Kaçmak… her şeyi ve onlarla beraber olan her şeyi geride bırakarak kaçıp gitmek… Şehri, insanlarını, öbek öbek yığılan yüzyıllık sorunlarını geride bırakıp kaçıp gitmek… Umursamadan, belki umursayarak geride bırakıp, kaçıp gitmek… Bu ne kadar doğru bir davranış biçimi olur, ne kadar doğru bir karar olur… Orası tartışılır. Bilemiyorum… Doğrusu burada başkası adına konuşmanın ve bir karara varmanın haddim ve hakkım olmadığını düşünüyorum.

Ancak, bu memlekette yaşayan biri olarak, bu toplumun bir ferdi olarak bu konuda bazı tespitlerde bulunmanın bir sorumluluk gereği olduğu kanaatindeyim:

Her şeyden evvel, bu durumda olan insanların içinde bulundukları ruh halini anlamanın daha doğru bir davranış olacağı düşüncesindeyim. Ancak bununla birlikte, bu kaçışın bir çare olmadığını, bilakis bu psikolojik ruh halinin artarak devam edeceğini ve hiçbir derde çare olmadığını, olamayacağını da düşünmüyor değilim. Bu ruh halinin, özellikle şehrin veya toplumun entelektüellerinde, akıl sahiplerinde bulunmasından dolayı, onlar isteseler de istemeseler de memleketin ve toplumun sorunlarına bigane kalamayacaklarını düşünüyorum. Çünkü toplumun sorunları ile en çok ilgili olanlar onlardır ve bu yüzden de 'şehri terk etmek', kaçıp başka diyarlara göç etmek ve bir daha geri dönmemecesine oralarda yaşamak veya en azından kendi kabına sığınıp hiçbir şeye karışmamak fikri de en çok onların zihnini kurcalayıp durur.

Başka şehirlere göç eden aydınları bu defa oralarda gördükleri güzellikler rahatsız etmeye başlar: İnsan ilişkilerindeki kalite, insanların birbirilerine olan saygısı, şehre ve topluma hizmet yarışı ve kalitesi, değer yargılarındaki tutarlılık, fedakarlık, vefa, kadirşinaslık vs. gibi erdemler ve özellikler… Neden benim memleketimde ve toplumumda bu güzellikler yok diye bir hayıflanma ile karşı karşıya kalırlar. Ki bu da ayrı bir dert olur, başlarının etini yemeye başlar…

Eski dertlerden kurtulayım derken, yeni dertlerin açtığı yaralar daha ağırdır; çaresizdir bir bakıma… Bu vesileyle bazı hakikatleri kabullenip, onlarla beraber yaşamaya ve onlarla kendi gücü nispetinde mücadele etme yoluna gitmelidir diye düşünüyorum… Çünkü kaçmak çare değildir…

Naçizane kendi adıma söylüyorum… hatta kendimi bir yerde kandırma gafletine de düşürecek olsam, yine de bu memleketi terk etmem… Sorunlarla mücadele etmeye devam ederim. Başarırım, başarmam; bu ayrı bir mevzu… ama en azından bir aydın sorumluluğu gereği olarak, görevimi yerine getirmiş olurum. Ki bunun sağladığı iç huzur, bana mücadele etme gücü verir veya en azından bu sorunlarla beraber yaşama ve mücadele etme azmi verir.

Kaçmak korkaklıktır.

Evet, kaçmak korkaklıktır. Hem de arkasına bakmadan kaçıp gitmek korkaklıktır. Dağ gibi yığılan sorunlar karşısında hiçbir şey yapamamanın başka bir adıdır kaçmak. Çaresizliğin başka bir adıdır kaçmak. Evet, evet çaresizliğin diğer adıdır kaçmak. Başka bir deyimle çare üretememek, çare olamamaktır kaçmak.