(Diyarbekir Annelerine İthafen…)
Duruşum karlı dağlara benzer,
O kadar da suskun ve sabırlı.
Amma velakin bu demek değil ki;
Asi rüzgarların önünde diken, uysal koyunum.
Bakışlarım şahincedir,
Bağlamaz yollarımı; ne eyyam-ı bahur sıcakları ne de zemheri soğukları.
Mangal yürek taşımak, cibilliyetimin gereğidir.
Korkak, dünyasına çekilenler bilsinler ki
Mazlumun hamiîsi, şefkat yumağıyım.
Yaradılışım bile farklı,
Cennetler serpilmiş yollarıma.
Koç yiğitler ocağımda yetişir
Haya, iffet timsali
Namahremden uzak, tenha yerlerde açan çiçeğim…
Yük değil, yük almaya talip
Dişi aslanlar misali,
Meydanı ağyara dar eden cengaver
Beride,
Her arkı sulayan çağlayanım.
Şikayet etmek yok karakterimde,
Zifiri karanlıklara mumla yürürüm.
Yalnız kanayan yaralar gördükçe, bozulur fabrika ayarlarım.
Depreşir içimdeki acı hatıralar
Namerde minnet etmek mi, o da ne?
Çare olmak için,
Kaleler yıkar, şehirler inşa ederim.
Beraet; rahatı bozmaysa
Akıbetini düşünmeksizin bozarım.
Ödlek gibi her gün ölmek değil,
Adam gibi bir kez ölmeyi yeğlerim.
Hem bağım hem bostanım.
Badı sabalar dokunur, çoğu gün yüreğime
Acıtır, kanatır, lime lime olur.
Kah acılar unutulur, hasretler bendi zorlar
Yol yapar gözyaşları, akar yanağa yavaş yavaş,
Anne yüreği, işte bu dönüp dönüp yanar.
Yanık kokusu, ilk hazan rahmetiyle beraber
Havaya karışan toprak kokusuna eşlik eder.
Reyhan olur, misk-i ambere dönüşür
Engellere takılmak acizlerin hali,
Zoru başarmaktır, vazgeçilmez hedefim.
Menzile çıkan yolda, kale gibi duran
Son durağımdır yuvam.
Tüllenen mağribi akşamları burada ağırlarım.
Değişmem sultanlar otağına,
Evlad-ı ıyyalımla yaşadığım bir anlık zamanı.
İzini sürdüğüm anneler,
Yeryüzünün gördüğü ve bir daha göremeyeceği,
Çölleri denizlere çeviren; Fatımatüz Zehralar, Hatice-i Kübralar.
Önce hanım, sonra anneyim.
Hayatıma renk katan, vefalı dost, göz ağrım
Beyimin hayalindeki dolu dolu
Sevdadan öte, dünyasıyım.
Anılır ismim, on sekiz bin alemde
Baharı müjdeleyen ilk çiçek hiç değilim.
Hududum belli, ta kal-u bela'dan
Bazı bazı taşlanırım, lakin gam yemem.
Zira ziyadesiyle meyve yüklüyüm.
Münkiri men edip, marufu tavsiye eden
Necip gençlik acizane eserimdi.
Ve şimdi birer viraneye dönmüş,
Annesiz hanelerden, annelerin bol olduğu asırlara
Feri sönmüş gözlerle 'Hey gidi günler' deyip
Bakar bakar,
O ihtişamlı maziye, dalar giderim…