Laiklik ne tükenmez bir hazineymiş de haberimiz yokmuş, sanki yeni bir buluş laiklik, tapınak şövalyelerini tanınamamış olsaydık laikliği. Nasıl anlaşılıyor, nasıl uyguluyorlar? Bilmezsek bir nebze durup düşünebilirdik, laiklik çığırtkanlığını yapanlara biraz hak verebilirdik.
Her vicdan sahibi biliyor ki, Cumhuriyet döneminde Laiklik en çok Müslümanları ezmek için kullanıldı. Şimdiki Laiklik çığırtkanlığı da geçmişin özlemidir. Geç olmakla beraber AKP Yönetimi sivil bir Anayasa yapmak için kolları sıvamış, olacağından şüphem yoktur. Sayın Meclis Başkanımız Kahraman geçmişi de yaşayan biri olarak Yeni Anayasa da Laiklik olmasın demiş. Vay sen misin bunu diyen, laikliği put edinenler, tapınak haline getirenler her cepheden Sayın Kahramana saldırmaya başladılar. Cumhuriyet düşmanı, Atatürk düşmanı ilan ettiler.
Laiklikçiği kendilerine göre uydurup dizayn edebilirler, fakat söylemlerinde samimi değiller. Laikliği din düşmanlığı olarak uygulayanlar bugün kalkmışlar laiklikten bahsediyorlar. Laiklik adına eğitim yuvalarından kovulan, ikna odalarında uysallaştırmaya çalışılan gençleri unutmadık.
Laiklik adına partisi kapanan, Milletvekilliği elinden alınan, siyaset yasağı konanları biz hiç unutmadık, laiklik adına, görevinden alınan, sürgün edilen, ceza evlerinde ömür çürütenleri biz nasıl unutabiliriz. Kısacası Laiklik kötü ellerde iken, Müslümanlara vurulan balyozdu. Her şey devam eder Zulüm asla. Çark döndü durum değişti. Neticede Sayın Cumhurbaşkanı laiklik konusunda son noktayı koydu. Laiklik tüm inanç guruplarının güvencesi olacaktır dedi. Bunu Müslüman, diğerlerinden farklı bir Cumhurbaşkanı söylediği için solaklar, Kemalistler sözde çağdaşlar yine tatmin olmadılar. Saldırmaya devam ediyorlar. Bence ne yapsalar boştur.
Millet kararını vermiştir. Bu halk Müslüman'dır. Arzumuz yeni Anayasamızda din dişi söylemler olmamalıdır. Bu ülkede tüm renkler beraber yaşıyoruz. Dini, Dili, Irkı rengi, ne olursa olsun yasalarda insan değeri on planda olmalıdır. İç ve diş düşmanlar bizi bir avuç suda boğmak isterken, kenetlenme harcı olmak her ferdin görevidir.
Geçmişte Anayasanın 163. maddesi Müslümanların, 141-142. Maddeler ise solcuların korkulu rüyasıydı. O dönemlerin uygulayıcılarından ölenler, hayatta olanlar var. Yapılanlardan, ocaklar söndürmeden zevk aldıklarını hiç sanmıyorum. Bir asra yakın hayat hep çekişmelerle geçti. Bazıları doymamış olacak ki, halen çekişmeli günlerin mücadelesini veriyorlar.
Ey! Kemalistler bugün Atatürk kalksa hiç birinizi sevmez, siz vefatından sonra bir Kemalizm icat ettiniz, mevki, makam, menfaat, çıkar kalkanı olarak kullandınız. Düşün artık Atatürk'ün yakasından, Siz Atatürk adına Ülke için ne yaptınız? Ülkeyi İMF ye siz abone ettiniz, enflasyon canavarı ile ülke insanını siz sömürdünüz, Adalet, eğitim kısaca ülke yönetimi elinizde iken, insana hayat hakkı siz tanımadınız. Ülkemiz adına kalıcı eserler bırakmadınız. Bunlar olmamış gibi nasıl olurda laiklik, Demokrasi, Cumhuriyet, Kemalizm adına ülke yönetimine talip oluyorsunuz? Seçimler var halk size oy verirse yönetime gelirsiniz… Şunu kesin bilin siz halktan ne kadar uzaksanız halkta size o kadar uzaktır.
Yalanlarla bazen paşa, bazen de maşa oldunuz. Geçmişte çok postal yaladınız. Ayni günleri çoktandır özlüyorsunuz fakat nafile, halk kimin, halkın yanında olduğunu çok iyi biliyor. Bizim laiklik anlayışımızda Caminin hakki Camiye, Kilisenin hakki ise kiliseye verilir.
Sizin laiklik anlayışınızda ise laiklik Din devlet ayırımı ise, neden geçmişte Dindar insanlara şiddet uyguladınız? Suçunuzu örtemezsiniz. AKP ye de bazı tavsiyeler yapmayı uygun görüyorum. Sakin ola ki, halkın bu teveccühüne karşı kesinlikle kibirlenmeyin, rehavete kapılmayın. Tüm teveccühler Sayın ERDOGAN'IN şahsınadır, yönetim kadrosu camia olarak halkın dilinden anlayın, halkın birikmiş sorunlarına çare arayıp çözüm yollarını bulun, çünkü siz iktidarsınız.
Cemaatle olan çekişmenizde her insana parelelci demeyi bırakın, yaşla kuruyu bir arada yakmayın, geçmişte gazetesini okumuş diye kimseyi suçlamayın. Suçlu varsa siyaset değil, adalet yakalarına yapışsın. Her gün düşman çoğaltmakla bir yere varılmaz. Aile yuvaları yıkılıyor, gençlik başıboş hiç zaman geçirmeden önlemler alınmalıdır. Karma eğitimden vazgeçin.
Dış siyasette tüm yabancı unsurlara karşı olmak prensibimiz olmalıdır. Ortadoğu sorununu İslam ülkeleri çözmelidir. İslam ülkelerine batı patentli barış söylemleri boşunadır. Yerel baz da Şanlıurfa'mız da sık sık elektrikler kesiliyor. Bu durum ne iktidar partisine nede huzur kenti olan Urfa'mıza yakışmıyor acilen çözülmelidir. Son olarak, seçim vaatlerinde mutlak yapılacaklar arasında yer alan tugayın taşınması meselesi ise hala bir muamma dile getiren yok söz veren siyasetçilerin sözünde durmaları temennimdir.
Vesselam…