Yazının başlığından da anlaşılacağı gibi, özlemek, hasret çekmek insanlara has bir duygudur. Peki, insan kimi özler? Ayrı kaldığı yakınlarını, dostlarını, arkadaşlarını kısaca sevdiği kişilere karşı özlem duyar hasret çeker ve özler.
Hatta o sevdiği kişiyi veya kişileri anarken bile keyif alır insan. Tabi bu dediğim tablo sağlam temeller üzerine inşa edilmiş dostluklar üzerine bina edilmiş dostluklardır. Bazı dostluklar ise sabun köpüğü gibidir menfaat biterse dostluk da biter.
Eski dostluklar çok sağlam ve samimiydi. Günümüz insanlarının dostlukları ise yüzde doksan yüzeysel ve menfaat üzerinedir. Lakin bazı eskimez dostluklar ayrılık olmasına rağmen ne unutulur ne de dostluktan zere misali bir eksilme olmaz.
Özellikle dava arkadaşlığı, asker arkadaşlığı, okul arkadaşlığı gibi arkadaşlık ve dostluklar ömür boyu sürer.
Ancak bazen bu dostluk ve arkadaşlık aradaki samimi ilişkilere rağmen bir tarafın dünyaca bir mevki'e makama gelmesi durumunda sanki o samimi dost sırdaş insan değil de başkasıymış gibi davranıp araya bir perde koyarak böbürlenerek havaya girer. Bu durum diğer tarafı derin bir düşünceye sevk eder.
Bu arkadaşım neden böyle oldu diye derinden sükûtu hayale daldırır. Hal bu ki makam sahibi o makama gelirken en büyük desteği o en yakın arkadaşlarından aldığını unutmuştur.
Dinimizde sevgiler Allah için olmalıdır. Babası vefat eden bir kişi babasının sağ dostlarını sorarsa vefat eden babasını ziyaret etmiş gibi sevap alır. Küsmek, darılmak, sormamak da yine Allah için olmalı, bu toplum ilişkilerinde bir kural ve kaidedir. Peki, eski dostlukları dumura uğratan şey nedir? Bunları bilmek gerekir ki, dersler alınsın.
İnsanı insanlıktan çıkaran çok nedenler vardır. Birinci neden dünya sevgisidir dünyayı her kes sever sevmelidir. Dünya sevgisi insan sevgisinin önüne geçmişse bir sakatlık var demektir. İkinci neden dünya malını görmemişlerin birden görme hastalığıdır.
Daha önce gören asalet sahibi olanlar elde ettikleri ile asaletini yitirmezler. Üçüncü neden Dünyalığın elde edilmesidir ki, çok tehlikeli bir nedendir dünyalık derken, fakirlikten zengin olma vebasıdır.
Dün mevki sahibi değildi, maddi yönden sıkıntılar çekiyordu. Bu durumda arkadaşlık da dostluk da faniydi. Ne oldu da eski meziyetlerini yitirdi, zengin olmuş, mevki kapmışta ondan, öz bir ifade ile geçmişin mücahidi, yeninin müteahhidi olduğu için merhamet, edep, acıma duygusu, başkalarını düşünme, melekeleri körelmiş farkında bile değil. Bilmez ki, Dünya varlıkları geçicidir. İnsan yaşantısında hep yukarılara değil, aşağılara bakması gerekir.
Gün olur fani olan varlıklar mevki makamlar elinden uçabilir. Dördüncü neden teknoloji tiryakiliğidir. Yüz yüze görüşmek, dertleşmek varken, teknoloji insanı bu değerli kaynaştırıcı bağdan mahrum bırakmıştır. Betonlaşma da sevgi bağının en büyük düşmanıdır.
Aynı dairede oturanlar birbirini tanımaz selamlaşmaz, dert ortağı olamazlar, beşinci neden israf furyasıdır. Aşırı tüketimdir kanaatsizliktir.
Bu tablo ben tok olayım başkası bana ne kapitalist bir zihniyettir. İşte en az ben bunların olmamasını özlüyorum. Dünün sokak çocuğu siyaset rozeti ile buyurgan olmuşsa toplum kokuşmuş demektir.
Nerde eski dostluklar, en çok dünya siyaseti kadim dostluklarımızı yitirdi. Ben eski kadim menfaatsiz dostlukları özlüyorum. Büyüklerimiz bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır demişler. Ne oldu bize? Siyaset, mevkiler, makamlar, zenginlikler, rütbeler insan sevgisinin önüne geçmişse vay o toplumun haline. Yeniden sağlam dostlukların oluşması dileklerimle…