Bu yazıyı iki korkuya ayırdım. Korku dediğim ya virüs korkusu ya da Allah korkusu siz hangisinden daha çok korkuyorsunuz, kendinizi bir yoklayınız. Yaptıklarımızdan neden korku duymuyoruz da coronavirüs piyasaya çıkınca büyük bir korku sardı tüm benliğimizi. Allahın rızası olmayan birçok kötülüğü yapıyoruz. Ama virüsün korkusundan tokalaşmak bir yana, yakınlaşma ürküntüsü içindeyiz.

Virüs yani bilimsel adıyla covid 19 saldığı korku Allah korkusunun önüne geçti. 'Estağfurullah çekmeyen, samimi olunuz.' İnsanlar bu korona virüsü geldiği günden beri büyük bir tedirginlik, yeis, hüzün, elem ve keder içindedirler. Bize deselerdi 'Allah için bir ay evde kalın' kim evde kalırdı? Ama virüs korkusu her dediğini bize yaptırıyor. Bizi eve hapsetti ve özgürlük nedir unuttuk. Özgürlük sözcüğüne hasret kalsak da virüsle birlikte dilimiz yeni kelimeler edindi. Sosyal mesafe, dezenfekte, izolasyon…

Bakterilerin iyisi de var kötüsü de, 'mikrop' adı üstünde birisinin kötülüğünü ifade etmek için 'mikrop gibi' dememizin nedeni ondan korunmak içindir. Şimdiye kadar virüs için kimse bir şey söylemiyordu. Cümlelerde de kullanılmıyordu. Sadece tıpta 'öldürücü bir virüs' şeklinde tanıtılırken 'virüs' ismi geçerdi. Şimdi virüs rahatlıkla dilimizde, beddualarda ki yerini bile almış. 'Caniya korona düşe, virüs kemire seni.'

Dualar zaten ilk günden beri dilimizde. 'Ya rabbim bizi bu virüs belasından kurtar.' Diyen sesler şimdiye kadar nerdeydi. Onlar servet edinme hırsı, mevki mertebe, derece alma hevesinde iken 'Allah' kimsenin aklından geçmiyordu. Hani meşhur bir laf vardır. 'Gök gürlemeyince kul Allah Allah etmezmiş.' Dar gün olunca herkes duaya başladı. Her gün cami minarelerinden dualar ediliyor, sela ve tekbirler veriliyor. Geniş günde şükretmeyenler sıkıntıya düşünce yakar yalvar olmaya başladılar.

Sokağa çıkma yasakları konulunca insanlar bu kez 'açlık korkusu' ile oraya buraya saldırdılar. Dur bakalım bu virüs daha kimlere ne korkular yaşatacak. Olandan ölene çare yok.

İnsanlar Allah korkusunu umursamadıkları için bunca soygun, bunca talan, bunca haksızlık, bunca zulüm yapılmaktaydı. Virüs korkusundan bir poşete el uzatmaya korkanlar, harama korkusuzca el uzattıkları malumunuz.

İnancımız gereği, toplumsal yaşayış içinde nahoş karşılanan tüm yanlışları yapmaktan çekinmiyoruz. Ama virüs korkusundan yaptıklarımız bu güne kadar tarih yazmamıştır. Bugüne kadar akıllarından bile geçirmeyenler şimdi helalleşme çabasındadırlar.

Bazı televizyon programlarında rastlıyorum, evli barklı kadınlar iki, üç hatta dört çocuğunu bırakıp başkasına kaçıyorlar. Zinaya uğramış, babası belli olmayan çocuklar. Sokağa terk edilenler. Bunlarda ne heya, ne namus ne şeref ne izzeti nefis bulunmaktadır. Allahın men ettiği tüm çirkinlikleri yapmaktan hiç çekinmeyenler, günahtan korkmayanlar virüsten nasıl korktuklarını görüyoruz.

Birisinin yaptığı yanlışı için 'hiç Allahtan korkmuyor musun?' Ya da meydana gelen bir olayda aracılık yapmak için 'Allah rızası için yapmayın' diye Allah'a olan saygıdan onun hatırına daha bir kötülüğe sebep olmamak için insanlar müdahalede bulunurlar. Peki, ya şimdi; insanlığın erdeminden nasiplenmeyi bıraktıkları gibi Allah korkusundan yoksun, ancak virüsün kalplerine saldığı korkudan nasıl muzdarip olduklarını ifade etmekten çekinmiyorlar.

Eğer insanlarda virüs kadar Allah korkusu olsaydı, kimse cinayet işlemezdi. Kimse tecavüze yeltenmezdi. Kimsenin malına el uzatmazdı. Dolandırıcılık, gasp, soygun yapmaz, haraç istemezdi. Üzerimize düşenleri yapsaydık, mafya, çete olmazdı.

Allah korkusu ile insanlar korksaydılar zorbalık olmazdı. Mazlum, mağdur, perişan, gureba diye kimse bulunmazdı. Tüm bunu yapanlar Allah'ın adaletine saygı duyarlardı. Allah'tan gelecek kötülüğü düşünürlerdi. Ama şimdi virüs bulaşmasın diye sokağa çıkmaya korkuyorlar.

Ama unutmayın ki bu virüs gider bir başka virüs gelir. Mağaranın oyuğunda da olsan kırk kapı ardında kilitlide olsan ol gelir seni bulur. Allah sonsuz güç sahibi olduğunu kabul etmemek mümkün mü? Biz Allahın aciz zavallı kulları olmasına rağmen virüsten korktuğumuz kadar Allah korkusunu da sevgisini de unutmuşuz.

Bazı kimseler 'biz Allah'tan korkmuyoruz onu seviyoruz' deseler de Allah'a olan korku onun sevgiyle muhabbetle bağlı olmak demektir. Ancak bu virüsü tanıdıktan sonra insanlar Allahtan korkmak yerine virüs korkusunu daha güçlü bulmuşlar ki verilen emir ve talimatlara hemen uyuyorlar.