Her şeyin yaratıcısı Allah'tır. Yaratılanlara kaide kural koyan da Halık'tır. Tüm yaratılanlar arasında İnsan Eşrefi Mahlûktur. İnsan Allaha karşı kulluk görevini tam yaparsa Meleklerden üstün, yapmazsa Hayvanlardan daha aşağı bir derecede kendisini bulur. İnsanın dünyaya gelişinin bir gayesi var. İnsan hiçbir an başıboş değildir. İmanın şartlarından biri Meleklere İmandır. Melekler ruhanidir. Biz onları görmez onlar bizi görürler.
Her adım atışımızda, nefes alıp verişimizde görevli melekler iyi veya kötü fiillerimizi kayıt etmekteler. İnsan bu geçici, fani Dünyadan ayrılınca, Dünya'da iken yaptıkları her şey iyi ve kötü ne fiil işlemişse, Ahiret Âleminde insana gösterilecektir. Kötü fiillerden zebanilerce Cehenneme yollanırken, son pişmanlık artık fayda vermeyecektir. Dünya çok geniştir. Dünyayı insana dar eden yine insandır. Halbuki her canlının Dünyada yaşama hakkı vardır. Velev ki, İnançsız olsa bile.
Okuyarak, görerek, duyarak bu fani Dünyaya çok kavimler gelmiş, geçmiş her kavme birer tebliğci gönderilmiş, ta ki, bu var olan insan topluluğu yoldan sapmasın, birbirine saldırmasın, kimse kimseye zulüm etmesin, kimse kimsenin canına kıymasın. Kimse kimsenin mal, can, nesil, namus, İnançlarına karışmasın. Bunların öncüleri Amirler ve Âlimlerdir. Âlimler Amirlere hep yol göstermiş, amirlerin kötü çığırlarına hiçbir zaman onay vermemiş, bazen hak dava adına bedeller bile ödemişlerdir.
Böylesi Âlimlere her zaman ihtiyaç vardır. Amir ve Âlimler sınıfı Sağlam, Adil, tarafsız olursa toplum fertleri huzur bulur. Tarih, toluma mal olmuş adil, Amirlerle, ilminin ehli alimlerle dolu iken, tam tersi saltanatı için toplumdan uzak, yönetilenlere kan kusturan deli dana gibi idareciler, bu zalim yöneticilere yağcılık yapan sözde alimlerle de doludur.
Adil idareciler, gerçek alimler silsile yolu ile günümüze kadar gelmiş, toplumun hayır duasını almış, deli dana misali sözde idareciler ve yağdanlık alimlerde halkın nefretinden nasibini almıştır. İyi veya kötü her iki sınıfa da bu dünya kalmamış, Yönetende yönetilende ahireti boylamışlardır. Sevap veya günah hamalı olarak gitmişler, Onun için Dinimizde insan dünya tarlasına ne ekerse Ahiret tarlasında onu biçecektir.
Dünyanın fani olduğuna inanan, Ahiretteki hesap gününe İnanan bir insan bu Dünyada niçin kötülük yapsın. Bir şeyi yıkmak kolay, yapmak ise çok zordur. Hayat kaynağımız ilahi emirler insanı devamlı ikaz ediyor. Yalan söyleme, sui zanda bulunma, haramın semtine uğrama, haramda yarışanları alkışlama, kese, kasaya haram karıştırma, Devlet, halkın malının hırsızı olma diye çok telkinleri var.
Bir toplumu ayakta tutan en önemli direkleri adalet, adil paylaşım ve inancı ne olursa olsun isyan etmedikçe kul hakkına riayet etmektir. Seçtiğimiz belediyelerimiz her tarafı süslemişler güya hizmetlerini anlatıyorlar. Kadınlar için sizi destekliyoruz.
Şu kadar kadın destek evleri yaptık ne büyük hizmet, sanki bunları yapmakla kadına şiddet önlenecek, yollarımıza kaliteli asfalt, beton bile dökmüşler, Ne büyük hizmet siz kaliteli insan yetiştirmede ne kadar çalışıyorsunuz. Bir seçmen olarak ben bunu soruyorum. Konforlu ceza evleri yapmak, her mahalleye şiddeti izleme, önleme mekanlarını yapmak, bana İstanbul sözleşmesinin bir parçası olduğunu hatırlatıyor.
Ey yöneticiler! Sizi seçerek bunları mı yapın diye size ahdimiz mi var? Böyle bir şeyde yok bu emri kimden alıyorsunuz. Hem de sinsice. Kadın şiddetinin her çeşidini kınıyor ve lanetliyorum. İnsan hem Dindar hem de kindar olmaz.
Gündem değiştirme ye çalışanlar, yokluk, yolsuzluğu, adaletsizliği es geçenler, İnsanlık katili Şaronu'da, Karun'u da iyi biliyor. Kafayı kuma gömmekle, siyaset peteklerinin hortumlarını emerek etrafı görmeyenler, at gözlüğü iyi bakanlar, gerçek gündem aş iş iken, havalara bürünenler.
Kutsal kelimeleri kullanarak İnsanları aldatanlar, hiçbir şeyin bekası yoktur. Sizinde bekanız olmayacaktır. Dünyanın bile bekası yok kimin bekası olacak ki, Saltanatlar, mevki makamlar değil, Dünya bile kimseye kalmamıştır.
Uyanın fırsat eldeyken…