Hayatınızda bugüne bir sınır koyup geçen yıllarınız içinde kimlerle karşılaşmış, kimlerle dostluk kurmuş, kimleri unutup hatırlamıyor ve kimleri unutamayıp her an hayalende olsa berabersiniz. Öyle değil mi? Bugüne kadar birçok insan tanımışızdır. Ama şöyle dönüp geriye bir baktığımızda çoğunu hatırlamayız bile. Çünkü bazı insanlar sadece gözümüze çarpmış, öteye geçememiştir. Bazıları ise ruhumuza işlemiş, sanki bizim bir parçamız olmuşlardır.
İnsanlar yaratılış özellikleri bakımından eşit yaratılmışlardır. Aldıkları eğitim, yaşadıkları ortam, bulundukları çevre zamanla belirgin değişikliğe uğratır insanları. Tıpkı gökyüzündeki yıldızların yıldız olma özelliği bakımından eşit olmalarına rağmen aralarında irilik, ufaklık ve parlaklık gibi farklılıkların olması gibi insanlar arasında da fikir, yaşayış ve içinden çıktığı milletine hizmeti bakımından farklılıklar olacaktır. İşte ruhumuza işleyen, sanki bizim bir parçamız olanlar tıpkı yıldızlar içindeki ana yolu ve yeryüzündeki bütün yönleri gösteren kutup yıldızı gibidirler.
27 Aralık 1936’da aramızdan ayrılıp Hakkın Rahmetine kavuşan Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’da milletimizin kutup yıldızı gibidir. Çünkü milletinin dertlerini derdi bilmiş, hiçbir zaman kendi sıkıntılarını öne çıkarmamıştır. Her daim ülkesinin her alanda güçlü olmasını arzulamış, gelişmiş ülkesiyle milletinin diğer ülkelere örnek olması ve öncülük etmesi gerektiğini vurgulayarak hayatı boyunca bu yolda çabalamıştır.
İşte tam burada bizlere düşen milletimizin içinden çıkmış, Mehmet Akif Ersoy gibi kutup yıldızlarımızı yaşatmak, hatıralarına sahip çıkmak, eserlerini, fikirlerini, felsefesini, kişiliğini, edebi kimliğini bugünkü nesillere anlatmaktır. Yeni nesillerin, onun millet sevgisinden, bağımsızlık inancından, bilgi ve birikiminden ve mücadele azminden öğrenecekleri çok şey vardır.
“-Bir daha İstiklal Marşı yazılsa nasıl yazardın? ” diye soranlara:
“-Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” diyen Mehmet Akif’in bu dileğine; O’na cevaben bir şiirimle katılıyor, özlemini çektiği Asım’ın neslinin bir çığ gibi çoğalıp gelişlerinin ayak seslerini duyduğumu müjdelemek istiyorum. Ruhun şad, mekânın Cennet olsun…
MEHMET AKİF ERSOY’A
Sen: Türklüğün baş tacı, sembolü, onurusun
Sen: Bu Necip milletin her şeyi gururusun.
Sen: Bir milli ruh, iman abidesi Mehmet’sin
Sen: Tek başına Mehmet değil, koca Milletsin.
Kükremiş seldin bendini çiğner aşardın
Dağları yırtar, enginlere sığmaz taşardın.
İkinci kez sanma bir marş daha yazılacak;
Hâşâ! Bu sondu, ilelebet de son olacak.
Al sancak sönmeyecek son ocak sönmedikçe
Helal etme hakkın, Vatan için ölmedikçe