İmanıyla, inancıyla, yaşamıyla, sözleri ve davranışıyla biz hanımlar için birer rehber olan hanım sahabelerimizin hayatları, annelerimiz ve kızlarımız için muhakkak bilinmesi gereken yaşamlardır. Yaşadıkları sıkıntılı dönemlerde onca zulme katlanarak İslam'ı müdafaa eden hanım sahabeler, ömürlerini mücadeleye adayarak kendilerinden sonra gelecek nesillere üstün bir şahsiyet miras bırakmıştır.
******
Hayatlarını okuduğumuz bu şahsiyetleri, değerli hanım okurlarımıza sunmak da bir vecibedir. Çünkü yeni gelen nesiller örnekler görmek isterler ve onlara kendi İman sahibi şahsiyetleri işaret etmezseniz, başkaları bu boşluğu kendi örnekleri ile doldurur.
SÜMEYYE (R.ANHA)
Hz. Sümeyye, İslam tarihinde Allah yolunda canını feda ederek şehit olan kadınların ilkidir. O, hem şehadet mertebesini kazandı, hem de bu kervanın ilki olma bahtiyarlığına erdi.
Sümeyye (r.anha), Ebû Huzeyfe'nin cariyesiydi. Ebû Huzeyfe onu, Yemen'den gelen ve kendisine sığınan Yasir ile evlendirmişti. İşte büyük sahabi Ammar bin Yasir (r.a.) bu evlilikten doğdu.
Bu bahtiyar ailenin her ferdi İslamiyet'i daha ilk zamanlarda kabul etmişlerdi. Akabinde de akıl almaz işkencelere maruz kalmışlardı. Kendilerini koruyacak birinden mahrumdular. Bu sebeple insafsız müşrikler onlara işkencenin en acısını tattırıyor, güneşin en tesirli olduğu bir zamanda kızgın taş ve kumların üzerine yatırıyorlardı.
Bir defasında yine onlara işkence yapıyorlardı. Peygamberimiz üzerlerine geldi. Bütün bu çileye sırf Müslüman oldukları için maruz kalan bu bahtiyar aileyi şöyle müjdeledi:
'Sabredin ey Yasir ailesi, sabredin ey Yasir ailesi! Sizin mükafatınız cennettir. Sabredin ey Yasir ailesi…'
Yasir (r.a.) büyük bir teslimiyet içerisinde, sadece öğrenmek için, 'Vakit hep böyle mi geçecek, ya Resûlallah?' diye sordu. Peygamberimiz, 'Allah'ım, Yasir ailesine rahmet ve mağfiretini ihsan et!' diye duada bulundu. Bu, onları teselliye yetmişti.
Aradan birkaç gün geçmişti. Yeterince yaşlı ve bakımsız olan Hz. Yasir daha fazla dayanamadı. Ruhunu teslim ederek erkeklerden ilk şehit olma bahtiyarlığına erişti.
Hayat arkadaşının şehit olması, kendisinin ve çocuklarının hala gözü dönmüş müşriklerin elinde bulunması, Hz. Sümeyye'yi bir hayli yıpratmıştı. Kendisinin de bu insanlık dışı muamelelere daha fazla dayanamayacağını anlamıştı. Bir gün Ebû Cehil yanına geldi. Ona bir hayli işkence etti. Dininden dönmeye zorladı. Fakat ne yaptıysa onu küfrün karanlığına döndüremedi. Sonunda bu yaşlı kadına hakarette bulundu, 'Sen ancak güzelliği hoşuna gittiği için Muhammed'e iman ettin!' dedi. Hz. Sümeyye bu hakarete dayanamadı, Ebû Cehil'e ağır laflar söyledi. Ebû Cehil iyice kudurdu. Elindeki mızrağı bu mübarek kadına saplayarak onu şehit etti. Sonra da onun oğullarına dönerek işkenceye devam etti.
Sonradan Hz. Ammar işkenceden kurtuldu. Resûlullah'ın huzuruna çıktı. Durumu ona haber verdi. Peygamberimiz büyük bir üzüntü içerisinde ellerini semaya kaldırdı ve 'Allah'ım, Yasir ailesinden hiçbirisine ateşle azap etme!' diye duada bulundu.
Ammar (r.a.), Bedir Savaşı'na katılmıştı. Ebû Cehil bu savaşta öldürüldü. Peygamberimiz, Ammar'a hitaben, 'Cenab-ı Hak, annenin katilini öldürdü!' buyurdu.[1]
[1]Tabakat, 3: 346, 249; el-İsabe, 4: 334; Üsdü'l-Gàbe, 5: 48