Bana göre aylar oldu ama aslında bir ay bile olmadı ki bilgisayarın başına oturmadım. Beni unutmamak için kendimi anımsatayım dedim. Nedeni havanın soğukluğu ve benim soğuğa olan alerjimden dolayı hep kendimi korudum. En güzel hekimlik kendini korumadır da nere de bir türlü alışkanlık edemedik.

Bugün sizinle farklı bir yazı paylaşayım. Farkındalık yaratma, kendi düşüncelerimizi özgünleştirmek adına yaptığımız birkaç olguyu sıralayalım. Gerçekler acıdır, acıtır. Sabredince, zamanı gelince doğrularla buluşur gönüller. Çok duymuşsunuz söylenir hep, gönüller sırların zindanıdır, ağız açılınca özelliğini kaybeder.

Birkaç değerlendirme ile kısa hatırlatmaları paylaşalım. Mesela sigaranın yasak olduğu bir yerde umursamayıp sigara içiyorsak bu bir özgürlük değil başlarının özgürlük sınırlarına tecavüzde bulunmaktır. Haram ve günah, geride duman ve kül, nasıl kabul ederseniz! Bizim gayemiz güzel işleri önermek kötülüklerden alı koymak…

Öteden beri etik değerleri sıralar ve sıkıntıya düştüğümüz zaman bu ülkenin yüzde doksan dokuzu Müslüman deriz. Sonra kızdığımız zaman silip atarız her şeyi bir çırpıda. Pir Yunus ne diyor; 'Gezdim Halep ile Şam'ı Eyledim ilmi talep; Meğer ilim bir hiç imiş, İlla edep illah edep…'Mevlana dediğinde ki hikmeti anlamak gerek. 'Sıkıntı yok efendiler... Dert insana yol gösterir. Edepli edebinden susar. Edepsiz ise ben susturdum zanneder. Siz edebiyle susandan olun.'

O kadar fuzuli masraflarımız var ki; o masraftan bir gün kısıp diyor muyuz? Şuradan bir kitap alalım. Nice gereksiz şeyler, işler için öyle paralar veririz ki; sigara için bulduğumuz parayı bir kitaba vermeyi hiç akıl karı kabul etmeyiz. Sigara içmeyip kitap okumak başlı başına içimizden gelen önemli bir aydınlanmanın düşüncesidir. Hem de bedenimizi hem beynimizi esaretten kurtarmadır. Yapabilen mutlu insanlardır.

Son yıllarda Arapça, farsça, Kürtçe kelimelerle birlikte Avrupa dillerinden alınan kelimeleri Türkçede bol bol kullanıyoruz. Bir yandan Arapçılığı merak salarken diğer yanda kendimizi AB'nin karmaşasından kurtaramıyoruz. Ne yakınlaşmak ne uzaklaşmak, hiç bizim işimize gelmiyor. Biz neyin neresindeyiz? Gerginliğin, kaosun, huzursuzluğun ortasındayız.

Televizyonlarda dillerine pelesenk edilen kelime ılımlı İslam, radikal İslam ve sair yakıştırmalar yapılıyor. Hiç birimiz ilimle bir yere varacağımızı düşünmüyoruz. İlimi sadece dini değerlerin ve yapılanmanın içinde arıyoruz. Oysa sosyal, siyasal ve toplumsal olayların buna ihtiyacı vardır. Bu bir özgürleşmeye davet söylemidir. Onun için ilimli İslam!

Birazda yeşilden bahsedelim. 'Bir ağaç gibi gür, bir orman gibi kardeşçesine' siz istediğiniz gibi yorumlayın. Yıllardır hep gözlerimiz yeşile hasret. Bazı STK ve bazı gruplar kollarını, balaklarını çemrendiler yeşillendirmek adına meydanlara çıktılar. Çam, zeytin ve nasıl bir ağaç buldularsa yeşillendirmek elde kürek, kazma; çukur kazma uğraşındadırlar. Orman kadar laf edeceğinize bir ağaç dikin onu tanıtmaya yeterlidir.

Karabit böceği yuvarlamakla uğraşır. Onu al götür bir gül dalına yine gelir aynı boku yuvarlar. Bülbülü kafesten salıversen uçar gider, gül dalına konar. Herkes kendi işinde her kuş kendi sürüsü ile uçar. Hayranlık, nefret ve çelişkiler yaşamın gerçeği bu…

Ne pehlivanlar gördük. Nice akrobasi hareketleri seyrettik. Yaşama güvenle girenlerin sonunun nasıl olduğunu gördük. Oysa insani erdemlerle, duygularla hayatın güzelliklerinden tat alabilirsek ne mutlu bize. Vefa, sadakat bıraktığın yerde üstünü toz bulutu kaplar. Kaybolur gider. Sözen eri olmak hayatı renklendirir.

Şaşkın ve ızdıraplı hali, hatta öfke ateşini bile dindirir. Çünkü biz hiçbir zaman sömürü düzenini kabullenmedik. Gücümüz nispetinde karşı durduk. Hani hep söyleriz de sözümüze sahip çıkmayız. Çünkü adalet dünyayı ayakta tutandır. Teraziyi denk tutabilenlere ne mutlu!

Sözün güzeli daima çatlamış toprağa akan bir su gibi serinletir. Dili damağı kurumuş birinin serin bir su içmesi gibi. İşte onun için korkakların samimiyetine güven olmaz. O fazlasıyla gönülleri kahreder. Onun için siz bunu bir kenara yazınız. 'cahillerin inadı affedilir, ama dostluğun ihaneti affedilmez.'