Dünden bu güne başlıkla yazacağım yazı hepimizin yüreğini inciten M.O isimli bir ırz düşmanın yaptığının benzeri tarihte yaşanmış ve aynı bu Kürt kızının yaptığının benzeri ibretlik hikayesini sizlerin bilmeniz önemli. Eminim çoğunuz bu kurtla kuzu hikayesini, fablını biliyorsunuz. O fablın çıktığı olayla birlikte sizinde fikir sahibi olmanız istiyorum.
Tarihten bir sayfa ile bu olayı pekiştirelim. İngilizler Mardin derken Cizre'ye girerler. Orada gezip sağı solu hükümleri altına alırken bir Kürt kızını görürler. Kız genç aynı zamanda güzel mi güzel. Nasıl olsa İngilizler işkalcı ve güçleri de yetiyor. Kızı araştırıp soruyor ve eve misafir olacağını söylüyor. Ev halkı her ne kadar işgalci iseler de 'Allah'ın misafiri' diye konuk ediyor.
Eve geliyor ve 'gayem yemek falan yemek değil ben senin kızını istiyorum' der. Babası kızın evlilik için fikrini alayım' der. O, İngiliz komutan evlilik için değil merak etme birkaç gün sonra sana geri gönderirim. Bunu deyince kız içeri gelir ve tercüman vasıtasıyla komutana bu fablı anlatır. 'Bir kuzu sürüsünden ayrılmış, ötede beride dolaşmakta. Yolunu kaybetmiş, ne dağ-bayır ne orman deyip gezer dururmuş. Yolu gelmiş bir derenin kenarına, doyunca su içmiş dinlenmiş. O sırada bir ses duymuş, dönüp etrafına bakmış.
Baktı ki gözleri kırmızı, dik ve sivri kulaklı, rengi onlara benzemeyen biri ona bakıyor. Gözlerini evirip çeviriyor. Kızgınlıkla ağzını açıp kapatıyordu. Kuzuya seslenir 'sen ne suyu bulandırıyorsun? Sen bilmiyor musun bu dere bu orman benim tapumda? Kuzu ona cevaben sen yukardasın ben aşağıda, ben suyu nasıl bulandırırım.
Kurt ona dönüp onu bunu bilmem, sen buralarda ne arıyorsun. Senden öteden beri kötü söz duyuyorum. Kuzu başını kaldırıp seslendi erkekçesine cevap verdi; 'Ben daha bir kuzuyum evin önünde ağıldayım. Ben sana ne söyleyebilirim ayıp değil mi ne senin çocuklarını tanıyor ne onlarla oyun oynamışım ne onlarla kavga etmişim, ben seni tanımam sen kimsin acaba sen kurt dedikleri misin? Kurt 'evet ben oyum onu bunu bilmem bu kötülük senin babadan atandan geliyor.'
Kuzu başını kaldırdı sesini yükseltti. 'Hey kurt ben senin niyetini biliyorum Etim sana yetmez. Buraya nasıl geldiğimi de bilmiyorum. Ben biliyorum sen yalvarmak yakarmaktan anlamazsın. Bilirim sen yalanların kötülüklerin sahibisin Ben seninle kavgaya girişemem benim cenazemi bu dere götürsün Bu dil bu ayaklar sana kalmasın.' Kuzu kendini suya attı ve dere onu götürdü. Kurt kuzunun bu cesareti karşısında hayret etti.' (Fablên Kurdi/ Misbah Hicri/ Kürtçe Fabllar kitabından alınmıştır.)
Bu anlatımlardan bir şey anlamayan İngiliz komutan ancak kız Habur Çayı'nın yanı başındaki evinin penceresinden kendini dereye atınca meseleye anlar. Kızın bu tavrı karşısında şaşkınlığını gizlemediği gibi onun cesaretine de hayran kalır. Onun namus düşkünlüğü onu aptallaştırmış, korku ve telaşla ensesini kaşıyarak oradan ayrılmıştır.
Bu fablı ve yaşanan olayı niçin anlattığımı da tahmin edersiniz. Televizyonlar onun haberleri ile çalkalandı. Gazetelerde birinci sayfadan haberleri verildi. Üstelik yaptığı el hareketi ile bir partinin sembolü olarak kullandığı işareti yaparak o kitleyi de rencide ettiğine inanıyorum. Bir askere yakışmayacak davranışından dolayı onun ismini bile yazmak istemiyorum. Sadece MO diyeceğim. İsmi peygamber ismi ama kendilerinin ne olduğu meçhul… O soyadına da layık biri değildir. Orhan (şehrin hakimi, şehrin yöneticisi) demek… Ancak o genç bir kızın gururu ile oynayarak o genç kızın canına kıymasına neden oldu.
Nefreti ve kini körükleyenler toplumun huzurun böyle bozanlar cezasız kalmamalı. Olaya gelince; MO isimli şahıs bir Kürt kızını evlilik vadiyle kandırıyor. Ona hap, alkol ve uyuşturucu içirip sahip oluyor. Bu Türk de olabilir bu Arap da olabilir. Önemli olan bir genç kızın hayalleri ile oynaması beslediği umutları hüsrana uğratmasıdır. Sonra kızı yüz üstü bırakıp bir paçavra gibi atıyor. Kızın kimseye bakacak yüzü yoktur. Tek çare ailesinin yüzündeki 'kara lekeyi' çıkarma adına geride bir mektup bırakarak canına kıyıyor.
Bu kirliliği kıza yaşatan ve onun ölümüne neden olan tecavüzcünün akıbetini sorarsanız, sosyal medyanın baskısı sonucu tutuklandı. Kısa bir müddet sonra serbest bırakıldı. Konuştuğu çevrelerde 'bana bir şey olmaz' diyormuş. Sana bir şey olmaz. Ama bunca olayların üzerine giden pırıl pırıl bir kurumun adını da kirlettiğinin farkında değilsin!
Son söz; En son okuduğum habere göre, 'Nitelikli cinsel saldırı suçundan hakkında kovuşturma yürütülen M O, Jandarma Genel Komutanlığından ihraç edilmiştir.'