Güneşin altında çok şey oluyor. Ve biz bunu her gün görüyoruz, yaşıyoruz. Görmek ve yaşamak zorundaymışız gibi her şeyi.
Güneşin altındaki ülkemiz adeta bir ölüm ve sürgünler diyarı olmaya doğru gidiyor. Bir yanda Kürt sorunu nedeniyle ölen insanlarımız, diğer yanda zalim Esed'in zulmünden kaçarak ülkemize sığınan Suriyeli din kardeşlerimiz. Kürtler, Araplar, Türkmenler; Müslümanlar, Hıristiyanlar, belki Yahudi ve dinsizler… Ama sonuçta insanlar. Yani Âdem'in çocukları…
Kim olursa olsun, bu ülkeye sığınan herkes bizden biridir artık; onlara karşı insani vazifemizi en iyi şekilde yapmak zorundayız, onları aşağılamadan, yücelterek bağrımıza basmak zorundayız. Çünkü biz Âdem'in çocuklarıyız. Âdem'n çocukları olduğumuz için bu ülkede ve yanı başımızda olup-biten bütün şeylerden; kötülüklerden, acı ve zulümlerden sorumluyuz. Hiçbir şeyi görmezden gelemeyeceğimiz gibi bunları en üst makamlarda çözüme kavuşturmak zorundayız.
Yükümüz ağır, ama çözümsüz değil. Tarihsel ve ahlaki bağlarımız, ülkemizin topraklarında ve çevremizde yaşayan insanlara karşı bizi sorumlu kılıyor.
Güneşin altında çok şey oluyor. Ülkemizde ve çevremizde her gün savaşlar veriliyor. Fiili olarak içinde olmasak da bu savaşların artık birer parçasıyız. Kendimizi bunun dışında tutmamız ne kadar zorsa bile bizlerden birileri, yakınımızdan birileri, komşumuzdan birileri mutlaka bu savaşlardan, acılardan payını almıştır. Yıllardır bu böyle. Sorun hal olmak yerine büsbütün giderek büyüyor. Ve biz, çaresiz hiçbir şey yapamıyoruz. Yükümüz ağır, vebalimiz büyüktür.
Güneşin altında çok şey oluyor. Çocuklar, soğuk havada yalın ayak, çıplak bir şekilde, tir tir titreyerek vızır vızır akan trafikte dilenmeye, mendil satmaya zorlanıyorlar zalim babalar tarafından. Kadınlar fuhuşa ve evlenmeye zorlanıyor. Çaresiz, hiçbir şey yapamıyoruz. Hergün tekrarlanan bir ceza bu. Hiçbir şey yapamamanın cezası bu…
Güneşin altında çok şey oluyor ve insanlar, hiçbir şey düşünmüyor, hiçbir şey düşünemiyor. Neden bu hale geldik, bizi bizden uzaklaştıran ve bizi bize düşman eden nedir diye düşünemiyor. Herkes kendi krallığında kendi krallığını yaşıyor. Ama unutarak Âdem'in çocukları olduğumuzu.
Oysa güneşin altında yaşayan biz Âdem'in çocukları, şunun çok iyi bilinmesi lazım: Ülkemizde, içimizde, çevremizde olup-biten her şeyden sorumluyuz. Sorumluluklarımızı yerine getirmedikçe de vebalimiz ağırlaşıyor, insanlıktan da o kadar uzaklaşıyoruz.