Suyun akış yönünü engelleme, yapıya sağlam olmayan zemin üzerine yapı oturtma hangi mantıkla savunulabilir?

İnsan, yüzlerce, binlerce senelik yapılara bakıp ders alamaz mı?

Yeterlilik belgeleri, diplomalar resmiyette yasal olabilir de vicdanda cana ve mala kast edenleri suçlu konumundan çıkarmaktan uzaktır, bunun bilmesi gerekir.

Doğrusu cana kast etme hükmü çerçevesinde değerlendirilmesi gereken hususta Hammurabî Kanunlarına bakılabilir, en azından.

Hammurabi Kanunları'ndan 229. Madde de ne denir?

Biliyoruz ki buna itiraz edecek olanlar, oldukça çok.

Bu kanun maddesi, şu şekilde daha nettir:

Bir usta herhangi biri için bir bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa; inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse, inşaatı yapan da öldürülür."

Kimileri, bunu diline dolayıp, bizi idam muhibbî olarak göstermesin.

Bunca canın yitip gitmesinin müsebbibi kimdir?

Hipokrat adına yemin içtirilen doktorlar, neden Lokman-ı Hekimi bilmez?

Mimarlar ve Mühendisler Hammurabi'nin bu kanunu üzerine niçin hareket etmekten uzaktır?

İstanbul'daki bin yıllık, beş yüz yıllık yapıları görmeyenler, her gün önünden geçip gidiyordur da şehrin bağrına saplanan hançer gibi plazalarla övünüp durmuyor mu?

Bu Ankara için farksız, Edirne için yabancı değil, Diyarbakır için aynıyla vak'î.

Değerli Okur, sağlıklı biçimde her şehrin bir canlı hafıza merkezi olmuş olsaydı, Şehir Araştırmaları Merkezi uğraşımız olmazdı.

Seksen bir ilimizi ve yüz dünya şehrini içine alan Merkez, aynı zamanda on binlerce diğer kaynakları da içine alır.

Bu merkez açılmış olsaydı, bundan 1500 Yıl önce Edessa/ Urfa'da olan sel felaketinin ve depremin sonuçları kaynağından okunabilirdi.

Haydi, bu esere ulaşmak güç.

Hemen hemen her evde bulunması muhtemel Kur'an-ı Kerim Meâli'nden Zilzâl Sûresi okunsa, ne olur?

Sûre,'nin Meâli:

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.

1- Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,

2- Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı,

3- Ve insan: "Ona ne oluyor?" dediği zaman.

4- O gün yer, bütün haberlerini anlatır.

5- Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir.
6- O gün insanlar, amellerinin karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çıkacaklardır.

7- Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir.

8- Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir.

Zilzâl Sûresi konusu, kıyamet ve depremdir.

Dünyada olanın ve bitenin gerekliliği hesaplanmış, ölçülmüş ve biçilmişse ne demeli?

Magma da burada fay hattı da enerji de...

Bilimsel izahatta "Çok Okumuş Tayfa" biraz da bu âyetlere kafa yorsa, kitap okusa, yapılanlarla yapılmayanlar arasında bir muhasebe yapsa zelzele mi olur?

Yoksa bu kitabı okumaları, beyin konforunu mu bozar?

Haydi diyelim, bunlar okumuyor, ilkleri gereği.

Okuduğunu anlamayanların ilkesizlikleri neye yorumlanabilir?

İşte içinde olunan çıkmaz.

Manasıyla anlaşılsa bu Sûre, kulağı ters elle göstermeye gerek kalır mı?

Bir aydır her şeyden anlayan köşe yazarları, televizyon yorumcuları, sanal ortam müdavimleri, Zelzele 'ye bu gözle baksaydı, mesele yerli yerinde bilinmez miydi?

Vicdanla cüzdan arasında seçme hakkını cüzdandan yana kullanan anlayış, bilinmeli ki merhamet pınarından su içmeye layık değildir, ahlâksızdır, insanlığın katilidir.

Ülkemizde fikir dünyası son yüzyıllarda büyük bir zelzelenin içinde debelenirken, halen içine düştüğü, düşürüldüğü çukurdan kendisini atanların el uzatmalarıyla esaretten kurtulacağını sanmaktadır.

Yusuf'un kuyudan kurtuluşu muydu, hikâye?

Yoksa Mısır'a gitmek için miydi, olan?

Zindana atılma sebebi olmasaydı, rüya yorumlanabilir miydi?

Kadınlar, ellerini keserken neden acı hissetmedi?

Bunu belirtmemizin sebebi, merkez için çok yönlülük olması gerektiğine dikkat çekmedir, doğrusu.

Bilmiyoruz, meramı dile getirdik mi?