Öteden beri kelimelerle hasbıhal eder, onların kökenine inerek hangi dile ait olduğunu araştırırım. Bu çalışmanın bir yetenek olduğu kadar bir gereksinimdir.

Bu çalışmalar sırasında bazen sert gerçeklerle karşılaştığımız gibi tatlılıklarda uyum içinde olduğumuz çok olmuştur. Bu kelimenin mantalitesi, dillerin kendileri ile özleşmesidir.

Hangi kelime, hangi dilden gelmiş, hangi dile gitmiş ise onu araştırırken etimoloji ve morfoloji denilen bilimden faydalanılır. Bu bilimlerin faydasına da inanırım. Bu iki kelimeyi de birçok kelime gibi ecnebi dillerden edinmişiz. Kısaca kelimekökeni ve kelimebilimi desek sanırım yerinde bir söylem…

Kelimelerin kökeni ile uğraşmak başlı başına bir yetenek olduğu kadar, kelimelerin tadı ile ruhumuzu buluşturmanın hazzıdır. Kimsenin dilini değiştirmesini beklemiyoruz. Kim nasıl konuşuyorsa konuşsun, ancak konuştuğu dile istikrar kazandırmalıdır.

İneternet ortamında yaptığım bir gezintide hangi dillerin çok konuşulduğu, hangi dilin kelime bakımından ne kadar varsıl olduğunu görünce ister istemez paylaşma gereği duydum.

'Ural - Altay dil grubunun Altay dilleri ailesinde yer alan, dünyada en çok konuşulan dil sıralamasında Türkçe 5. dil durumunda. Türkçeyi Doğu Türkistan'dan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne kadar çoğunluğu Orta Asya'da olmak üzere 220.000.000 Türk konuşuyor.' Vikipedinin yazdığına göre en çok kelimesi bulunan dillerden Kürtçe dokuzuncu sırada iken Türkçe yirminci sırada. Bazıları dil olarak kabul etmese de, bilinmeyen dil deseler de internet arama motorları Kürtçe çeviriler yaptığını bilinmesinde fayda vardır.

Peki, biz Türkçe ile konuşurken sizce günde kaç kelime kullanıyoruz? Hele kendinizi sorun bakalım? Biz daha çok kelimeleri kullanmaktan ziyade işaret ve benzetme yoluyla kendimizi ifade ederiz. Dillerin zayıflığı günlük alışverişte, sohbetlerde yeterince farklı kelimeleri kullanmamızdan ileri gelmektedir.

Türk Dil Kurumu'nun güncel Türkçe sözlüğünde (Türkçe, Farsça, Arapça, Kürtçe dahil) 111 bin 027 kelime bulunuyor. Bunun 14 bin 1981'i yabancı kökenli. Şimdi yeni bir tartışma yaşanıyor. Bazıları, yabancı kelimelerin temizlenmesini önererek, Öztürkçeyi savunuyor. Ne kadar öztürkçe desek de bir yerlerden yine yabancı kelimeler kendini gösterir yoksa Türkçe kısır kalır.

Biz bunu yazarken Türkçenin zayıflığı veya yetersizliğini anlatmak çabasında değiliz. Eğitimde dünya standartlarına gelmese de Türkçe artık bir eğitim dilidir. Her yıl yeni bir uygulama ve yenilikler geliştirileceğine sınav isimlerden müfredat değişikliğinden başka bir yenilik yapılmadığını dolayısıyla eğitimde geri olduğumuz bir gerçek.

Haksızlığın, hukuksuzluğun içine gömülsek de Türkçe; hukuk, yargı, muhakeme ve adalet dilidir. Bilim ve teknikte yeterince başarılar elde etmesek de keşiflerden ve yine icat yapmakta geri kalsak da Türkçe tüm bunlarda rahatlıkla kullanılan bir dildir.

Çünkü Türkçe Arapça, Farsça ve Kürtçeden fazlasıyla beslenmektedir. Her ne kadar Türkçede bilimsel çalışmalarda Kürtçeye 'halk dili' veya 'Farsça' denilse de Kürtçe olduğu yerde kendi varlığını göstermektedir. Bir not düşmek gerekirse başka dillere değer veren kendi diline gereken önemi vermiş sayılır.

Biz bu dillerden kelime akışına bir şey demiyoruz. Elbette iç içe yaşayan toplumlar birbirinden dillerinden etkilenirler. Ancak son zamanlarda moda olduğu üzere Avrupai dillerden fazlasıyla etkilenmesi Türkçe için bir handikaptır. Kürtçe, Rusya ve Avrupa da yaşayanları saymasak Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğusu, Suriye'nin kuzeyi, Irak'in kuzeyi ve doğusu ve İran'ın batısında konuşulmaktadır. Orta Doğu'nun Arapça, Türkçe ve Farsçadan sonra en çok konuşulan dördüncü dilidir.

Kürtçe ve Farsça, İranî dillerdir. Aynı dil grubunda yer alıyorlar. Haliyle ortak kelimeleri olduğu gibi ortak dil kuralları da var. Bu durum aynı dil grubuna dahil bütün diller için geçerlidir. Kürtçenin Farsça ile ortak kelimeleri olması bizim Farsça bilmemiz ve hatta Arapça ile diyalog içinde olmamız, Kürtçeyi o dillerden saymaya neden olmaktadır. Eğer biz Avrupai dilleri bilseydik orada ki Kürtçe kelimeleri görünce Kürtçeyi o dillerden sayardık.

Bilim adamları dilleri gruplandırırken, tek heceli diller denir. Çin ve Tibet dilleri. Bükümlü, çekimli, bitiştiren diller ya da sondan eklemeli diller, bu da şekil itibariyle Kürtçenin girdiği dil grubudur.

Farsça, Arapça, Fransızca, İspanyolca ve İtalyanca gibi diller aynı gruptandır. Türkçe, diğer dillerden farklı eklemeli, bitişkin dil grubuna mensuptur.

Başka dillerden kelimeler alıp kendi dilene uydurmak kendi dili olarak kabul etmesi, telafisi mümkün edilmeyen bir yanlıştır.