Öyle bir duruma gelmişiz ki kamplaşma, bir diğerine farklı gözle bakma, "benden değilsen" demek kısaca "düşmansın," benim gibi düşünmüyorsan ötelenmek senin hakkın. Ben olmalısın yoksa yaşama hakkı sana yok…Siyasi ve fikri gerilimler yerine hoşgörü, erdemli olma, toplumsal barışın temelidir.

Karşılıklı restleşme ve kendi doğruları ile baş başa kalmak… Gerçeği doğruyu kime niçin yazacaksın deme şansımız yok. Çünkü "adaletin karşısında susan dilsiz şeytandır" düsturu ile hareket etmek gerekirsi, nerede ve kimden gelirse gelsin yanlışlara, haksızlıklara, hukuksuzluğa karşı durmak erdemini insan olarak yapmak görevimizdir. Bu İslam'ın emri ve insanlığın gereğidir.

Konumuz adalet adına yürüme! Bu yürüyüş bu güne mahsus bir olay değildir. İnsanlığın varlığından bu güne öyle yürüyüşler yapılmış ki biz farkında bile değiliz.

"İlk yürüyüş nereden başlamış" diye sorsam herkes duyduğu bir yürüyüşü anlatacak. Bana göre İlk yürüyüş Adem'le başlamış hedefine varma gayesi… Ardından Nuh'un yürüyüşüdür. Yusuf'un Mısır'a yürüyüşü örnek alınacak bir davranıştır. Dünya döndükçe yıllar derken asırlar, çağlar değişti. İbrahim'in yürüyüşü bir başkaldırıdır. Musa Mısır'dan yola düşüp Medyan'a kadar gelmişse bunun bir sebebi vardır. İsa'nın Tur dağına çıkışı yine bir yürüyüştür.

Haksızlığa, zulme, adaletsizliğe göçler, yürüyüşler sürüp gelmiş. Siz bilmelisiniz ki Hz. Peygamberin Mekke'den Medine'ye göçü netice de bir yürüyüştür. Her yürüyüşün sonunda bir başarı, irade ve duruş adına hak elde etme vardır.

Bu kadar peygamberin yürüyüşünden sonra yürüyüşleri konuşulan önemli düşünürlerin, filozofların, haksızlık ve zulme karşı yürüyüşleri olmuştur. Önemli yürüyüşlerin başında Gandi'nin "Tuz yürüyüşü" gelir. Bu yürüyüş Hindistan halkının özgürlük mücadelesini getirmiştir. Sonra Mao'nun "Uzun yürüyüşü" gelir, halklara örnek olmak adına sürdürdüğü bu yürüyüş Çin'in bağımsızlığını getirmiştir.

Fransa'nın 1789 yılında başlar 1919 yılına kadar insanlık tarihinin en zorlu yürüyüşünü devam ettirir. Atatürk 1919 yılında Samsun'a çıkması denizyolu ile olsa da bir yürüyüştür. Bu yürüyüş Türkiye'nin kurtuluşunu getirmiştir.

Bir zamanlar ülkemizde hayli siyasi yürüyüşler yapılırdı. O dönemin başbakanı ve sonraları Cumhurbaşkanlığını da yapan Süleyman Demirel "yollar yürümekle aşınmaz" sözünü söyledi. "Birtakım olaylar oluyor, birtakım hareketler var. Bunlar oluyor diye asabınız bozulmasın, sokaklar eskimez. mühim olan mesele bu hareketin saldırı halini almamasıdır. Ama ne olursa olsun, devlet, saldırı nereden gelirse gelsin önleyecek güçtedir."

Demek tarihin her döneminde yürüyüşler ses getirmiştir. Geldik dünden bu güne Kemal Kılaçdaroğlu'nun adalet yürüyüşüne… Bu yürüyüşün hükümeti endişelendirdiği her halinden belli. Çünkü hakların mecliste aranması gerektiğini söyleniyorsa demek ki bir yerlerde yanlışlık ve bir yerlerde hukuksuzluk var. Adaletsizlik konuşulmaktansa birlikteliği geliştirmek düzensizliklerin önüne engel koymadır.

Nedense yapılan her yürüyüş ya Kandil'e ya da Pelsilvanya'nın işine yaradığı söylenerek kötülenmek ve engellenmek istenmektedir. Oysa bu bir demokratik haktır. Haksızlıkların, adaletsizliğin, hukuksuzluğun önüne geçmektir. Bize göre her şey süt liman olabilir ama bazılarına göre eksiklik varsa onlara kulak vermek gerekir.

Dönemin Başbakan'ı Davutoğlu'nun medyaya yansıyan sözleri hayli dikkat çekicidir.

"Büyük Türkiye inşasından bahsedeceksek bizce ve mutlaka devlette vicdanı, adaleti, merhameti inşa etmeliyiz. Ehliyeti, liyakatı, bürokrasiye hakim kılcağız sonra bu konuda yanlış şeyler yapıldığında susmayan cesaretle konuşan ilim adamları yetiştireceğiz."

Davutoğlu açık ve net olarak görmemiz gereken vicdan ve adaletli olmayı hatırlatırken gerçekleri konuşan, doğruları söyleyen bilim adamlarını gösteriyor. Bilim adamları susuyor veya susturuluyorsa bunun nedenleri araştırmalı.

Ya her şey doğrudur, ya da çoğu şey ters gidiyor "bana nemelazımcılık" dil suskunluğunun bir sebebi olmalı… Victor Hugo'nun şu sözü dikkat edilmeye değerdir. "İyi olmak kolaydır. Zor olan adil olmaktır. En mükemmel adalet ise, vicdandır."

Kılıçdaroğlu'nun başarı şansı nedir? Derseniz bana göre hiç…