Sözlerimiz ve davranışlarımız, hiç kimse üzerinde etkin değil. Bunun sebebini öğrenmek için öyle fazla araştırmaya gerek yok. Çünkü kendimize yani Vahye ait kelimelerle konuşmuyoruz; yaşam biçimimiz ve davranışlarımız da buna bağlı olarak bir kalıba girmiyor. İnanç ve yaşam biçimimiz aynı paralellikte olmadığı için de sözlerimiz etkili olmuyor / olamıyor, davranışlarımız da öyle... Anlayacağınız kendi içimizde şizofrenik bir ruh hali yaşıyoruz…

Bu durumda, başkaları üzerinde etkili olmayı beklemek, güneşin batıdan doğmasını beklemek gibi bir şey olur…

Devşirme kelimelerle konuşuyoruz. Başka bir deyimle kendimize ait olmayan bir zihniyetle ve onun ürettiği kelime ve kavramlarla… Böyle olunca da düşüncelerimizi bu devşirme zihniyetin kelimeleri üzerinden ifade etmenin daha doğru bir yöntem olduğu kanaatine varmış oluyoruz…

Üstelik önümüzde Vahy gibi ilahi kaynaklı bir 'KELİME' (Kur'an) varken, bu devşirme kelimelerle konuşmanın, KELİME'ye ihanet olacağını düşünmeden… Böyle bir tavrın içine girmek, zengin düşünce dünyamızı fakirleştirir, köreltir elimizi-kolumuzu bağlar ancak.

Bugüne değin en temiz şekliyle gelen Kur'an, kendi gücünden ve kudretinden hiçbir şey kaybetmediği halde, Müslümanların O'na sırt çevirmesini anlamak mümkün değil… Bu durum bana pek akılcı gelmiyor.

Üstelik bu durum Müslümanların kelime / düşünce dağarcığını, İslam karşıtlarının lehine olmak üzere tamamen değiştirmiş, bu suretle Müslümanlar bilimden, sanattan uzaklaşmışlardır.

…….

İslam bir hayat nizamı ve medeniyet olarak kendine yetecek kültürel birikime sahiptir. Böyle olmakla birlikte bu, hiçbir zaman İslam'ın bilime, teknolojiye, sanata kapalı olduğu anlamına gelmemeli. Çünkü İslam'ın dış kaynaklı argümanları da içselleştirecek yetenek ve donanıma sahip olduğunu belirtmek gerek. Bu, İslam'ın teslimiyetçi bir anlayışa sahip olmadığını gösterdiği gibi insanlığın faydasına olabilecek her tür bilimsel, teknolojik ve estetiksel çalışmalara da açık olduğunu gösterir.

İslam'ın bu tavrı, tam anlamıyla 'entelektüel' ve 'yenilikçi' kodları içinde barındıran bir yapıda olduğunu gösteriyor. Burası önemlidir: Kur'an ve Sünnet'in, Müslümanları sürekli teşvik edici uyarılar yapması da İslam'ın bir dünya dini, yaşayan bir din olduğunu göstermiyor mu? O halde Müslümanlar, neden kendi dinlerinin yabancısı bir tavır içindeler? Neden yabancı kelime ve kavramlarla konuşuyorlar?

Dolayısıyla bu kadar önemli bir tavır içinde olan bir dinin mensuplarının kendi dilini bırakıp, yabancı kavramlarla konuşmasını/ düşünmesini anlamak mümkün değil…