Sayın Recep Tayyip Erdoğan'nın Başbakanlığı dönemimde KÜRT sorununu kökten çözmek, ülkeye barış ve huzurun gelmesi için çok ciddi adımlar atıldı ve çatışmasızlık süreci başladı. Özellikle doğu ve güneydoğuya çok ciddi yatırımlar yapılmaya iş adamlarının buralara yatırım yapması ve istihdam sağlanması için çalışmalar yapıldı ve teşvikler verildi.

Yöre halkı barış ve huzurun gelmesi ile rahat bir nefes almış, daha önce çatışma bölgesi olan yerler piknik alanlarına dönmüştü. Bu çatışmasızlık süreci ile birlikte Türkiye'nin her tarafında barış ve huzur his edilmeye başlandı ve halk derin bir nefes almıştı. Bu durum samimi olan bütün kesimler tarafından memnuniyetle karşılandı. Ancak birileri bu durumdan rahatsız oldu hem de çok rahatsız oldu.

Seçimlerde sandık başkanlarına yapılan baskı halka yapılan tehditler blok olarak kullanılan oylar ve sürekli şiddet dili kullanılarak yapılan çağrılar dış güçlerin tam da istediği gibi yavaş yavaş yolun sonuna gelindiğini gösteriyordu. Kobani bahane edilerek yaşanan 6-7 ekim olayları yol kesmeler, araç yakma, baraj ve yol yapan şantiyelere yapılan baskınlar , şehirlerde açık açık keleşlerle gösteri yaparak halkı korku ev endişeye sevk etti.

Ama bütün bunlara rağmen devlet süreç devam etin düşüncesi ile sağ duyulu davranarak muhataplarını sürekli uyarmaya bu yapılanların yanlış olduğunu anlatmaya çalışsa da bunu bir türlü anlatamadı veya anlamak istemediler.

Diyarbakır ve Suruç'taki bombalama olaylarının failleri belli olmasına rağmen suçu Mit ve Hükümete atarak çatışma sürecini başlatmış oldular. Ceylanpınarda iki polisin şehit edilmesi ile başlayan Muş'ta bir Binbaşının şehadeti ile devam eden kanlı olaylar yeniden başladı. Yapılan çağrılar karşılık bulmadı bulamadı çünkü o kadar çok muhatap vardı ki yetkinin kimde olduğu da bilinmiyordu. Muhatap HDP mi PKK- KCK mı Kandil mi İmralı mı ?

Siyasi muhatap olarak HDP yi alan hükümet ne yazık ki muhatabından gerekli dik duruşu göremedi birinin Ak dediğine diğeri kara diyor. 80 Milletvekili ile TBBM ne giren HDP maalesef Kandil ve KCK arasında bocalamaya başladı bir gün önce dediğini bir gün sonra inkar edebiliyordu. Çıkıp PKK ya; Siz yanlış yapıyorsunuz askere, polise ve devlete saldıramazsınız derhal silah bırakın ve ülkeyi terk edin.

Bu barış ve huzur ortamı devam etmeli biz artık Türkiye partisiyiz konuşarak sorunlarımızı çözmek istiyoruz. Askere ve polise sıkılan kurşun bize sıkılmıştır. Deseydi ve bunun arkasında dursaydı inanın Tarihe geçerlerdi ve bunca ölümlerin yaşanmasına da engel olurlardı.

Hükümetin ve devletin bütün bu yaşananlara kayıtsız kalması,duyarsız olması düşünülemezdi2 yıl barış ve huzur ortamında bile silah bırakma yerine, tam tersi silahlananyakan, yıkan yol denetimi yapan, öz savunma güçleri adında bir gençlik yapılanması ile sokakları terörize edenler türemeye başladı.

Şimdi soruyoruz Çözüm adına çözümsüzlük isteyen kim yada kimler.?Herkesin eğri oturup doğru konuşma zamanı gelmedi mi ? Eğer bütün kararları Kandil, PKK ve KCK verecekse bu seçilen 80 milletvekili neden TBBM de.? Milyonlarca insan bunlara sorunları çözmek için oy vermedi mi ? Çözüm isteniyorsa eğer , PKK derhal silah bırakıp ülke dışına çıkmalıdır.

Milleti temsil eden HDP nin 80 Milletvekili oturup varsa sorunlarını konuşarak, uzlaşarak çözmeleri gerekir. Aksi halde bunun adı Çözüm adına Çözümsüzlük olur.