Memur-sen'deyiz. Tarih 10/06/2019. Urfa'da faaliyet gösteren STK temsilcileri, Memursen'in misafirliğinde/öncülüğünde Urfa'da yaşayan/sığınan Suriyeli kardeşlerimiz için ne yapabiliriz konusu ile birlikte sorunlarını tartışıyoruz. Bununla birlikte Urfa/lılarla olan ilişkilerinde ortaya çıkan sorunları da konuşuyoruz.
Kendi adıma söyleyecek olursam, bu konuşmalardan sonra ortaya çıkan tablodan çok rahatsız olduğumu belirtmeliyim. Ensar ve Muhacir anlayışının tamamen ortadan katlığına şahit olmak, sanırım duyarlı olan her Müslüman'ı üzer. Üzmesi gerekir.
Suriyeliler, istedikleri için değil, zorunlu olarak ülkelerini terk ettiler. Geldikleri yerlerden biri de Urfa. Urfa'ya kendi örf ve adetleriyle geldiler. Ve bunu yaşamakta da hiçbir sakınca görmüyorlar… Misafir'in böyle davranması doğru mu acaba, diye bir soru sormaya Urfa'da yaşayan herkesin hakkı olabilir. Bununla birlikte Suriyeli Muhacirlerin de misafir olarak geldikleri bu kardeş topraklarda, kendi örf ve adetleriyle davranmanın doğru olup-olmadığını kendi kendilerine sormuşlar mıdır acaba? Öte yandan, Urfalılar, Ensar olmanın gereği olarak, kendilerine sığınan Suriyeli muhacir kardeşlerine gereği gibi ilgi ve alaka göstermişler midir acaba diye sormak da gerekir… İlgi, sadece maddi yardım etmek, onlara iş vermek vesaire değildir. Asıl ilgi ve alaka onları kendileri gibi görmek, Sahabe'nin davrandığı gibi davranmak değil midir? Onları olduğu gibi kabul etmek, sığındıkları bu topraklarda yabancılık ve yalnızlık çekmemeleri doğrultusunda bir ortam oluşturmak gerekmiyor mu?
Ensar'ın gerçek anlamda otaya koyduğu tavrın ve buna karşılık Muhacirlerin buna verdikleri karşılığın, bu anlamda işlemediğini görmek, bizim İslam anlayışından ne kadar uzak durduğumuzun bir göstergesi. Yani ne Suriyeli muhacirler, Muhacir anlayışına sahipler, ne Urfalı ensar, Ensar anlayışına sahipler… Belli ki her iki kesim de Peygamber (SAV)'in Ensar'ından ve Muhacir'inden bihaberler… Böyle olunca, her iki tarafta da sorunlar ve anlaşmazlıklar ortaya çıkıyor. Böyle giderse çıkmaya da devam edecek.
Bu anlaşmazlığı düzeltmenin yolu var mı? Kendi adıma söyliyeyim; Yok!.. Yok, çünkü bu anlaşmazlığı gidermenin tek yolu olan İslami Anlayış'ı kendi aramızda inşa etmenin mümkünsüzlüğü…
Çünkü bu öyle kolay hayata konabilecek bir durum da değil. Bu, tıpkı yeniden Müslüman olmaya benziyor… Evet, İslami anlayışa sahip olmanın tek yolu ancak, yeniden her iki toplumun (aslında tüm Müslümanların) İslami Anayışı öğrenerek ve yaşayarak hayata koymalarıyla mümkün olabilir. Bu çağda, bu hayat şatlarında Müslümanlar arasında yeniden İslami Anlayış'ı tesis etmek hayalcilikten öteye geçmez. O halde çözüm nedir?
Bilen varsa beri gelsin…