5 blok, 50 dâire, birkaç dönümlük arsa
5 yıl oturabiliyorlar içinde kim varsa
Geride bırakıp hâtırâları bundan sonra 
Düşülür yola, başlanır başka hâtırâlara…
Ortasında bir halı sâha, içinde umûrsuz 
Çocukların olduğu, koşuşan, mâsûm, fütûrsuz 
Tek dertleri futboldur o vakitte, gol önemli
Kimi mûtlu ayrılıyor, kimi gözleri nemli…

İlk günlerde selâmlaşmalar daha bir cesûrca
Daha vakûr. Sonraki günlerde anlaşılınca
Mevkîler, ona göre oluyor selâmlaşmalar
Boyut atlıyor tavır, değişiyor anlaşmalar
Kelime sarfı yok; bazen bir baş, bir bakış bazen 
Ciddîyet, resmîyet var. Sayıca daha az gülen; 
Yerini alıyor vedâların, merhabâların 
İçtenlik berhavâ, 'biri bin para' havaların…
 
Bir maç görevinde fark etmiştim, günler sonraydı
Bir komşumuz; elinde telsiz, o da oradaydı
Meğer Başkomisermiş, tâlimât aktarmaktadır
Baktım, büyümüş müydü gözümde? Doğrusu; hâyır!
Gördüm, bakışlarında bir büyüklük alâmeti!
Güzel şey bilmemiş olmak; yaşadım nedâmeti
Hapsediyordu beni içine göz bebekleri 
Bunca sa'y, gayret, hiçe sayıyordu emekleri…

Göz bebeklerinin nezâretindeydim 1 gece 
Bilmiyorum petekler yanıyordu kaç derece
Ilık, yalnızlık ve ötelenmişlik hîssettiğim
Sesler var; ifâde alma odası bitişiğim
Birazdan beni alıyor sert bakışlı bir me'mûr 
Bu odaya. Karşımda iki mukayyid oturur
Ortasında buluyorum kendimi soruların
- "Ad, soyadın ne? Evli misin? Var mı çocukların?"

Kabâhat; göz bebeklerinin, aldılar oraya 
Yardım istedim, kimseler girmediler araya
Bunları düşünürken, bir ses: 
- "Neredir memleket?
Baban, annen…" 
Soruların sürüsüne bereket
- "Mehmet! Alın şunu!" Mukayyidin biri telâşla;
Mehmet durur mu hiç? Yapıyor gereğini âşkla!
- "İşte, evrâkı, sabâha adliyeye sevki var."
Mehmet'in mâşâllâhı var, görev âşkı, şevki var…

Güzel şey bilmemiş olmak; yaşadım nedâmeti
Büyüklük alâmeti gözlerinde nezâreti
Âh, o göz bebekler! Bakarlardı mâsûm ve dişi
Şimdi; kadınca tarafı sâdece gösterişi
Şimdi; ben de aynısını yapıyorum görünce
Gelmiyor içimden, sahte gülüyorum gülünce
Yok artık ilk günlerdeki vakûr selâmlaşmalar
Resmî ve ciddîce bakışmalar, vedâlaşmalar…

EBEDÎ der: Selâmlaşmalar daha bir akûrca
Daha gurûr, sonraki günlerde anlaşılınca
Bilmiş olmanın nedâmeti olmuş mudur onda?
Benim kadar göz bebekleri dolmuş mudur onda?
Kelime sarfım yok; bazen bir baş, bir bakış bazen 
Bazen bir mecbûriyettir dudağımdan dökülen
Yerini alıyor vedâların, merhabâların 
İçtenlik berhavâ, 'bini bir para' havaların…