Soru: Bir kimse dinimize göre, damatlarına kalmasın diye malının tamamının hanımına, oğullarına bölüştürülmesini ve bir de yerine birini hacca göndermelerini vasiyet etse ve ölse, bu nasıl uygulanır?

Cevap: Dinimizde Hanım, oğul, kız vb. varisler mirasta hak sahipleridirler. Varis için vasiyet geçerli değildir. Batıldır. Varisler hisselerine düşen miktarı alırlar. Birinin diğerinin hakkını rızasız zimmetine geçirmesi helal değildir. Hele enişte veya damatlar, hanımlarının kardeşleriyle

Miras taksimine hiç müdahil olmazlar. Miras damat veya eniştelerin değil, kadının hakkıdır. Ailenin geçim nafakası erkeğe aittir. Aile huzuru önemlidir. İslam'da ferdi mülkiyet esastır. Baba ise ölümünden sonraya yönelik kızını veya herhangi bir varisini mirastan mahrum bırakamaz. Erkeklerin ise miras taksiminde; 'biz babamızla çalıştık, kazandık, biriktirdik...' diyerek kız kardeşlerinin miras haklarını vermemeleri haramdır. Bu hakkı Allah (cc) vermektedir. Karşılıklı rıza ile birbirlerine hibe edebilirler.

Ayrıca, bıraktığı mirasın üçte biriyle yerine bedel olarak birisi hacca gönderilir. Bu vasiyeti yerine getirilir. Para yetmez ise varisler yardımda bulunabilirler.

Selam ve Hürmetlerimle… Dr. Hasan ÇINAR Adana İl Müftüsü

Bu konuyu istek üzerine, yazdım. Adana il müftümüze teşekkür ediyor saygılar sunuyorum. İlgililere duyurulur…

Kötülükleri bitiremeyiz ama iyilikleri çoğaltabiliriz!.. İyiliklerle yüreklere yürüyebiliriz!.. İyiliklerle itikadımızı yeniden tazeleyebiliriz!.. İyilerin ve iyiliklerin egemenliği için çalışabiliriz!.. İyi olan, doğru olan, asil olan ne varsa hepsi birden İslam'dır... İslam'a gönül vermiş hayatını adamış olan insana Müslüman denir!..

Müslüman kötüyü değil iyiyi, çirkini değil güzeli, eğriyi değil doğruyu, batılı değil hakkı tercih ve tavsiye eden kimsedir!.. Müslüman ya kendini adayandır Hanne gibi ya adak olandır Meryem gibi ya da adananlara bahçevan olandır Zekeriya gibi!.. 'Değişmeyen tek şey değişimdir!' derler ya. İnsan değişiyor. İnsan gelişiyor. İnsan her geçen gün daha güzel insan olmak için değişime ayak uydurmuyorsa insan mıdır?..

İnsan arınmalı. Kalbini, gönlünü, ruhunu ve tüm benliğini her türlü pisliklerden, kirlerden, şerlerden ve nahoş olan şeylerden arındırmalı. Arındırmazsa insan insan mıdır? İnsan dertlenmelidir. Derdi olmalı insanın. Hatta bir davası. Hem de haklı bir davası. Hakkı üstün tutan davası. Hak için yola koyulmalı insan. İnsan hakka boyun eğmez de batılı yüceltmek için çabalarsa insan mıdır?

İnsan konuşmalı. Bazen bir göl kenarında bazen bir çöl ortasında. Ama mutlaka konuşmalı. Hem kendi kendisiyle hem de kendine iyi gelen birisiyle. Cümleler kısa ama düşünceler uzun olmalı. Olmalı ki insan hem kendini bulsun hem de aradığı neyse onu bulsun!.. Her mevsim kendi rolünü oynar. Niye insan kendi üstlendiği rolünü oynamaz. Niye duvarlar örer kendi rolü ile arasına acaba?

Unutmayalım ki; Allah rolleri dağıtmaz, rolleri tanıtır. Ayet çok çarpıcı. Sizi, yeryüzünün halifeleri yapan, size verdiği şeylerle denemek için bazınızı bazınıza derecelerle üstün kılan, O'dur!' (En'am Sur, 6/165) Allah(cc) insanı yeryüzünün halifesi kılmış, ona iktidarlar vermiş, ona güç, iktidar, servet, zeka, sosyal statü, bilgi ve karakter vererek yaşadığı dünyaya mirasçı kılmıştır.

İnsan üstlendiği rolün Habilleşmek ya da Harunlaşmak olduğunu neden idrak edemez? Halbuki insan kendi kendine yettiğini zannederek, nefsini ilahlaştırarak, putlaştırarak, ille ben ille ben diyerek, kendini hakikatin merkezine oturtarak, tüm gelişmeleri kendinden menkul görerek, kibir abidesi kesilerek, bilinç alaborasına tutularak, akıl tutulması yaşayarak, vahye yabancılaşarak kendi üstlendiğini rolüne nasıl ihanet edebilir ki?..

İnsan sevgisiz, görgüsüz, ilgisiz, duyarsız yaşayarak, içinde kin nefret öfkeyi büyüterek, nezaketten görgüden letafetten yoksun olarak, kaba nobran ve iğreti davranarak ne kadar insan kalabilir ki?.. İçinde renk olmayan insan dışarda ne diye gökkuşağı arar ki? İçi simsiyah olan insanın dışına rengarenk yansıması mümkün müdür?...

Selamla Kalın Selamette Kalın.