'Kur'an Diri olanları uyarıp korkutmak ve kafirlerin üzerine sözün hak olması için (indirilmiştir). ( Yasin-70 )
Eğer okuduğun bu kitap seni diriltmiyorsa, yeni bir kişilik inşa etmene vesile olmuyorsa, her ne kadar ceset olarak varlığın devam ediyorsa da, yemen, içmen, oksijen alışverişin hala sürüyorsa da sen ölü bir Cesetsin.
* İnsanları, Evren'in ve yaşamın incelenmesi yani yaratılış üzerine düşünüp üretmeye teşvik eden, Bunca apaçık Kuran ayetine rağmen, yüzlerce yıldır Müslümanların içinde bulunduğu akıl almaz durum, son derece içler acısıdır. Bugün Kur'an, İnananlar Tarafından dünyanın en çok okunan, fakat en az anlaşılan ve yaşanan kitabı oluvermiştir.
Kuran'ı anlama çabası, onu içinden okuma 'yüreğinden okuma' çabasıdır. Ciğerlerden Okuma Çabasıdır. Allah kelimelerin kalbine manaları indirmiştir. Kelimelerin kalbine indirilen manalar mümin insanın da kalbine inmelidir. Bunun için geçmiş zamanlar da yüzeysel okumaların ümmet'i Muhammed'e bir fayda sağlamadığı gibi bu devrin Müslümanlarına da bir fayda sağlamayacaktır.
*( Ey Muhammed) Biz sana hayrı, feyiz ve bereketi bol bir Kitap indirdik ki, insanlar onun ayetlerini iyice düşünsünler ve aklı yerinde olanlar ders ve ibret alsınlar.' (Sad 38/29). Peygamber Efendimiz (sav) Ali imran Suresinin Son Ayetleri Nazil olduğunda nazil olan ayetleri okumuş ve bu ayetleri okuyup ta, bunları derinlemesine fikretmeyen birisine ' yazıklar olsun ' demiştir.
KUR'AN BİR TİLAVET KİTABI DEĞİLDİR.
* Vahiy bir 'tilavet kitabı' değil, bir 'hayat kitabı'dır. Bu yüzden hayata inmiştir. Muhataplarını 'karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için' İnmiştir. Bizden istediği 'yüzeysel okumalar' Değil 'derinliğine Okumalardır'...
Bakara suresinin 121.ayeti ; Kendilerine kitap verilenlerin Hakkını vererek okudukları beyan edilmiştir. Hakkını vererek okumak ' 'salt kuru' bir okuma olmadığı gerçektir.. Hakkını vererek okuma, emir ve yasaklarını, teşvik ve uyarılarını hayata geçirmek suretiyle Allah'ın kitabına uymak' anlamına gelir. Kur'an Defa'atle , İman eden ve Amel-i Salih'i Zikreder.
Bu minvalde ''bizim Kur'an ile aramız nasıl Olmalıdır? Sorusunu kendimize sormamız gerektiğini, Kur'an'ı sevap kazanmak için mi, yahut anlaşılması, hayatın tümüne aktarmak için mi okuduğumuz noktasında kendimizle yüzleşmemiz Lazımdır...!
Şüphesiz ki Bugün İslam aleminin içine Düştüğü Bu Çetin Belalar 'Kuru Bir Okuma Sevdalığı' Yüzündendir. Artık zamanımız'da Müslümanlar Kitabın Gereklerini Yerine getirmek için Değil, Hiç şüphesiz Bir Takım Harf ve Tecvit Kurallarını Yerine Getirmek, Makam/Musiki ve Kıraat Sınırları Dairesinde Hapsedilmiş Bir Kitap anlayışına Sahip olmuşlardır. Maksat; 'UHREVİ BİR SEVAP' Kazanmak olmuş.. Derinlikli Okumanın Hiç bir Önemi Kalmamıştır.
SAHABENİN KUR'AN ANLAYIŞI AMEL ÜZERİNE BİNA EDİLMİŞTİ
* Birbirimize sahabenin Kur''an karşısındaki bu ciddi duruşunu anlatacağımıza, falancanın bir gecede Kur'an'ı kaç kez hatmettiği türünden asılsız fasılsız menkıbeleri anlatıyoruz. Dolayısıyla, Kur'an tasavvurumuz da 'anlamaya ve yaşamaya' odaklı bir tasavvur olmaktan daha çok 'otomatik tekrara' dayalı bir tasavvur olup çıkıyor... Sahabe-i kiram, On ayetin Mana'sını İyice Kavrayıp Özümsemeden ve Hayatlarına Tatbik etmeden, Sonraki Ayetlere Geçmezlermiş. Onlar Anlamak İçin Okuyorlardı Biz Okumak için Okuyoruz. Sahabeden Ebû Abdürrahman es-Sülemî'nin şu sözü de anlamlıdır : 'Biz, Kur'an'dan on ayet öğrenince, onun helalini-haramını, emrini-nehyini öğrenmeden başka bir ayete geçmezdik.' (Kurtubî, 1/39) Ashab, Kur'an'ı okuyor, anlıyor ve yaşıyordu. Hz. Ömerin Bakara sûresini on senede ezberlemiş Olması Dikkate Şayandır.
* Bugün arkasında yığın yığın felaketler Zinciri meydana Getiren, Belaların Vahşetlerin İslam aleminin Yakasını Bir türlü Bırakmadığı Su götürmez bir gerçektir. Emronulduğumuz Gibi Yaşamadığımızdan Allah Başkalarının eliyle bizi Cezalandırıyor.. Bazen Çevremdeki İnsanlara ' Eğer Bugün Kur'an Okusaydık Hiç Müslümanlar Dünyanın En Zelil, En Hakir Toplumu Olurmuydu Dediğimde, Bana Sadece Manasız Bir şekilde Baktıklarını Gördüm. Oysa Kitab İbret almak için, Okunması Gereken, Gereklerini Pratiğe Geçirmek için Tilavet edilmeli Değilmiydi ? Bugün Çeşitli Toplantılarda, Platformlarda, Kur'an ı Güzel okuma Yarışmaları Düzenleniyor fakat Kur'anı Anlama, Üzerinde Derin Derin Düşünüp Tahlil etme Ortamları Yok denecek Derecede Az Değil mi?
* Özellikle son Asırda Kitabın Hükümlerine Sadece İhtiyaç Duyduğumuz Noktalarda Başvurmaya Başladık. Bu öyle bir Hal aldıki Onu Hayatımızda Belli Zamanlarda bir takım Merasimlerde Kuru bir şekilde Tilavet etmekle yetindik. Bayramlarda Seyranlarda mezarlıklarda ölülere okunan bir Kitap haline getirdik. Desenli Süslü Bezlere Sarıp Tozlu Raflarda Kaderine Terk ettik. Hastalaramıza Şifa aracı diye okuduk. Öğüt hariç, bebek adları, harfine sevap kaynağı, camiler için melodi, bebekler için ninni, Bu şekilde okuyarak Hükümlerini öldürdük. Dini Anlayışımız Bu Şekilde Biçimlendikten Sonra Onun Ne dediğinin Kıymeti Harbiyesi Kalmadı.. Halbuki Kur'an bizden Ölülere okunan bir kitab değil, belli gün ve gecelerde okunan bir kitab değil, nağmeleri tatlı tatlı dinlenirken bir yandan da bizi gözyaşlarına boğan ve daha sonra evin içinde en yüksek yere asılan ve hürmette kusur edilmeyen Kur'an da değil; Onun asıl gayesi bir toplumu değiştiren/dönüştüren, Allah'a kulluk bilinciyle hareket eden, vahyin ışığında okuyan, araştıran, sorgulayan yeni bir kişilikle bireyi dirilten, hayatın her alanında söyleyecek evrensel sözü olan, bireysel ve toplumsal sorunlara çözüm üretebilen Bir insan modeli çıkarmaktı.
' Bu kitab Aslolan Toplumsal, ruhsal, meselelerin halli ve dertlerin çözümüne bir çare olacağı yerde bizler onda soğuk algınlığı, romatizma türünden bedensel hastalıkların şifasını arar olduk. Uyanıkken terk edip, yatarken başlarının üstüne asarak uyuduklarından beri, görüyorsun ki ölülerin hizmetine sunulmakta, ölüp gitmişlerin ruhlarına ithaf edilmekte ve sesi yalnızca mezarlıklardan duyulmaktadır.' (Ali ŞERİATİ,' 'Anne Baba, Biz Suçluyuz' adlı eserinde alınmıştır.
TEĞANNİ İLE MAN'A UYUMLU OLMALIDIR
* Cennet ve Cenabı Hakkın büyüklüğüne dikkat çeken ayetlerde Okuyucu Hafız Coşkulu bir eda ile okumayı yapar. Cehennem ve Tehdit barındıran ayetlerde 'Hüzünlü' okur. Mesela; Bazı hafızların Kadınların Ay halini bildiren Hüküm ayetlerini Urfa'nın ' REHAVİ' makamında okuduklarını duyunca çok Komik bir duruma düştüklerini sizde göreceksiniz...
Bu durumda Mukabele anlayışımız bile ' Mana eksen'li' Değil. ' Musiki anlayışı üzerine bina edilen bir anlayışın tezahürü olup çıkıyor.
KUR'AN'I GÜZEL OKUMAK
BERAAT ELDE ETMEYE
YETERLİ OLMAZ
* Hiç Şüphesiz Bizler Bugün Kur'anı ' Bir Musiki Senfonosi' Haline getirdik. 7 Kıraat Üzere, 7 Makamla Bas Bas Okumak Bizi Kurtarmayacaktır. Ahrette Bize Kur'anı Hangi Harf Üzere Tilavet ettin, hangi makam ve musiki kuralı üzerinden okudun diye hesap sorulmayacak. aksine ne derece anlayıp amel ettiğimiz ve hayatımıza tatbik ettiğimiz sorulacak.
Bilhassa Ramazanlar da Tilavet edilen Okumalar ' Salt Kuru' okumalar Olmamalıdır. Günümüzde Camilerimiz de Her ramazan tekrar eden Mukabale geleneği Müslümanları Hedeflenen Gayeye götürmekten fersah fersah uzak. İnsanlar ' Mana'nın kaydından Ziyade, Tilavet'i yapan Hafızın Ses ve makamına Derbeder.. Neticede Okunan Sure Çeşitli ses perdelerinde ve muhtelif makamlarda okunsada Man'a Göz önüne alınarak okunmaladır.
Eğer Kur'an'ı Güzel okumak yeterli olsaydı Hz.ali (r.a) Namaz kılmaktan alınlarında secde izleri çıkmış ve kur'anı Son derece güzel okuyan ' HARİCİLER' tarafından şehit edilmezdi. Hz. Ali' ( R.a)'hı Camide secdede şehit eden Hariciler'de Kur'anı çok güzel okurlar, onun harf ve tecvit kurallarını hakkıyla yerine getirirlerdi. Peki Bu Okumanın Onlara Ne faydası oldu? Okudukları Kur'an boğazlardan bir milim dahi kalplerine inmedi. Eğer Kuran'ı güzel okumak yeterli olsaydı,
Bantlarını dinleyerek büyüdüğümüz Kur'anı Güzel okumasıyla milyonlarca insanın takdirini kazanmış olan kabe imamı, Abdurrahman el Sudeys ' Allah'a hamd olsun ki Amerika ile birlikte dünyayı yönetiyoruz. ' Demezdi.' Bu sözleri sarf eden İslam aleminin en önemli mabedi olan Kabe-i Muazzama'da imamlık görevinde bulunan Abdurrahman Sudeysidir gerisini varın siz hesap edin...
* Son olarak; Kur'an bir kişilik inşası programıdır. Kur'an'ın, hayatına anlam katmasını istiyorsan, yeni bir kişilikle seni yeniden diriltmesini istiyorsan, gönlünü, kalbini, beynini, gözünü, kulağını bu kitaba açacaksın. Kur'an'ın bütün ayetleri sana nazil oluyormuş gibi onu okuyacak, anlamaya çalışacak ve onu hayatına tatbik edeceksin. Kur'an duvaklı bir gelin gibidir, onunla hayatını birleştirirsen, sana yüzünü açar ve onun sonsuz nimetlerinden hem bu dünya hayatında hem de selam, barış, iyilik ve güzellik yurdunda faydalanırsın.
Eğer sadece tatlı tatlı nağmelerini dinlemek için okursan ve bundan da bir sevap beklentisi içine girersen, sana ninni söyler..