan ğayra.
Umudumuz da, uçup gitti küs baharlara.
Tedavi olmazsak, daha çok kanar bu yara.

Ne şanlıdır bu davaya sahip çıkan yiğit,
Cennettir menzilin, ey oğul! Selametle git.
Omuzlarında yükselecek İslam sancağı,
Ve çok çabala, ona açmak için bir geçit.

Doğacak üzerimize bir güneş misali.
Bu durumun hayal olmadığı herkesçe belli.
Tek yapmamız gereken şey, özümüze dönmek.
Aksi halde... Cehennem ateşi çok alevli.
Abdurrahim POLAT