Nefsle ilgili Kur'an-i kerimde değişik ayetler var. Nefsin de dereceleri var en azgını ise nefsi emare dir. Konuyla ilgili örnek olsun diye bir ayet, birde hadis yazalım. 'Buna rağmen yine de kendimi büsbütün temize çıkarmıyorum. Çünkü Rabbimin merhamet edip koruduğu kimseler dışında, nefis insana sürekli kötülüğü emreder.
Rabbim, elbette çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.' Yusuf suresi ayet: 53. Peygamber efendimiz, bir hadisi şerifinde şöyle buyurur: Akıllı kişi, nefsine hakim olan ve ölümden sonrası için çalışandır. Zavallı kişi ise, nefsinin her türlü arzu ve isteklerine uyan ve buna rağmen hala Allah'tan iyilik temenni edendir. Tirmizi, sifatül kıyame 25; ibn Mace, Zühd,31. Rabbimiz İnsanoğlunu eşrefi mahlûkat, yani yaratılanların en şereflisi olarak yaratmış ve yeryüzünün halifesi kılmıştır. Ancak nefis ve şeytan o şerefli insanı esfeli safilin, yani aşağıların aşağısı haline getirmiş, getiriyor…
EY Kör! Aç gözünü de düşlerden uyan. Anka Kuşunu görmesen de bari küçük bir serçeyi gör. Kaf dağına varamazsan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara açıl: böcekleri, kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret. Bırak dünya'nın haritasını yapmayı! Daha hayattayken bir taşı taşın üstüne koy.
Gülleri ve bülbülleri görmeyip gün boyu evinde oturan adam dünyanın kendisini hiç görebilir mi? Ve ey kör beyinler, ey elinden hiç bir şey gelmeyen zavallı nefisler. Ait olduğun hayatta başıboş olduğunu mu zannediyorsun? Mahlûkatın en şereflisi olarak seni yaratan ve tezyin eden yüce Rabbine karşı sorumlulukların olmalı değil mi? Seni dünyaya getiren anne baban var. Ait olduğun bir küçük ailen var. O ailenin içinde yaşadığı bir çevre, o çevrenin ait olduğu bir şehrin mahdumusun öyle değil mi?
O halde nedir bu keşmekeşliğin? Nedir bu vurdumduymazlığın? Sen en son ne zaman aynaya bakarak bir iç muhasebede bulundun? Ettiğin zulüm seni boğmayacak mı zannediyorsun? Kimsin sen? Nereden geliyorsun nereye gidiyorsun? Ömür dediğin nedir ki? Ömür doğumdaki ilk nefesle ölümdeki son nefes arasındaki hızlı trafik akışından başka ne olabilir? Ağlayarak geldiğin tahta beşikle avutulan, ağladığında ağzına yalancı bir meme uzatılan zavallı bir canlıdan başka nesin ki?
Ve ey nefsim! Sen emanet gönderildiğin bu dünyada acı ve tatlı belki çok kısa veya çok uzun bir yalan aleminde değil misin? Ne aldın, Ne kazandın? Heybende ve azığında neler var? Neler var öteye götüreceğin? Yok, öyle değil mi? Günahlarından başka neyin var ki? Çaldın ve çırptın.
Hesabını sormadan bilerek yada bilmeyerek hep yedin durdun tıka basa. Kul hakkıyla varacağını bile bile yine zulüm yapmaya devam ediyorsun.
Komşun aç veya susuzmuş sana ne. Sen hep biriktirdin. Mal biriktirdin, nam biriktirdin, evleri dizdin sıra sıra. Malının hesabını bile bilmiyorsun, yazık ettin kendine. Ve şimdi çırılçıplak musalla taşında bir kuru duaya muhtaç bekliyorsun. Hani servetin hani değerli eşin, evlatların, arabaların, evlerin, apartmanların, yat ve katların hani neredeler? Ayağında bir çift çorap bile yok öyle değil mi?
Çırılçıplaksın. Önün sıra toplananlar ne düşünüyorlar senin için? Eşin, oğlun, kızın ve akrabaların kenara çekilmiş gerçekten ağlıyorlar mı? Yoksa mal ve miras kavgası erkenden mi başladı ne dersin? O haldesin ey zalim nefsim.
Ey körelmiş beyinler ve zavallı nefisler tez elden yapın iç muhasebenizi. Görün aynada kendi suretlerinizi. Yeniden yapın hesap ve kitabınızı. Sana verilenler karşısında sen ne veriyorsun Allah için? Hangi yetimin, düşmüşün ve garibanın yanındasın? Hangi çaresizin derdine derman oldun hiç düşündün mü? Rabbim bizi merhamet şemsiyesi altında kendisine samimi birer kul ve insanlığa faydalı bireyler eylesin inşaAllah. Ve bir şiirle bitirelim.
Selamla Kalın Selamette Kalın…
Hep kötülüğü emrettin
Her gün günah işlettin
Yerden yere vurdurdun
Vay kefere nefsim vay…
Adabsızlık yaptırdın
Masivaya daldırdın
Hak yoldan saptırdın
Vay hain nefsim vay…
Zikir ile yoğrulmadın
Huzuru buldurmadın
Sen vasıl oldurmadın
Vay münafık nefsim vay…
Nazarı aldırmadın
Aşkla yandırmadın
Sen ıslah oldurmadın
Vay adi nefsim vay…
Enes Başaran