Konfüçyüs'e sormuşlar 'size bir ülkenin yönetimini verseler önce hangi konuya el atardınız? O da ilk iş olarak dil konusuna eğilirdim. Çünkü bir dilin doğru kullanılması birçok sorunun üstesinden gelir. Dilin doğru kullanılmaması yanlış anlaşılabilir, yanlış anlaşılınca yapılan yanlışlar çoğaldıkça ülkede denge bozulur' demiş.

Her yıl 21 Şubat'ın farklı bir anlamını hissetmek kendi anadiline verdiği değerden kaynaklanır. BM, 2019'u da Dünya Yerli Dilleri Yılı ilan etmiş. Bu kendi ana diline değer vermedir. Toplumsal yaşamın gereği, tarihi serüven içinde ve bilimsel olarak anadil yaşamımızın döngüsüdür. Onun için anadiline sahip çıkmak kutsala verilen değerdir.

'Bir milleti en kolay tanımanın yolu onun dilini tanımaktan geçer.' Sözünü her fırsatta tekrarlarım. Bu dilimize olan minnet ve inanç borcumuzdur. Ana dil nedir sorusuna gelince; 'Sosyal bilimciler ve dil bilimciler, dili bir kültürün içinde varlığını sürdürdüğü bir çevre olarak da yorumluyor. Bir insanın dil edimini nasıl kazandığı biyolojik ve felsefi bir soru olarak varlığını sürdürse de dil insanın en mahrem parçalarından biridir.'

Türkçenin tanıtılmasına veya tanınmasın dolayı bir sıkıntı yok. Tanınmayan ve bilinmeyen dil olarak Kürtçe üzerinde durarak lehçeleri ile tanıtmaya çalışalım. Kürtçe (Kurmanci, Zazaki, Sorani, Gorani daha başka adlandırılan lehçeler de vardır.)

Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-İranî kolunun Kuzeybatı İrani grubuna girer. Türkiye'nin doğu ve güneydoğusu, Suriye'nin kuzeyi, Irak'ın kuzeyi ve kuzeydoğusu ile İran'ın batısında yaşayan Kürtler tarafından konuşulmaktadır.

Kürtçenin genel özelliklerine baktığımızda tek başına bir dil olmadığı, Türki dillerde ki dil farklılığından anlaşılacağı gibi farklı lehçelerden oluşmuş bir dil grubudur. Yukarı da parantez içine aldığım lehçelerden en çok kullanılanı Kürtçenin Kurmanci lehçesidir.

Kürt dili yıllarca sadece dilden kulağa gelmiş ve bu güne kadar kaybolmayarak zenginleşerek gelen Kürt dilinin varlığı okuma yazma dili olmamasına karşı yaşaması Kürt halkının kendi diline sahip çıkmasındandır. Örnek vermek gerekirse Türkçenin Avrupai dillerden etkilenmesine karşı Kürtçe hale sade ve naif bir dil olarak konuşulmaktadır.

İnternet ortamında edindiğim bir bilgi; 'Yeni Zelanda?da ki Auckland Üniversitesinden Reco Bouckaert'ın başkanlık ettiği uluslararası dil bilimciler topluluğunun yaptığı araştırmalar sonucu, 'Kürtçe diğer İrani dillerle birlikte 4 bin yıl önce ortaya çıkmış (Avesta dili) ve en az 1500 yıl önce de diğer İrani dillerden ayrılmıştır. Yine aynı araştırmaya göre Hint-Avrupa dil ailesinde İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca, Hintçe, Portekizce, Rusça ve İtalyancayı da kapsayan daha geniş dil grubu (bilinmeyen bir zamanda bilinmeyen bir dil) ise 9 bin yıllık bir geçmişe sahiptir.'

Dünya dilleri yapıları bakımından üçe ayrılırlar: Bu dillerden Çin, Endenozya ve Tibet dilleri tek heceli dil grubundandır. Tek hece oldukları için ek almazlar. Türkçe, Ural, Altay dilleri, Fince ve Macarca eklemeli dil grubuna girerler.

Önden ve arkadan ek alırlar. Hint-Avrupa ve Sami dilleri ise Bükünlü diller: grubuna girerler. Kelime köklerinin yapım ve çekim sırasında önde, içte ve sonda bazı ekler alarak farklı şekillere ve kırılmalara uğradığı dil veya diller, bu sınıflandırmaya göre Kürtçe bükümlü diller grubuna girer.'

Kürtçe, yapı olarak Altay dil ailesinden olan Türkçe ve Sami dili olan Arapçadan çok farklıdır. Hem gramer hem de bazı temel sözcükler açısından gerek Avestî ve Sanskrit gibi eski diller, gerek Fransızca, İngilizce, Rusça ve Almanca gibi Avrupa dilleri ile önemli benzerlikler arz eder. Hatta birçok ortak kelimeleri vardır.

Aynı kökten gelen Kürtçe ile Farsça arasındaki benzerlik ve farklılıklar ise Latinceden türeyen Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca arasındaki ayrılıklarla karşılaştırılabilinir.

Bir kısım sözcükler aynı eski İranca kökenden gelip, zamanla bir evrim sonucu bugün her iki dilde farklı telaffuz edilmektedir. Her iki dilin kendilerine özgü, zengin kelime hazineleri, morfoloji, fonoloji ve gramer kuralları vardır.

Örneğin Kürtçede önemli bir rol oynayan adların, Fransızcada olduğu gibi eril ve dişil olarak cinslere göre ayrımı olayı Farsçada yoktur.

Kürtçenin uzun yıllar okuma ve yazma dili olmaması bu dilden kelime duyan kendi diline mal etmeyi bir maharet saydıkları gibi kendilerine mal etmişlerdir.