Urfa'nın Büyük yol mahallesinde ikamet eden rahmetli Osman Aloğlu dindar bir kişiliğe sahiptir. Vakit namazlarını camide kılmaya çalışır. Hem Urfa'da hem mahallesinde sevilen, saygı duyulan bir kişiliği vardır.
Rahmetli şehit Osman Aloğlu Ermeni olayları başlayınca bazı dul ve sahipsiz Ermeni kadınlarına sahip çıkar. Kimselerin onlara zarar vermemesi ve namuslarını muhafaza amacıyla onları korumaya alır. Çünkü bu kadınların kocası ya ölmüş veya başka yerlere gitmişlerdir.
Aradan zaman geçtikçe bu kadınların yakınları Osman beyin evinden onları alırlar ve kendisine teşekkür ederek minnettar olduklarını ifade ederler. Osman Bey böyle bir hizmette bulunduğundan Allaha hamdü sena etmektedir. Allah'ın verdiği imkânları doğru yolda kullandığından dolayı son derece mutludur. İki oğlundan biri olan Binbaşı Sıddık Aloğlu Osmanlı ordusun da görevini ifa ederken diğer oğlu Durak Efendi ise Galiçye cephesine katılarak gazilik unvanını kazanmıştır.
Şehit Osman Aloğlu camiye giderken ailesi tarafından sürekli uyarılmaktadır. Çünkü Ermenilerin yoğun olduğu bir mahallede yaşamaktayız, ortalık karışık sana karşı Ermeniler bir suikast düzenleyebilirler, namazını evinde kılsan diye yapılan telkinlere rağmen o bunlara aldırış etmez ve camiye gitmeye devam eder. Çünkü bazı Ermeni kadınlarının iffetini koruduğundan, kendisine karşı Ermeniler tarafından herhangi bir menfi hareketin olmayacağına inanmıştır.
Bir sabah vakti başında beyaz takkesi olduğu halde camiye giderken aynı semtte oturan Ermeni asıllı İbrikçiyanların evinde ikamet eden Taşnak örgütüne mensup keskin nişancı bir terörist elinde bulunan Rus mavzerini Şehit Osman Aloğluna doğrultmuştur.
Bu sırada evin sahibi olan Ermeni: şehit Osman Aloğlu'nu görür ve derki; bu insan namusumuzu muhafaza için büyük fedakarlıklarda bulundu, çok iyi bir komşumuzdur demesine rağmen Taşnak terörist ne olursa olsun başında takkesi var ya gerisine boş ver diyerek üç mermi sıkar ve biri Rahmetliye isabet ederek şehit olur.
O tarihi yaşayan yaşlı insanlardan dinlemiştik. Ermenilerle aramız çok iyi idi, komşuluk ve ticari ilişkilerimiz vardı. Kimse kimseyi ne dininden nede etnik yapısından dolayı incitmezdi. Karşılıklı saygı ve sevgimiz vardı. Fransızlar Urfa ya geldikten sonra durum tamamen değişti ve Ermeniler Fransızlarla el ele vererek birçok Müslümanı şehit ettiler.
Yukarda arz ettiğim bu olayı şehit Osman Aloğlu'nun torunlarından Sıtkı Aloğlu'ndan defalarca dinlemiştim. Ancak Müslümanların yazılı kültüre önem vermemesinden dolayı meydana gelen bir çok olayın kayıt altına alınmamış olması maalesef büyük bir eksikliktir.
Nur talebelerinden olan rahmetli Abdulkadir Badıllı ağabey bir ara bir sohbet esnasında bizim köyde Ermeniler vardı ve şöyle diyorlardı. Hele bir yaz mevsimi gelsin bakalım bağlardaki üzümleri kimler yiyecek diye tehditte bulunduklarını nakletmişti.
Yüzyıllarca beraber yaşadıkları Müslümanlar neden daha evvel Ermenilere hiç dokunmadılar. Başka gavurlar ülkemize geldiklerinde onlarla birleşip Müslümanlara karşı harekete geçtiler. Tarihi eğip bükmeden başta tarihçi ve siyasetçiler samimi olarak geçmişi okuyabilseler, geçmişin yanlışını görerek geleceğe daha emin adımlarla ilerlemeye devam ederler.
Son zamanlarda bazı yazarlar Ermenilerle ilgili kitapları yazsalar da emin olmadığım, tanımadığım hiç kimsenin yazdıklarına itimat etmem. Birçok yerli ve yabancı Lawrensler ülkemizde cirit atıyor. Yazılanların doğruluğunu mihenge vurmak zorundayız. Çünkü verilen tarihi kaynakların sağlam olması şarttır. Daha dün yazılmış safsata ve hikayelerle dolu bir tarihi bize yutturmaya çalışanları asla göz ardı etmememiz gerek.
Müslümanların ferasetli olmasını Kur'an emrediyor.