Tüm İslam coğrafyasını her türlü fitne ve fesatla kana bulayan emperyalist güçler, yıllardır yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürdüğü Türkiye'yi top yekûn ele geçirmenin hesabıyla 15 Temmuz gecesi bir darbe girişiminde bulundular. Ama o gece hesaba katmadıkları bir şey vardı ki o da inancına ve değerlerine bağlı Müslüman halk…

O gece; esnaf, memur-işçi, şehirli-köylü, çoluk-çocuk, kadın-erkek, genç-yaşlı yani toplumun her kesimi bu memleketi emperyalistlere ve işbirlikçilerine bırakmamak için meydanlara aktı. Canı ve kanı pahasına darbecilerin tank ve toplarına karşı göğsünü siper etti. Öyle ki yapılan çağrılar sonucu bu halk, günlerce meydanlarda yatıp kalktı.

Evet, bu halk üzerine düşeni fazlasıyla yaptı şimdi sıra siyasilerdeydi. Halkın onlara sahip çıktığı gibi onlar da halka sahip çıkmalıydı. Peki, sahada bunun karşılığı var mıdır? (Tabii istisnaları ayrı tutuyorum) Eğer bu soruya son günlerde Şanlıurfa'da gelişen bazı olaylara bakarak cevap verirsek sanırım bunun bu böyle olmadığını görürüz.

Şimdi son günlerdeki bazı gelişmelere hep birlikte bakalım ve kararımız hep birlikte verelim…

Geçtiğimiz günlerde Haliliye ilçesine bağlı onlarca köyün kullandığı Konuklu-Kısas yolu, altyapı çalışmaları nedeniyle aylarca yapılmadı. Öyle ki bozuk yoldan dolayı araçlar hurdaya döndü. Yetkililere yapılan tüm şikayetler maalesef kulak ardı edildi. Sabır taşına dönen Konuklu halkı, sonunda dayanamadı ve yolu trafiğe kapatma eylemi yaptı.

Eylemi duyan yetkililer, hemen harekete geçtiler ve o günün gece yarısı iş makineleri yol çalışması başlattı.

Bu olayın ardından bir hafta sonra bu sefer seslerini duyurmak isteyen Göktepe Mahallesi sakinleri, mahalle yolları asfaltlanmadığı için Viranşehir yolunu trafiğe kapattı. Tabi Göktepe Mahallesinin tek sorunu yol değildi.

Bir de yıllardır kullandıkları arazileri kendilerinden habersiz bir yasaya! Dayandırılarak kelli felli birilerine tapulanma sorunu da vardı. Medya aracılığıyla seslerini duyurmaya çalışan köylüler, bu konuda da yetkililerden bir adım görmeyince çareyi Şanlıurfa ziyareti yapan Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı'nın yolunu kestiler.

Bakan'a yetişen köylüler siyasilerden umut kesmiş olacaklar ki Bakana şunu söylüyorlardı: "Sesimizi Cumhurbaşkanına ulaştıramıyoruz, lütfen sorunumuzu Cumhurbaşkanına ilet". Tabi bu sorun iletildi mi bilemiyoruz ama en azından bu konuda siyasilerden hiçbir açıklamanın yapılmadığını biliyoruz. Yol kesme eylemine şahit olan onlarca basın kuruluşunun da bu gelişme konusunda 'lal olması' da ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken ayrı bir konu.
Tabi hazine arazilerinin birilerine peşkeş çekilmesi bu mahalle ile sınırlı değil. Şanlıurfa'da 70 bin dönümden bahsediliyor. Şanlıurfa merkeze bağlı Kepirli, Kadıkendi, Yenice, Akziyaret, Hancığaz, Mehmetçik, Karaköprü, Göktepe, Derman, Örencik, Dağeteği ve Maşuk… Bu da aşiretler bölgesi olan bölgemiz için ileride birçok sosyal problem tehlikesini bağrında taşıyor.

Yine malumunuz kış gelince bizim bölgede elektrik kesintileri çok olur. Bu yıl da kış günü elektrik kesintilerinin uzun sürmesi halkı isyan noktasına getirdi. Uğurlu Mahallesi sakinleri, kesintilere tepki olarak Akçakale yolunu birkaç kez trafiğe kapattı. Sonradan elektrikler bırakıldı.

Eyyübiye ilçesindeki halk ise, patlamaya hazır bomba gibi… Yığınlarca sorunları var halledilmeyen. Koca ilçede hiçbir resmi kurum binası yok hepsi komşu ilçe (Haliliye) sınırları içerisinde… Eyyüp Peygamber Caddesinde bir banka bile yok… Alt yapı, üst yapı, tapu sorunları yığılmış durumda… Sorunlarını kimsenin dinlemediğini söylüyorlar. Yani bir dokunsan bin ah işitiyorsun halktan…

Ve bu sayfalarımıza sığmayacak kadar kulak ardı edilen nice mağduriyetler…

Bu yaşanan mağduriyetleri dile getirdiğimiz için bize kızanlar bile var. Hatta yok öyle bir şey bunlar iftiradır diyecek kadar taassuplaşanlar da… Ama gerçekler güneş gibidir, gözlerimizi kapatmakla kaybolmazlar.

Siyaset kurumu toplumun sorunlarını çözmek için vardır, toplumda sorun üretmek için değil. Ama toplumda var olan sorunlar çözülmediği zaman bu sorunlar daha büyük sorunlar doğurur. Birileri belki bugün tozlar halının altına süpürebilir ama inanın ki bir gün o halı kaldırıldığında hiç kimsenin söyleyecek sözü kalmayacaktır.

Biliyorum 'dost acı söyler' misali bu yazdıklarım birçok kişiye acı gelecek ama unutulmamalıdır ki gerçekler çoğu zaman acı olur. Tekrar başa dönecek olursak 15 Temmuz kendisini siper bu mazlum halkın sorunları siyasiler tarafından dinlenilmeli ve bu sorunlar en acil bir şekilde çözüme kavuşturulmalıdır. Bu vefakar halk, hak ettiği hizmet görmek için eylem yapmaya mecbur bırakılmamalıdır.

Yoksa hizmet için illa yol kapatma eylemi mi yapılmalı?