Yaşayıp Gördükçe, kıymetli dostum Şair-Yazar Misbah Hicri'nin son kitabı… Kitap, Kent Yayınları arasında çıkmış…
Kitap deneme, anı, değerlendirme, gezi notlarından oluşuyor. Yazar, buradan hareketle yaşadığı coğrafyanın üretimi olan folklorik ve kültürel değerlerini gerek kendi yaşadıklarından ve gerekse başka bir dimağdan yola çıkarak anlatıyor. İyi de ediyor.
Söz'ün iki anlamı var: Laf ve Kelam (Kelime)… Laf, ağızdan çıktıktan sonra kayda geçmez, yazıya dökülmez; bu yüzden laf değersizdir. 'Lafügüzaf (boş söz), laflamak, bir iki lafın belini kırmak gibi laf'a ait ifadeler, laf'ın kıymetsizliğini ortaya koyar.
Bunun aksine 'söz' kıymetlidir. Ağızdan çıktığında 'kalem' ile yazılıyor ve bundan dolayı 'kayda' geçme özelliğine sahiptir ve bu vesileyle kutsaldır. Hıristiyanlar, Hz. İsa'yı bu anlamda 'Kelamullah' yani Allah'ın Kelimesi olarak görürler; İsa'nın Tanrı'nın oğlu olarak görülmesi de bundan dolayıdır. Aynı şekilde Allah'ın sözleri olan 'Ayet'lerin 'Kalem' ile yazıya geçmesi ve Kitap (Kur'an)'a dönüşmesi de söz'ün kutsiyetini ortaya koymaktadır. Çünkü söz burada kalem ile yazılmış, kayda geçmiştir; bu yüzden de kıymetidir, kutsaldır.
Misbah Hicri de sözün erdemine inanan bir yazar olarak, yaşamı boyunca görüp duyduklarını, yaşadıklarını, gözlemlerini bu minval üzere kaleme almayı, kayda geçirmeyi kendine görev bilmiştir. Yaşadığı coğrafya olan Urfa ve çevresinde geçmişten günümüze gelen kültürel ve folklorik değerleri yalın biçimde kaleme almıştır. Bunu yaparken de hiçbir komplekse kapılmadan; dini, ırki, bölgesel farklılıkların baskısı altına girmeden bu kültürel ve folklorik değerleri anlatmıştır.
Peki, bunlar nelerdir?
Daha önce dergilerde,gazetelerde yer alan hikayeler, atasözlerinin ve darb-ı mesellerin özgün hikayesi, dil ve dilin önemi, Urfa ve yöresine ait davranış biçimleri, sosyal hayat vs… gibi konular, bazen hikaye ve anı biçiminde, bazen de deneme biçiminde karşımıza çıkıyor.
Yazar bunları yazarken şu gerekçelerden yola çıkıyor: 'Her yazar bir bilgi, birikim hazinesi olduğu gibi, her yazar aynı zamanda bir özgül ağırlı olandır. Yazdıkça, paylaştıkça kültürel ve toplumsal yaşama, insani ilişkilere, yaşamın erdemine katkı sunar. Yazdıkça kendi gayesini özgün ve özgünlüğünü ortaya koyar.' Kitabın içindeki konulara baktığımızda bu ifadeleri destekleyen birçok konu ile karşılaşıyoruz: 'Ettaro lo Ettaro, Bir zamanlaın Sokak Satcıları, İbrahim Peygamber ve Kürtler, Irkçılığın Unutulmayan Derin İzleri, Dil Bir Ulusun Aynasıdır, Dilini Kaybeden Bir Millet, Müzik Özgürlüğün Çığlığıdır, Fayton ve Kırbacın Derin İzleri, Lo Lo Şıvano, Göbeklitepe ve Öğrendiklerimiz… vesaire, daha bir çok konu…