Abdurrahman Benek'in yeni kitabı. Aslında iki kitabı birden çıktı, ama ben bu yazımda sadece birinden bahsetmek istiyorum. Diğerini de size tanıtmak için bir fırsatımız olur herhalde.
Abdurrahman Benek kimdir? Tanımanızda fayda var. 2008'den beri TRT Kurdî'de yapımcı-yönetmen ve sunucu olarak programlar yapmaktadır. Televizyonculuğu yanında, yazarçizerliği de vardır. Bugüne kadar 3 tane kitabı yayınlandı. Çalışmalarının bir kısmı Nûbihar Dergisi'nde de zaman zaman çıkmaktadır. Doğumuna ve eğitimine gelince; 1969 yılında Urfa-Hilvan-Hoşin köyünde dünyaya çığlıkları ile ses vermiş. İlkokulu doğduğu köyde, orta ve liseyi Urfa'da tamamladıktan sonra Eskişehir'de üniversiteyi bitirir. 2000 yılında ailesiyle Ankara'ya göç eder.
Abdurrahman Benek'in ilk kitabı Nubihar yayınları arasından 'Gotinên Pêşiyan Çîrokên Dawiyan' ismiyle Kürt okuyucularla buluştu. Bu yıl ikinci baskısını yaptı. Bu yıl çıkan yeni kitabı ise 'Zimanşûjin.' Ziman 'dil,' Şûjin 'çuvaldız' demek. Kitap Pêşgotin (önsöz) hariç otuz üç anı-fıkradan oluşmaktadır. Kitabı okurken bazen gülecek, bazen de güldürürken sizi düşündürecektir.
Kitabın yazarı Benek, bu Zimanşûjin'in yaratıcısıdır. Böyle biri yok ama o hayali isim her yerde vardır. Çalışmalarıyla önemli bir misyon yüklendiğini okudukça anlıyoruz. Yazar, onun ağzıyla Kürtçe (Kurmancî) diyaloglardaki dil yanlışlarını telafi etme çabasındadır.
Ders verici fıkraları büyük bir yetenekle ve dil yeteneğini kullanarak tatlı bir anlatımla kendi ana dillerini kendi keyfince bozuk bir lehçeyle konuşanları uyarıyor, ikaz ve tenkit ederek doğru konuşmalarını sağlama çabasında onları uyarıyor.
Bizimde tanık olduğumuz, kendi dilini umursamayıp, farklı dillerden kelimeler katarak kendine paya çıkaranların konuşmalarını duydukça, kimileri kendine dert edinirken, kimileri bunları hiçleyerek dili bir batağa dönüştürmesi elbette af edilemez.
Çinli filozof Konfüçyüs'e sorarlar: 'Bir ülkeyi idare etmeye çağrılsaydınız, yapacağınız ilk iş ne olurdu?' Konfüçyüs cevap vermiş: 'İşe önce dili düzeltmekle başlardım. Çünkü dil bozulursa kelimeler düşünceleri anlatamaz. Düşünceler iyi anlatılmazsa, yapılması gereken işler yapılmaz.' Fazla söze gerek var mı?
İnsan kendi diline değer verdiği zaman kendiside değer bulur. Bu, yüreğinin iyilik ve güzelliklerle buluşması ve mutlu olması demektir. Yoksa ne servet, ne güç, ne unvan onu motive edemez. Kendi dilini konuşmadıkça kendi kendini bulamaz.
Konfüçyüs demişken bir sözünü daha sizinle paylaşayım. 'Bir milleti yok edeceksen önce dilini yok et.' Kürtçeyi de yok etmek için el ele verenler yetmez, Kürtlerin kendileri de bu işin öncülüğünü yapanların tarafgirliğini yapmaktadırlar. Onun için bakınız hangi toplum baskı altında ise onun dili de bundan pay aldığı gibi kültürü, edebiyatı, sanatsal faaliyetleri de bundan ister istemez olumsuz etkilenir.
'İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır.' Dil konusunda herkes kendi kendini hesaba çekmeli. İşte bu nedenledir ki olayların kahramanı 'Zimanşûjin' her konuşmaya cevap verir, yanlışları düzeltmek için uğraşır. Bu arada yanlış konuşanlarda 'Zimanşûjin'a' hak verir ve kelimeleri düzeltmeye uğraşırlar. Bu güne kadar hiç bunun farkında bile olmadıklarına üzülerek belirtmektedirler.
Zimanşûjin da bir diğer dikkat çekilen husus ise, farkındalıktır. Bir insan dilini konuşurken, azıcık iyi ve doğru konuşmayı bilince çıkarıp dikkat ederse, yarı yarıya dilini düzeltmiş olur. Zira bildiğini bilmemenin gafletinden uyanacaktır. Yani, 'kapi kapatmişke' değil, 'deri bigre' ye dönecektir dili.
Abdurrahman Benek; meseleleri ayrıksı bir ustalıkla 'Zimanşûjin'ı kullanarak yazdıklarını bazen anı–fıkradan çıkararak hikayeleştiriyor 'kıssadan hisse misali.' Kürt olup Kürtçeyi bilmemenin ayıbını bir şekilde yüzlerine vuruyor.
Benek, televizyon yayımcılığından olsa gerek Kürtçe (kurmanci) de kendine bir yer edinme çabasında iyi bir anlatıcı. O da biliyor ki artık kimse Kürt kültürünü, edebiyatını inkar edemez. Çünkü Kürt edebiyatının açtığı çığır dünyada ses getirmektedir.
Bir yazarın tanınması ve bilinmesi için zaman gerekli. Hele Kürt edebiyatı olunca yavaş ve sağlam adımlar atarak 'gök kubbede kalan hoş bir sedadır' anlamında bir ses bırakma çabasındadır. Bir gün farkına varılacağı diğer Kürtçe yazarların kitaplarının farklı dillere çevrilmesinin sevincini Benek'da yaşayabilir. Yeter ki farkına varılsın.