Geri ülkelere ve milletlere bir bakın hele, sabah akşam konuştukları ne: SİYASET! Kim aday olmuş, kim aday olacak, kim başkan oldu, kim başkan olacak, kim vekil oldu, kim vekil olacak, hangi siyasetçi bilmem ne zıkkım yapmış, hangi siyasetçi bilmem ne zıkkım yiyecek… 

Hele bir de ileri ülkelere ve milletlere bakın; bırakın siyaset konuşmayı, çoğu ülkesinde / şehrinde kim başkan, kim bakan,  kim vekil bilmez… Merak da etmezler, herkes işinde gücündedir… 

Bizde ise bir baş olmak belası / sevdası vardır ki, bir batılı insan kesinlikle anlayamaz! Şark toplumlarında reis / baş olmak çok ama çok önemli! Adam diyor illa bir baş olayım da isterse soğanın başı olsun ama illa da bir baş olayım! 

Sabah saatlerinde Urfa'yı turladım, Gölbaşı civarını; bir an için düşündüm: Bu koca şehri idare etmek ne kadar da zor olsa gerek, maddi ve manevi mesuliyetli ve meşakkatli bir iş, aklı olan buraya idareci / belediye başkanı olur mu! 

Lakin gelin görün ki gene bir seçim arifesi ve gene heveskar ve akılsız çocuklar gibi, bir sürü bıyıklı çocuk "BEN BAŞKAN OLAYIM, BEN BAŞKAN OLAYIM" diye meydana çıkmış durumda… Keşke programına katılan her çocuğa sana da 10 puan sana da 10 puan diyen Barış Manço gibi bu siyasetçilere de sana da başkanlık, sana da başkanlık deyip hepsini başkan yapsak, ta ki heveslerini alsalar… 

Siyaset konuşarak kıymetli ömrü / ömür sermayesini boşa tüketmemek lazım; zira ömür sermayesi pek az, lüzumlu işler ise pek çok!