Hz. Muhammed (s.a.v.)'e Allah'a kul ve kendisine layık bir ümmet olabilmenin şartlarını ortaya koymuştur.

La ilahe illallah Muhammed'ün Resulullah diyen Müslümanlar bu şartlara aykırı nasıl davranabilir?

Hz. Muhammed (s.a.v.)'in ismi zikredilince salavat getirenler. Hacda dilinden Telbiye'yi düşürmeyenler Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke la şerîke leke lebbeyk,innel hamde venni'mete leke vel mülk,la şerîke lek. Anlamı; Hizmetine geldim. Ey Allah'ım! Hizmetine geldim. Senin ortağın yoktur, hizmetine geldim. Hamd ve nimet senindir.Mülk senindir,ortağın yoktur. Hz. Muhammed sevgisi bu kadar yüksek iken hadislerine nasıl kulak tıkarlar;

'Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları, kardeş olun. Bir Müslüman'ın din kardeşiyle ÜÇ GÜNDEN fazla küs durması helal olmaz.' (Buhari, Edep, 62)

'Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede tıpkı bir organ rahatsızlandığında diğer organlarda uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer' (Müslim, Birr, 66)

'İman etmedikçe cennete giremezsiniz, aranızda sevgi ve muhabbeti ikame etmedikçe de iman etmiş olamazsınız.' (Müslim, İman, 93)

Allah ve Rasûlü'nün emir ve tavsiyelerine kulak vermeden müslüman olunur mu?

Kur'an-ı Kerimde defalarca 'Allah'a ve Peygambere itaat edin ki rahmet olunasınız.' (Al-i İmran /132)

'Her kim o Peygambere itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur.' (Nisa / 80) itaat dendiği halde, sergilediğimiz bu isyan tablosuyla biz ne derece Müslümanız, Allah ve Rasûlünü ne kadar seviyoruz?

Peki, bu haset, kin, öfke, ayrılık, fesat, fitne ve bu katliamlar niye?

DÜŞMANLA İTTİFAK HALİNDE OLAN MÜSLÜMANLAR VAR
Müslümanlar olayları din ekseninden bakmayıp stratejik kaygılarından dolayı değerlendirdiklerinden bugün İslam aleminde birbirlerine cephe almaları, düşmanlarla ittifak halinde olmaları, adı konmamış savaşların devam ettiği eşine az rastlanan amansız bir kardeş kavgasına tutuşmalarıdır.

Allah(cc)'hu, Hz. Muhammed(sav)'in safında olanları 'Kafirlere karşı onurlu ve kararlı, kendi aralarında ise çok merhametli' (Fetih, 29) olarak tanımladığı halde bugün İslam aleminde durum tam tersine dönüştü. Maalesef günümüzde düşmanlar emin, dostlar ise tedirgindir. Müslümanlar bugün, Kur'an tabiriyle 'bir ateş çukurunun kenarında' bulunmaktadırlar. (Al-i İmran, 103)

15 Temmuz'da Kur'an ve sünnete baksaydılar yabancı istihbarat örgütleri ile stratejik ortaklıklar kurup halkın üzerine tank sürmenin, uçakla bomba atmanın Müslüman kanı akıtmanın İslam da yeri olmadığını bilirlerdi.

BİR MÜSLÜMAN MÜSLÜMANCA DURUŞ ORTAYA KOYMALIDIR
Günümüzde yaşanan fitne ve tefrikaların sebebi zaaflarımız (nefsi), cehaletimiz(akli), şahıs, grup ve mezhep taassubumuzdur. Araştırıp soruşturmadan, İslam'ın ruhunu ve temel değerlerini öğrenmeden'uydum kalabalığa' mantığı ve 'sürü ruhu'yla hareket bir Müslümana asla ve asla yakışmaz.

Akıllı bir mü'min yaptığı işin, bulunduğu konumun gerekçesini bilmek durumundadır.

Ben neyi niçin yapıyorum?

Ben neden bu konumda ve safta bulunuyorum? diye kendini hesaba çekmelidir.

Bir Müslüman sürü mantığıyla hareket etmez.

Allah (cc)hu'Hakkında bilgin olmayan şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi de yaptıklarından sorumludur.' (İsra, 36)


PEŞİNDEN ŞAHISLARA(FETÖ) DİKKAT ETMELİYİZ
Peşinden gidilen şahıslar (FETÖ) bizi birbirimize düşman yapıyor, tefrika ve fitneye öncülük ediyorlarsa bunları derhal terk edip ,İslam'ı yaşayanlarla birlikte ümmetin ana kitlesine dönmeliyiz.

Cemaat rahmet, fitne azaptır.Cemaat liderleri, kanaat önderleri bizi birbirimize yaklaştırdıkları, kaynaştırdıkları nispette değerlidirler. Ümmetin birlik ve bütünlüğünü değil de kendi cemaatlerinin varlığını ön planda tutarlarsa ümmetin birliğine kastediyorlar demektir.
Müslüman hiç bir şahıs ve ekibin kapris ve özel çıkarlarının aleti olamaz. Kur'ani olan ümmetin bütünlüğüdür.


DOST TOKADI DAHA ACIDIR
İnsan en çok , en yakınını kaybettiği zaman üzülür. En yakınının vefasızlığını, hıyanetini, adavetini gördüğü zaman kahrolur. Dost tokadı daha acıdır, derler.

Düşmandan düşmanlık, dosttan dostluk beklenir. Düşmanın dost olmasına sevinilir. Fakat dostun düşman olması insana acı ve üzüntü verir. Güven duygusu yıkılır. Barındığı evin, üzerine yıkılması gibi bir hisse kapılır.

'BİRBİRLERİNİN BOYNUNU VURANLAR HALİNE GELMEYİN'
Hz. Peygamber (s.a.v.) veda hutbesinde 'Benden sonra birbirlerinin boynunu vuran kafirler haline gelmeyin.' buyurmuştu. Hz. Peygambere ümmet olduğunu, onu çok sevdiğini söyleyenler onu son derece incitip üzecek bir konum içinde nasıl bulunabilirler?

Birbirleriyle çekiştiklerinde güçlerini kaybedip bozguna uğrayacaklarını, düşmanlara yem olacaklarını nasıl akıl etmezler?

Bu ikazı daima göz önünde bulundurursak tefrika ve dağınıklığın önüne geçer, ümmet birliğini korur, gücümüzü, onur ve izzetimizi muhafaza etmiş oluruz.
Aynı safta namaz kılan, aynı kıbleyi tavaf eden, Kur'an'ı ve sünneti kendine rehber edinen bir Müslüman abartılmış, sivriltilmiş, hayali güç ve meziyetlerle donatılmış şahısların kaprisleri için öz kardeşlerine cephe alamaz.
Tefrikanın gerekçesi olamaz. İhtilaf anında nereye müracaat edileceği bellidir. İttifak için aslolan iyi niyet ve samimiyettir. Enaniyetin, menfaatin, ihtirasın esiri olanlarla bir yere varılmaz. Böylelerinin ateşine odun taşımak, bunların ihtiraslarına alet olmak büyük vebaldir.

LİDERLERİNE KÖRÜ KÖRÜNE TABİ OLANLARIN KIYAMETTEKİ HALİ
Başkalarına körü körüne tabi olanların kıyametteki korkunç hali şöyle belirtiliyor:
'Yüzleri ateşte çevrildiği gün; 'Keşke Allah'a itaat etseydik, Peygambere itaat etseydik' derler. Yine onlar derler ki: 'Ey Rabbimiz! Biz yöneticilerimize, büyüklerimize tabi olduk, onlar da bizi doğru yoldan saptırdılar. Ey Rabbimiz! Onlara azabı iki kat ver ve onları büyük bir lanete uğrat.' (Ahzab, 60-68)

'Halkın hepsi Allah'ın huzuruna çıkarlar. Güçsüzler, büyüklük taslayanlara: Şüphesiz ki biz size tabi idik. Şimdi Allah'ın azabından hiç bir şeyi bizden uzaklaştırabiliyor musunuz? derler. Onlar da: Eğer Allah bizi doğru yola iletmiş olsaydı biz de sizi doğru yola götürürdük. Artık sızlansak da sabretsek de birdir. Bizim için kaçıp sığınacak bir yer yoktur, derler.' (İbrahim, 21)

HERKES KENDİ YAPTIKLARINA GÖRE HESABA ÇEKİLİR

Suç da ferdidir.
Ceza da ferdidir.
Herkes kendi aklı ve ameline göre hesaba çekilir.
Herkes kendi gözüyle görmek, kendi kulağıyla duymak, kendi aklıyla düşünmek durumundadır. Melekeleri yerinde olanların mazeret üretmeye hakları yoktur. İradesi ve gönüllü olarak yapılan işlerin vebali kendisine aittir. Şeytana uymak da bu kabildendir. Onun için hiç kimse şeytanı suçlayarak kendini aklayamaz.

ŞEYTAN 'BENİ KINAMAYIN, KENDİNİZİ KINAYIN' DİYECEK
Sorumluluğun ferdi olduğunu bilmek ve buna göre hareket etmek gerekir. Şeytan da bir imtihan aracıdır. Nitekim Şeytan kendi konumunu şöyle belirtiyor: 'Aslında benim sizi zorlayacak hiç bir gücüm yoktu. Ancak sizi isyana davet ettim, siz de benim davetimi hemen kabul ettiniz, öyle ise beni kınamayın, kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz.' (İbrahim, 22)

Dostluğumuzu, kardeşliğimizi bozanlar kim olursa olsun, hangi konumda bulunursa bulunsunlar, onlara tabi olmak bizi vebalden kurtaramaz. Telkinleri dinî içerikli olsa da, Allah ve peygamber adına yapılsa da bizi birbirimize düşman ediyor, bizi kendi ihtiraslarına ve düşmanların emellerine basamak yapıyorlarsa onların yaldızlı ve tahrik edici söz ve davranışlarına kanmamalıyız.

İslam aleminde bilhassa içimizdeki dost kılığındaki düşmanlarca aldatılmış olmamız, birbirimizin kanına girmiş olmamız artık sona ermelidir. Bir mümin bir delikten iki defa ısırılmaz. Bize yakışan feraset sahibi olmak ve geçmişten ders almaktır.

Düşmanları güldürüp dostları ağlatmak daha ne kadar sürecek? Bilal'i, Selman-ı Farisi'yi, Suheyb-i Rumî'yi kardeş yapan İslam 'en hayırlı ümmet' çerçevesinde bizi neden bir araya getirmesin?

Allah yolunda kenetlenmiş binalar gibi saf olması gerekenler neden düşmanla ittifak olmuşlar?

Neden bir tebessümü bile İslam kardeşlerinden esirgesinler?
Kendisi siftah edince müşteriyi kardeşine yollayanlar, birbirlerine: Canım, kardeşim, iki gözüm diye hitap edenler bugün neden birbirlerine lanet etsinler?

Ömrümüz eski dostlukların anılarıyla mı geçsin?

Sevmek ve sevilmek varken yermek yerilmek neyin nesi?
Son olarak İslam KARDEŞLİK dinidir.

Allah(cc)hu 'Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.' Hucurat 10

Hz. Muhammed (sav) Hz. Hamza'yı şehit eden vahşi ye yapmadığı muameleyi MÜSLÜMANLAR birbirine acımadan yapıyor. Korkunç olan da bunu ALLAH için yapıyor ve inanıyor olmasıdır.

KARDEŞLİK kazansın. Dua ve Selam