Bu kavram; en çokta büyüyen, gelişen ve her geçen gün düşmanlarına korku salan, mazluma umut olan Türkiye'nin imajına yakışmayan ve Üstad Necip Fazıl'ın ifadesiyle 'kaybettirmeye mahkûm bir katliam müessesesini' andıran bir kurumun tanımına 'cuk' diye oturuyor.

Varoluşundan beri; millete zulmün her türlüsünü tattırmış, iktidarı eline geçirdiği anda bu zulmü tekrardan başlatmayı kendine hedef edinmiş bu topluluğu tanıdınız herhalde.

Zira tanımlamak, tanıtmak, hatırlatmak için daha birçok mefhum ve hadiseden yararlanabiliriz ki; millete 'ekmek bulamıyorsanız b.k yiyin' ifadesiyle alimlerin hiçbir sebep yokken idam edilmeleri hadisesi bunlara misal olarak gösterilebilir.

Tuhaflıkların, acayipliklerin, zulmün millete hizmetten başka her türlü melanetin yer aldığı bu cemiyetin mensupları, yaptıkları yapacaklarının teminatıdır sözünden hareketle, milleti ayrıştırmaya, milleti tehdit etmeye, millet arasında cepheler oluşturmaya, her türlü hürriyeti kısıtlamaya kısacası milleti katletmeye dair nutuklar atmaya devam ediyor.

Bunun misalini hemen hemen her gün görüyoruz.

Reisicumhurumuz sağ olsun hislerimize tercüman olacak mahiyette, 'Milleti denize dökmeye' çalışanların, tehditler savuranların ahmaklıklarını, geri zekalılıklarını en güzel surette tenkit ediyor.

Pazar günkü İzmir mitingi buna çok güzel bir delil ve cevaptır.

Dedim ya geçmişteki zulümler, gelecekte yapacaklarının teminatıdır, eğer ipleri ellerine alırlarsa. Ama bu millet bir kere daha bunlara haddini bildirecektir, bundan hiç şüphemiz yok.

Muhalif basın nerede? İzmir mitinginden sonra bir yere ayrılmayın demiştik, gitmişler..

Yoklar.

Ne miting esnasında son dakika anonsu yaptılar, ne de mitingi manşetlerine yahut haber köşelerine taşıdılar. Taşımasınlar. Bu korkunun, umutsuzluğun kanıtıdır. Müdürlerinin her gün dil sürçmeleri bu korkudan mülhemdir. Bilinçaltındaki korkunun dışavurumu mesabesindedir açıklamaları.

Bunun aynısı, katliam müessesesi diye tabir edilen bu cemiyetin bireylerinden 'Hüsnü' denilen şahsın, o mahut açıklamalarından sonra yaşandı. Mesela onunla program yapan Uğur Dündar hiçbir şey diyemedi, köşesinde ismi bile geçmedi.

Onun dışında her fırsatta Erdoğan ve milletin düşmanı olanların çığırtkanlığını yapan gazetenin hiçbir köşe yazarı konuşmadı.

Konuşamadı.

Kaybetmeye mahkûm olduklarını biliyorlar.

Buna rağmen millete 'it' diyecek kadar ileri gidiyorlar.

Cemiyetleri, kendi tanımlamalarıyla 'halkçı'.

Halktan ama halkın hakkının müdafaa edilmesinden, onların görüşlerine saygı göstermekten bihaberler. Ne konuştuklarını bilmiyorlar. Buna rağmen bildiklerini zannediyorlar.

Cahil 2 nevidir.

İlki cehl-i basittir. Bu cehl-i basit; bir şeyi bilmemektir ve bu normaldir.

Ama ikincisi tehlikelidir.

Nedir ikincisi? İkincisi cehl-i mürekkeptir.

Hem bir şeyi bilmemek, hem de bilmediğini bilmemek. İşte bu ikincisi insanı rezil eder.

Allah c.c adaletlidir. Bir yerde kitler seni kalırsın. Onun için en iyisi sen biraz daha okumaya devam et o kanunları. Yarım yamalak okuma yazma bilen büyüklerime okuyorum, dinledikleri vakit, netice olarak iyi bir şeye olacağını söylüyorlar.

Milleti denize dökmekten, millete (haşa bu necip milletin cemalinden) 'it' demekten, kürsüleri yıkıp, köpekleri insanların üzerine salmaktan fırsat bulamadılar ki okusunlar.

Zaten okusalar ne olacak, okumasalar ne olacak?!

Aynı tas, aynı hamam ve maalesef aynı tellak..

Dün işitmişlerdir herhalde, ama ben bir daha tekrar edeyim Reisimin haykırışını, hani 'yedi sülalemizi denize dökecekti' ya..

'Alnını karışlarlar, alnını. Neyi döküyorsun? Haddini bileceksin'

Hilkat garibesisiniz.

Her biriniz, her bireyiniz.

Selam ve dua ile.