Yemyeşil bir Urfa; sıcaktan kavrulan coğrafyamızda yaşayan insanlarımızın ortak beklentisini dile getiriyor. Cumhuriyet Parkı'nı da içinde barındıran GAP Vadisi Projesi, insanımızın bir nebze nefes almak için çoluk çocuk akın ettiği bir mekana dönüştü.

**
Şehrin içinde kalan böylesi bir nefes kaynağı, öylesine yoğun bir ihtiyacı karşılar hale geldi ki; piknik alanı olmamasına rağmen mangalını alan ağaçların gölgesine, kamelyalara koştu. Ancak yeşil alanın sınırlı olması nedeniyle bu manzaradan memnun olmayan vatandaşlar bile sisli manzarayı anlayışla karşılayabiliyor.

**
Tam bu noktada gazetemizin yazarlarından Mehmet Sarmış hocamızın 'Şanlıufa'nın kurtuluşunun 100. yılında, 100 milyon fidan' sloganıyla sosyal medyada paylaştığı ağaçlandırma çağrısı, kısa sürede tüm kurumların ve vatandaşların desteklediği kitlesel bir özleme dönüştü.

**
Özellikle Valimiz Sayın Abdullah Erin'in konuya hassasiyetle yaklaşması, Valilikle birlikte Büyükşehir ve ilçe Belediyelerimizi de harekete geçirdi. Tüm kurumlar kampanyaya destek sözü vererek, kendi alanlarında ellerinden geleni yapacakları mesajını paylaştı.

**
Derken Eyyübiye İlçesi'ne bağlı Zeytinli Köyü Göbekli Mezrası'nda bulunan ve heybetiyle binlerce yıla tanıklık eden 'Ağaçların Göbeklitepesi', 'Ben hala buradayım' diyerek 'Yemyeşil Urfa' heyecanına göz kırptı.
**
Yemyeşil Urfa Medya Tanıtım Komisyonu tarafından kampanyanın sembolü olarak belirlenen 'Cudi Zeytini Anıt Ağacını' olarak 2007 yılında tescillenen bu yaşayan tarihin, 6 bin yaşında olabileceği konuşuluyor.

**
Ağacın bulunduğu hakim tepenin karşısında 'Cudi Vadisi' olarak anılan SİT Alanında kadim bir medeniyetin kalıntıları, yine Şanlıurfa'nın kültür ve turizm varlığına kazandırılmayı bekliyor. Göbeklitepe'si, Balıklıgöl'ü, Urfa Kalesi, Amazonları, Haleplibahçe'si, Harran'ı, Halfeti'si, Soğmatar'ı, Takaron Vadisi, Kelaynakları, Hz. İbrahim ve Hz. Eyyüb Makamları, Yakup Manastırı, Germuş'u, tarihi camileri, kervansarayları…. Saymakla bitmiyor zenginliklerimiz. O kadar çok ki birçoğunu unutuyoruz.

**
Bahsettiğimiz bu tarihi zenginliklerin en küçük parçası; herhangi bir Avrupa şehrinde baş üstünde taşınır. İhya edilir ve yılda milyonlarca ziyaretçiyle selamlaşır. Bu anlamda bir açık hava müzesini andıran şehrimiz çok çok gerilerde.

**
Umarım bu günler; beklediğimiz, özlediğimiz günlerin başlangıcı için ön adım olur. Bürokratik anlamda daha işlevsel bir zihniyetin tohumları ekilir ve Urfa, hak ettiği dünya şehirleri klasmanında kendine yer bulur. Selam ve dua ile kalın sağlıcakla.