Aslına bakarsanız, bu müdafaa, birçok yalanla bezenmiş 90 yıllık tarihi, tekebbür ederek anlatan ve 6 buçuk asırlık geçmişi yok sayıp 90 yıla sığdırmaya çalışan ana muhalefetin genel başkanına karşıdır; Kılıçdaroğlu'na. Birçok yalan yanlış bilgiyle muhataplarına sözde tarih dersi verdi hazret.

Bu fakirin belki haddi değildir; Âli Osman'ı müdafaa. Fakat maalesef kendini Osmanlı torunu addedip bu gibi mevzularda bir imal-i fikir etmeyen kardeşler, bilmeliler ki; bizler sustukça o çok sevdiğimiz, mefahir-i milliyemiz, baş tacımız olan ceddimize daha çok taaddi edilecek

Bununla iktifa edilmeyecek, Peygamber'e de sallallahu aleyhi ve sellem hücum edilecek.

Edilmiyor mu sanki? Zaten Osmanlı üzerinden laflar oraya gidiyor. Bilmiyor muyuz sanki!

Onun için en azından dilimizle ecdada hücum edenlere karşı sükût etmeyelim.

Kimin torunu olduğumuzun artık farkında olalım. Etrafımıza bakalım!

Millet batıl olan davası için neler yapıyor. Bizim onlardan fazla mücadele etmemiz gerekiyor.

Tabi bu zamanın mücadelesi kelam ve kalemdir.

*****
Bir sürü gençlik teşkilatlanması teşekkül ediyor. Hiçbir yerde bir demeç göremiyorum, bu gibi mevzularla alakalı. Ecdadımız çiğneniyor. Bu çiğneme büyük hakaret ve tarihi çarpıtarak, müteamiyane bir surette anlatarak gerçekleşiyor.

Ama unuttukları bir şey var.

İnsanlar bilsinler ki ecdadımızın kudretinin ulaştığı yere, onların hayalleri ulaşamaz.

Bazı malum güruh, birkaç hafta önce 'Osmanlı bitti' diyen İsrail ağzıyla konuşuyor.

Osmanlı zahiren bitmiş olabilir, ama şunu bilin ki; Osmanlı'nın ruhu şu anda devleti yönetiyor. Onların korktukları da, bu ruhun halka sirayet etmesi. Tarihi anlatırken hiçbir kaynağa istinat etmeksizin, o zaman böyleydi, şimdi böyle gibi yorum tarzlarının gerçek tarihle hiçbir alakası yoktur. Gerçek tarih nedir? Bir cümle geçmişten nakil yaptıktan sonra, birçok kaynak zikredilir. Akabinde netice açıklanır. Kaynağın sahihliği de mühimdir. Misalen; Üstad Kadir Mısıroğlu, abartmıyorum Türkiye'de en fazla sahih kaynak gösteren tarihçidir. Gelmek istediğim nokta kaynak vermeden, sadece bir kişiye ve bir kitaba dayanarak tarih olmaz. Hele hele bir ülkenin tarihi hiç olmaz.

Osmanlıyı inanç özgürlüğü yoktu diye suçlamak, laakal tarihi bilmemek, görmezden gelmek, ve bilerek yalan konuşmak ve insanların Osmanlıyla alakalı müspet idrakini tersine çevirmeyi gaye edinmekten başka bir şey değildir.

Müşarünileyhin beyanlarını açıklamaya kalksak değil bu köşenin, kitapların hacmi yetmez.

Kısa kısa temas etmek gerekirse; Osmanlı her inanca, her dine müsamaha ile yaklaşır, ne gayr-i Müslim'in ne de Müslümanların hakkını zayi etmezdi. Adaletle hükmetti ki Mevla Teala hazretleri 6 buçuk asır İslam'ın liderliğini Osmanlıya verdi.

Osmanlı'dan neden rahatsız oluyorlar bu kadar, neden hazmedemiyorlar, fahredemiyorlar(iftihar) bu kadar iftihar vesilesi varken?

İslam'dan rahatsız olduklarından naşi. Zaten asıl rahatsızlıkları bu.

Böyle düşmanlara fütursuz kalmak bize yakışmıyor.

Sev ya da sevme! Dünya'dan 6 buçuk asır İslam nizamıyla, hoşgörüyle, adaletle hükmeden, Resulullah'ın sallallahu aleyhi ve sellem hadisini ihraz etmiş bir cihan devleti geçti. Ve bu büyük devlet, İSLAM tarihinde ki yerini şeref payesiyle almıştır.

Varın siz bu nizamı bir fezahat olarak addedin.

Bir milletin tarihini ne bir kitaba, ne de bir kişiye hiç kimse hamledemez.

Biz muhteriz olmayalım.

Üstad Kadir Mısıroğlu'nun bir sözüyle nihayet vereyim yazıma;

Haddinizi de bileceksiniz hakkınızı da! Ezik olmayın.

Selam ve dua ile.