Anacığımın vefatının sene-i devriyesi bugün. O nadide kadın, ömür sermayemi onun vasıtasıyla aldığım kaynak… Varoluşumun, hayat membaımın müsebbibi… Bütün sevinçler kursağımda takılı. Bütün keyiflerim acılaşmış. Onun saf, şeksiz ve şüphesiz sevgisine bebekken muhtaç olduğumdan daha az muhtaç değilim bugün. Onu arıyor, onu anıyorum. Her başı okşanan yetimin saçında gezinen elini, merhamet ve şefkat seliyle dolan gözlerini arıyorum. Her gördüğüm yüzde onun simasını, her yemek buğusunda onun yemeklerinin lezzetini, her türküde onun içsel hüzünlerini anımsıyorum. Bilmiyorum ben de artık bir anne olduğum için midir bütün bu duygusallığım? Yoksa ona ihtiyacımın bugün had safhada olmasından dolayı mı?
Bugün belki sadece çocuklar gülebilme imtiyazına sahip nazarımda. Sanki gülmem için hiçbir sebep de yokmuş gibi. Bugün benim acılarımın şahikasını temsil ediyor. Hüznüm baharla taçlansa ne yazar? Onu anmadığım, hatırlamadan geçtiğim tek bir günüm bile yok. Yine de onu En Güzel'e emanet etmiş olmanın huzuru yer etmiş yüreğimde. Ve yine bir gün tekrar kavuşacağımızın iman ve bilgisi diri tutuyor yüreğimi.
İçime neşe dolmuyor bugün. Acıyla dolu, keder kadehlerinden şaraplar içiyorum. Boğazıma düğümlenmiş dillendirilmemiş avazımla, sessiz ve bitimsiz bir dua eşliğinde anılarımı devşiriyorum. Geçen yirmi bir yıl ondan ayrılmanın acısından hiçbir şey eksiltmemiş, hasretini azaltmamış. Hâlâ küçük bir çocuk yüreğiyle onu özlüyorum. Onu çok sevdiğimi zamanında çok, daha çok söyleyemediğimin suçluluğu yapışmış yüreğimim çeperlerine.
Yine de en saf, en duygulu dualarım anacığım için. Gözyaşlarımın safiyetiyle temizledim pişmanlıklarımı. Göklere olan bağlılığına şahitliğim babından kutsal kitaptan sureler okudum. Böylece taa yüreğimin derinliklerinde varlığına ait tüm izlerinin, eskisinden de güçlü olarak orada, saklı ve mühürlü olduğunu hissedene kadar… Rabbim mekanını Cennet köşelerinden bir köşe eylesin. En Sevgiliye emanet ettiğim annem, ruhun şad olsun, Rabbim rahmetiyle kuşatsın seni…