Saadet Asrı'nda şirkin, küfrün ve zulmün karanlıklarından kurtulanlar, İslam nuruna kavuştuktan sonra hayatlarında tamamıyla bir değişiklik oluyor ve eski hayatlarıyla alakalı her şeyi terk ediyorlardı. İslam'dan önceki hayatlarını hatırlatan bir iş ve bir hadise onlara büyük ıstırap veriyordu. Bu ruh hali Akabe Biatı'ndan önce Müslüman olmuş olan Medineli Âsım bin Sabit'te de (r.a.) değişik bir şekilde tesirini göstermişti.
*****
Âsım, Müslüman olduktan sonra, hiçbir müşrike dokunmamaya ve müşriklerden hiçbirini de kendine dokundurmamaya karar vermişti. Bu kararında sabit olması için de devamlı olarak Cenab-ı Hakk'a iltica edip yalvarıyordu.
*****
Hz. Âsım, Bedir Savaşı'na katılmış ve müşriklerin ileri gelenlerinden birçoğunu öldürmüştü. Uhud Savaşı'ndan sonra Adel ve Kare kabilelerinden bir cemaat gelerek Resûlullah'tan, kendilerine İslam'ı öğretecek bir heyet gönderilmesini istemişlerdi. Resûlullah, Âsım'ın kumandasında onlara bir heyet gönderdi. Ancak gelen kimselerin niyeti bozuktu. Müslümanları bir tuzağa düşürüp Mekke müşriklerine satacaklar ve onlardan büyük mal ve para alacaklardı. Recî mevkiine geldiklerinde ihanetlerini ortaya koydular ve elleri kılıçlı bedeviler etraflarını sarıverdi.
*****
'Biz sizi öldürmek istemiyoruz. Niyetimiz sizi Mekkelilere satıp, onlardan birtakım mükafat elde etmektir. Teslim olun.' dediler.
*****
Bu ihaneti gözleriyle gören Hz. Âsım ve arkadaşları, bu zalim müşriklere nasıl güvenebilirlerdi ki? Âsım onlara şöyle cevap verdi: 'Ben, müşriklerin himayesini hiçbir zaman kabul etmemeye yeminliyim. 'Vallahi ben kafirlerin himayelerine ve sözlerine kanarak inmem ve kafirle­re asla teslim olmam!'
*****
Bilahare 'Allah'ım! Peygamberini durumumuzdan haberdar et!' diyerek müşriklere ok atmaya başladı. Ok attığı sırada da, 'Ölüm hak, hayat boş ve geçicidir. Mukadderatın hepsi başa gelicidir. İnsanlar er geç Allah'a rücu edicidir. Eğer ben sizinle çarpışmazsam, anam beni yitirsin!' diyerek şiirler söylüyordu.
*****
Âsım bin Sabit'in ok çantasında yedi ok vardı. Attığı her ok müşriklerden birini öldürdü. Oku tükenince, müşrikleri mızrağıyla delik deşik etti. Mızrağı kırılınca da kılıcını sıyırdı. Kılıcının kınını kırıp attı: 'Allah'ım! Ben, günün başında, Senin dinini korudum. Sen de, günün sonunda benim etimi koru! Cesedime müşrikleri dokundurma!' diyerek dua etti.
*****
En sonunda, iki ayağından yaralanıp yere düştü. Lihyan Oğulları, aralarında Âsım bin Sabit olmak üzere yedi kahramanı okla vurup şehit ettiler. Müşrikler, Hz. Âsım'ın başını kesip Sa'd b. Şüheyd'in kızına götürecek ve ondan mükafat alacaklardı. Çünkü Hz. Âsım, Bedir'de bu kızın müşrik babasını öldürmüştü. 'Sülafe' ismindeki kız da ancak Âsım'ın başının kesilip kendisine getirilmesi halinde mükafat vereceğini vaat etmişti.
*****
Hüzeylli müşrikler koşarak gelip Hz. Âsım'ın başını kesmek istediler. Ancak Hz. Âsım'ın etrafında birden bir arı topluluğu zuhur etti. Arı topluluğu bulut karaltısını andırıyor, cesede yaklaşanların yüzlerine yapışıyor ve onları tedirgin ediyor, böylece müşriklerin cesede yaklaşmasına mani oluyordu. Arılar Hz. Âsım'ın cesedini koruyorlardı. Müşrikler ne kadar gayret ettilerse de, Hz. Âsım'ın vücudundan bir parça koparmaya muvaffak olamadılar.
*****
'Neyse, akşam olsun. Arılar gittikten sonra gelip başını keseriz!' dediler. Ancak akşam vakti olunca Cenab-ı Hak hiç yoktan bir yağmur yağdırdı, yağmurla meydana gelen sel, Âsım bin Sabit'in cesedini alıp götürdü. Müşrikler arzularına ulaşamadılar…
*****
Cenab-ı Hak, sağlığında Âsım'ın cesedini müşriklerin hışmından muhafaza ettiği gibi, şehit olduktan sonra da mübarek cesedini korumuştu. O, müşriklere dokunmadığı gibi, müşrikler de ona dokunamadılar.
Kaynak: [1]Tabakat, 2: 39-40; 3: 473; Müsned, 4: 293. Sahabeler Ansiklopedisi