İnsanlık tarihiyle başlayan kelimeler, dillerde ki zarafeti, inceliği, hassasiyeti gösterdiği kadar hiddeti, hoyratça seslenmeyi, övgüyü ve sövgüyü ortaya koyar. Oyunlarımız, türkülerimiz, fıkralarımız, sayışmalarımız hepsi kelimelerin ses bulmasıdır. Onun için her kelimenin anlamı değişmeceli olduğu gibi içerdiği anlamda önemli. Bu kelimeler yöreye göre farklı anlamlar alır.
Konunun anlaşılması açısından örneklemeler ufkumuza huzme düşürmesi açısından fazlasıyla önemli. Ben kelimelerin kökenini merak ederim. Kökenine inmek bağlantılarını bulmak bana büyük haz vermektedir. Çünkü kelimeler ne günün modası, ne tarihin çöplüğünde kaybolması içindir. Kelimeler yüreğimizin sesi, dilimizin hazzıdır. Onun için yeni bir kelime öğrenmek ve onu en güzel şekilde kullanmak erdemliliktir.
Hepinizin türkülerde oyunlarda duyduğunuz 'çile' kelimesi bir oyun ismi olduğu gibi iplerin yumak edilmesi de çiledir. Bu kelimenin kökeni 'çile' çekmekten gelir. Kelimenin etomolojisi Kürtçe de 'kırk gün' inzivaya çekilerek dert çekme adına 'çile' denilmesi hayatın içinde ki sıkıntıların bilinmesine ve konuşmasına neden olmuştur.
'Kevaşe' kelimesi ve anlamına gelince. Kürtçe, köylerde tarla kenarlarında boyu uzayıp yıkılmış otlara bu anlam verilir. Bu kelimenin ikinci bir anlamı var ki kelimeyi en güzel şekilde ifade etmektedir. Demir tozu olarak ifade edilmektedir. Bu kelimenin anlam bulması Kawa'nın mücadelesinde en önemli kayıttır. 'Kawada weşiya' kelimesi birleştirilerek kewaşe olmuştur. Ayrıca kevaşe, Osmanlıca da 'Fahişe, kaltak, sürtük' anlamına gelir. Ayrıca kötü yola düşmüş kadınlara söylenen bir söz olarak kabul edilir ki bu Kürtçede otların yıkılması gibi bir yıkıntı ile özdeştir.
Bazı kelimeler var ki yöreye göre isim alır. Sizin duyduğunuz ve hakaret olarak kabul ettiğiniz 'yanfırı' kelimesi Orta Anadolu da dilenciler için kullanılır. Kelime okunuş şekli ile insanlara bir rahatsızlık verdiği gibi yöremiz de hakaret içeren bir kelimedir. Yan yan yürüyen için kaba ve etik olmayan bir yakıştırma içerir.
'Yanfırı' kelimesine benzeyen sadece bir harf değişiklikle söylenen 'yantırı' kelimesi de aslında 'yanfırıdan' bozulmadır. Öteden beri duyarız. Yantırının birçok kelime anlamı var. Ama genel anlamıyla 'utanmaz, çarpık yürüyen, titrek yürüyenlere denir ki ilimiz de 'yantırı' kelimesi içi çirkin hakaretlerle dolu bir kelimedir.
1. Anlamını bilmeden bazı kelimeleri kullananlar vardır. O kelimeyi söylerken aslında bir duvara toslamış gibidirler. Bir kelimeyi söylemeden anlamını düşünmek gerekir. Her insan bir fıtrat üzerine yaratılmıştır. Yeter ki insan enaniyet girdabında boğulmasın. Hata insanlara aittir. Af etmek kadar hatasını kabul etmek önemlidir. Şu dörtlüğü yazarak aynı zamanda kıymetli dostum M.Hulusi Öcalı'da yad etmiş olalım. 'Hatamı söyleyin bana/ sözünüzü atmam yabana/ Allah razı olsun derim/ beni bundan kurtarana' Onun için kelimeleri dikkatli kullanmak gerekir.
2. Çoğu yerlerde kullanılan 'hırbo' kelimesinin de çoğu kimse anlamını bilmez ve bu kelimeyi anlamını bilmeden, zaten söylenişi ile hakaret içerdiği bir gerçek. Her kelimeyi de internet ortamında ki anlamından ziyade diyalog içinde olduğunuz insanlara karşı saygı ve sevgi içinde olmanızdan dolayı öyle rastgele kullanılmamalıdır. Bu kelimenin sözlük anlamını siz bir okuyun sonra dostlarınıza söyleme gibi bir yetkiniz var mı ya da edebiniz el verir mi? (Sövgü sözü olarak) aptal, sersem, salak, ahmak, alık, kaba saba (kimse).İriyarı, kaba saba (kimse). Onun için kendimizi dilsel yanılgılardan kurtarmalıyız.
Her ne kadar Türkçede 'hırbo' şeklinde yazılıyorsa da esas yazılış şekli Arapça harflerle 'xırpo' veya 'khırbo' şeklinde yazılır. Bazı sözlükler 'hırpani kılık' şeklinde yazsalar da her haliyle hakaret içerdiği gerçeğini kabullenmeliyiz. Bu kelimeyi samimi olduğunuz yaşıtlarınıza karşı dahi şakadan da olsa kullanmanızı tavsiye etmem. Hele o insanın sizinle aranızda yaş farkı var ve siz saygı gösteriyorsanız bu kelimeyi telaffuz etmeye hakkınız yoktur. 'Anlamayana sivrisinek saz, anlayana davul zurna az.'
Kelimeler gönlümüz de birer sırdır. Konuşunca onları en iyi şekilde kullanmadığınız takdirde çevrenizde ki insanların sevgisini kaybedersiniz. Hatta onların nefretini kazanırsınız. Tabi ki karşınızdaki insanın hoş görüsü fazlasıyla önemlidir. Ona sığınmanız önemlidir. Oysa hepimizin birlik ve beraberlik ruhunu yaşatma arzusundayız.
Ben cahillerin inatının af edilmesinden yanayım. Ancak dostluğun ihanetini asla af edemem. Her şeye rağmen empati kurmak hepimizin üzerine düşen görevdir. Egonun müzmin hastalığından kendimizi kurtarmalıyız… M. Hulusi Öcalın sözü ile bitirelim. 'Dünya karış karıştır /çözüm yolu barıştır/ küseni dostça çağır/ arayı bul barıştır'