Günler, Aylar, Yıllar su gibi akıp gidiyor. Biz istemezsek de... Kurulu düzen şaşmadan kıyamet'e kadar devam edecek. Bu kurulu düzen Allahın düzenidir. Güneş doğuyor batıyor. Geceler gündüzleri kovalıyor. Mevsimler peş peşe geliyor. İnananlardan kimi doğuyor, kimi ölüyor. Dünya insanı öğütme makinesi misalidir. Dünya da en mükerrem varlık insandır. İnsan insanlığını yitirmezse meleklerden üstündür. Müslümanlık insanın en büyük değeridir. Dünya da rızkı veren Rabbül Âlemindir. İyi ki, insanın rızkı insanın elinde değildir. İnsanın düşmanı insandır. Bazen eş değerine hayat hakkı tanımıyor. Ekmeğini elinden alıp zulüm eder. İyi kötü günlerimiz geçerken, insanoğlu hiç farkında varmıyor. Kur'an da insan tarif edilirken, zalim ve cahil olarak adlandırılır.

Darbi meseldir; Arabistan çöllerinde piri fani deveye binmiş yola revandır. İhtiyarın bir matara suyu var. Havalar çok sıcak. Yolculuk esnasında karşı taraftan genç biri geliyor. Susuzluktan dudakları çatlamış, selam kelamdan sonra genç ihtiyara amca yanında su yok mu? Der. İhtiyarda yorulmuş yardım et de deveden ineyim der. İhtiyar deveden iner suyu gence verir. Genç suyu içer içmez ihtiyarı gözü kesiyor ya, hemen devenin üzerine atlayıp yola devam eder. İhtiyar koşamayıp yavaş adımlarla epey yürüdükten varacağı yerde gence yetişiyor. Behey gafil ben sana iyilik yaptım nedir bu başıma getirdiğin? Genç hem arsız hem de merhamete gelir. Deveden iner, yaşlı devesine bindikten sonra, dur ey genç sana nasihatim var der. İhtiyar gence evladım yaptığını kimseye söyleme, yoksa bu çölde kimse kimseye su vermez. Allah seni af etsin der ve yoluna devam eder. İşte insanoğlu böyle nankör ve zalimdir.

Bir yılı geride bırakıyoruz. Tüm ümmet fertleri Filistin'in, Aksa'nın Yahudilerce işgalini protesto ederken, insanlık ayakta iken, Hıristiyan adeti olan yılbaşını kutlamak, yılbaşı biletini almak, bu geceyi sarhoş kafa ile kutlamak, hindiler kesmek, çam fidanlarını telef etmek İslam toplumunda nasıl oluyor? Biz Müslümanların manevi yönden nasıl tahrif edildiğimizin bir kanıtıdır. Yahudi ve Hıristiyan adetlerini kutlamak, özenmek günahtır, haramdır. Diyanet bu işlemlerin haram olduğunu söyledi. Müslümanın helal gün ve geceleri bellidir. Bir yılı geride bırakırken, nefis muhasebesi yapmak her müslümanın görevidir. Bir yıl boyunca eksik ibadetim var mı? Günlerim günahlarımı, sevaplarımı geçti, bu süre içinde kaç dini kitap okudum. Oğlum, kızım Namaz kılıyor mu? Bir yıl boyunca Allah'la, peygamberle, Dinle aram nasıldı. Kazandığım, harcadığım helal mi haram mı? Bir yıl boyunca kimin kalbini kirdim. Kime zulüm ettim. Kimi kandırdım. Hangi zalimi alkışladım. Mazlumun dertlerini ne kadar dert edindim. Kaç fakiri doyurdum. Komşum açken ben tok yatabildim mi? kısacası 365 Gün bana ne kazandırdı? Ne kayıp ettirdi. Bir yıl, her akşam bu sorular Müslümanın dertleri olmalıdır. Gençlik sanal alemle yatıp kalkıyor. Dinden bihaber. Müslümanın gündemi nefsini hesaba çekmek iken, dünyevileşme, dinden uzaklaşma, insanı nefsin, şeytanın, şehvetine düşürmüş bir şekilde Allah muhafaza uçuruma doğru sürükleniyor.

İslam alemi kan ağlıyor. Malı götüren götürüyor. Dünya servetinin yüzde 80 oranında emicilerin elinde halen doymak bilmiyorlar. Resmi rakamlara göre dünyada 250 Milyon civarında mülteci var. Beşeri sistem olan demokrasinin eşitlik anlayışı böyledir işte… Adil değil adidir. Müslüman'a yakışan bu gecede yapılan cehaletin farkına varıp geceyi ibadet ile geçirmek olmalıdır. Yoksa Allah muhafaza onlardan bir farkımız kalmaz. Kalpleri mühürlenen kişiler ahreti, hesabı, kitabı ve Allah'ı unuturlar. Ahret'te ise Allah'da onların yüzüne bakmaz…

Yalnızca dünya hayatını esas alan insanların, akılsızca, boş ve marjinal davranışlarına sıkça tanık oluruz. Bu kişiler zorluk zamanlarında ya da tedavisi zor bir hastalık durumunda, çok çirkin bir cesaret ve imani şuursuzluk örneği sergilerler. İnanan insanlar, kendileri için bir fırsat ya da ibret vesilesi olarak gördükleri olağan dışı olaylar karşısında Allah`a daha fazla sığınırken, bu toplumlar, acizliklerini kabullenmez, dünya hayatına bağlılıklarında direnirler. Ölümün yakınlığını hissedip Allah'a yönelmek yerine, 'ben güçlüyüm', 'bunu yenerim', -haşa- 'bu benim kaderim olmamalı, bunu değiştireceğim' gibi akıl dışı sözlerle Allah karşısında ne denli acizlik içinde olduklarını unuturlar. Kendi güçleriyle bu durumu değiştirebileceklerini zannederler.

Zor zamanlarda bu kişilerin en çok söyledikleri söz de, 'hayata tutunmaktır. '

Tıpkı bu gecede saatler 24.00 olduğunda zincirlerini koparmış deli misali çılgına dönerler ve onlara göre tanrılarına yalvararak dilek dilemeleri ve daha nice saçmalıklar sabahın ilk ışıklarına kadar devam eder. Elhasıl zerresi İslamla uyuşmayan, İslam dışı adetlerle toplumu Yönlendirmek, tüketim çılgınlığına İtmek İslam toplumuna en büyük zarar ve hakarettir. Kim kendisini bir topluma benzetirse oda onlardan olur fermanı kulaklarımızda küpe olsun. Milli şairimiz M. Akif ERSOY bir dörtlüsü ile bitireyim.

Ya Rab! Böyle mi olacaktı, benim cennet yurdum?

Baktım da etrafıma yalnızım, ağladım durdum.

Bir mana veremedim, şu Miladî yılbaşına!

Şaştım da kaldım, Müslümanların vah telaşına!

Çevirdim başımı, nereye ettimse bir nazar.

Gördüm ki, Noel için hazır, yer-yer çarşı-pazar.

Haykırmak gelmişti içimden, seslendim millete.

Heyhat! Duyuramadım, ne Âhmed'e ne Mehmed'e.

Ey Âlem-i İslam'ın baş tacı, büyük Türkiye!

Mukaddesatı unuttun, Avrupa diye diye!

Ne diyelim Allah hepimizi ıslah etsin inşallah. ÂMİN. Selamla kalın selamette kalın.