Tarihiyle gurur duyan, tarihin anlı, şanlı sayfalarına isimlerini yazdıranlar; medeniyetin, uygarlığın boy verdiği bu topraklarda kanıyla destanlar yazdıran, acılarla bezenmiş yaşamlarını feda ederek bizlere bırakan atalarımızı bir kez daha yad ediyoruz. Olmazları, olanaksızlığı aşarak bu günü bahşedenler mutlu insanlardır. Dualarımız onlarladır. Esareti, zorla boyunduruk altında tutulanlar, bunu ancak yaşayanlar bilir.
Biz öyle vefasızlaştık ki hayatlarını feda edenleri, barikattan, minareden, burçlardan, surun bedeninden, kaleden damdan, ağaç üstünden düşmana kurşun atan, göğsünü düşmanın kurşununa, bombasına siper edenleri unuttuk. Çünkü onların el birliğiyle kurduğu vatanda onlar yaşamamışçasına onları anıları ile silip atmışız. Hikayelerini, dillerini efsanelerini bile anlatma yazma gereğini duymuyoruz. Kimi zaman onları iftiralara bile duçar oluyorlar.
Anlatılan kahramanlık hikayeleri, türküler, marşlar hep On bir Nisan kurtuluşu söylenir. Halkın sesli dile getirdiği yetmediği gibi evlerde tandır altında, mangalın başında uzun kış gecelerinde o gecelerin efsaneleştirdikleri kahramanları anlatılır. Emperyalizme karşı verilen özgürlük mücadelesi, insanlığı erdemine kavuşturmak adına barış umudunu halklar arasına yaymak azmiydi.
Bu mücadeleden nice yaşanmış efsanevi olaylar vardır. Günlerden bir gün her taraf kar içinde, tarlalar, bağlar bembeyaz bir örtü ile örtülmüş. Bediüzaman Mezarlığının batı kısmına düşen köşesindeki kulübede düşmanla bağlantı kuranların ilişkisini kesmek için evde üzerine örttüğü yorganın astarını söküp getirenler olduğu gibi, başındaki beyaz neçeği yüzüne bedenine saran, beyaz örtülere bürünen kahraman birkaç kişi karakol olarak isimlendirilen yeri basar ve karakoldaki askerleri öldürür. Böylece düşmanla istihbaratı kestiği gibi düşmanın ikmal yoluna da son verir.
Bu olay halkımız arasında 'Allahın sevgili kulları, zatları, erenler, şeyhler beyazlar giyinmiş beyaz atlara binerek o düşmanla irtibatı sağlayan karakolu imha etti' diyerek efsaneleştirmişlerdi. Bu olayı sağlığında Urfa kurtuluşuna katılmış rahmetle andığım Ahmet Mesci'den dinlemiştim. Böylece birlikte yaşamın erdemi, inancın ve dinin bütünlüğü savaşta, barışta insanı olumlu işler yaptırdığı anlamındadır. Bunun gibi daha Urfa Kurtuluşu'nun' bilinmeyen birçok yönü efsaneleştiği gibi, tarihi gerçeklerden uzak anlatıldığı da olmuştur.
O zaman Arap'ı, Türk'ü, Kürt'ü bir millet olmuştu. Hatta ilimizde Müslüman olmuş çeşitli ırklardan ve dinlerden bazıları, Yahudiler, Ermeniler, Süryaniler, Arnavutlar, Çeçenler bile yaşarmış. Bunlar bile iş birliği ile düşmana karşı ellerinden geleni yapmış bu vatanın kurtulması için canlarını feda etmişlerdir.
Askerin verdiği mücadele yanında köylerden gelen aşiretlerin atlıların ayak seslerini duyan düşmanın Urfa'yı terk etmesi demek o at nalları kadar bu insanların dini. milliyeti önemlidir. Ve bunlar birlik ve beraberlik içinde yaşamayı arzu ederek yapmışlardır. Hiçbir zaman güçlü mazlumu ezmemiş, zayıf güçsüz zalimin, zorbanın yanında yer almamış. Zaten onu yapanlara hor bakılır. Onlara çeşitli yakıştırmalarda bulunulur.
Tarihimiz milletiyle, diniyle, diliyle halklarıyla bir inkar içinde bize göre olması gerekenler geçmişi anlamıyla kavrama ve bu güne taşıya bilmedir. Kurmaca olayların, ne Türklüğü göğe çıkaracağı ne Kürtleri yok sayacağı bilinerek tarihimizin şanlı destanı, kahramanlık hikayeleri, insanı duygu seliyle alıp götürmesine gerektiği yerde gerektiği gibi anlatılmalıdır. Eskiden Kürt, Türk ayırımı yoktu. Şehir ve köylü vardı. Şehirlisi köylü olduğu kadar köylüsü de şehirliydi. Çünkü bir biriyle ortaklık kurdukları gibi birbiriyle kirveydiler. Konu düşmana karşı savaş olunca hepsi omuz omuza şaha kalktılar.
Tarih kimsenin isteğine göre değil, milletlerin kendi üstünlüğü ile dolu olması değil, yaşanmışların olduğu gibi hikayeleştirilerek insana mal edilerek yazılması ile olur. Geçmişini bilmeyenler bu günü ile övünemezler. Bu gününü yaşamayanlar geleceğe tarihlerini taşıyamazlar.
Yaşamın modernleşmesi, yeniliklerin toplumla içselleşmesi bireyin öne çıkmasından ziyade herkesin kendi farklılığını tarihiyle övünerek ortaya koymaya hakkı vardır. Tarihin en acılı belgeleri insanların inkarı gözyaşları ile alay edilmesidir. Minarelerden gök boşluğunu yırtıp rüzgara karışan ezan seslerine koşuşan insanların saf tutması din imgesinin etkinliği verdiği mutluluğu görmesidir. Farklı milletlerin dinine, diline, kültürüne kadir kıymet biçenler kendi değerlerine değer katarlar.