Dikkatle bakıldığında, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın Urfa’da yaptırmış olduğu Hasan Paşa Camii’nin minaresinde yer alan (bir sıra kalker/bir sıra bazalt)  şeklindeki almaşık/alaca[1] desen fark edileceği gibi, harap Davut Paşa Mescidi’nin Hüseyin Paşa Camii’nin yapımında kullanılan bazalt kubbe ayakları ve giriş kapısındaki çizgili almaşık üslûp da fark edilecektir.

Urfa’da, bu özelliklerin en belirgin olduğu yapı ise şüphesiz ki bugünkü adıyla Gümrük Hanı’dır. Diyarbakır Beylerbeyi Behram Paşa’nın yaptırmış olduğu ve hemen bütün duvarlarında bazalt malzemenin yoğun ve alacalı olarak döşendiği bu Han’ın ilk adı, bu nedenle “Alaca Han” idi.   

Whatsapp Image 2024 10 21 At 16.45.44

   Bu bilgilerle ve yaptığımız arşiv çalışmasıyla mesele aydınlanır gibi oluyordu: Davut Beğ Mescidi’nin etrafı halk arasında yapının bazalt/kara taşları dolayısıyla Karameydanı[2]; yıkılan mescidin yerine yapılan cami ise “Karameydanı Camii” olarak adlandırılmıştı ve o zaman da şimdi olduğu gibi resmi adına bakılmayarak bu şekilde adlandırılmaktaydı.

Whatsapp Image 2024 10 21 At 16.45.40

    Bu hususa ilişkin teyid bilgileri ise halkın genel davranış ve “ad takma” kültüründe bulunabilirdi: Halk, yapıları renkleriyle adlandırıyordu.

                      *Bizim Ulu Cami olarak tanıdığımız camiin Osmanlı dönemindeki adı, cami avlusunda hâlâ kalıntıları bulunan kırmızı mermerleri nedeniyle “Kızıl Mescid” ya da “Kızıl Cami”dir.

                   * Beyaz taşlarla inşaından dolayı “Ağ Kilise” diye de adlandırılan harabe yapı onarılıp Nimetullah Beğ Camii adını almasına rağmen kimi kayıtlarda “Cami-i Beyda[3]” olarak yer almış, halk arasında ise -halen olduğu gibi- “Ağ Cami” olarak adlandırılmıştır.

                   * Daha sonra Hızanoğlu Camii adını almış olan Harrankapı eteğindeki Karaburç Mahallesi ve Camiinin de; Urfa Kalesi surlarının bu mevkide bazalt taşlardan yapılmış burcu nedeniyle bu adı taşıdığı tartışmasızdır. 

Whatsapp Image 2024 10 21 At 16.45.46

                 * Urfa etrafındaki kimi yerleşimlere adlarını vermiş olan, Karacurun, Karaköprü, Karaharabe, Karahisar, Ağziyaret, Ağcahisar, Kızılburç, Kızılkilise gibi yapıların da halk tarafından aynı bakış açısı ve muhakemeyle adlandırılmış olduğu görülmektedir.

Bu arada, Bahçelievlerdeki Atatürk Bulvarı'nda, Urfa Endüstri Meslek Lisesi’nin karşısında yer almaktayken şimdi yıkılmış bulunan kırmızı boyalı evi Urfalıların uzun yıllar boyu Kırmızı Bina olarak adlandırdıklarını da hatırlatalım.     

           Whatsapp Image 2024 10 21 At 16.45.41 (1)

Bütün bu nedenlerle “Karameydanı” tabirinin; Urfa Sancak Beyi Davud Beğ’in 1554 yılında yaptırmış olduğu “Davut Beg Mescidi”yle ilgili olduğu kuvvetle muhtemel görünmektedir.

Hüseyin Paşa Camii[4]; yapımında Diyarbakır mimarîsinde oldukça sık rastlanan -ve Urfa’da “kara daş” denilen- bazalt taşların kullanıldığı anlaşılan bu Mescid’in yerinde yapılmıştır.

Whatsapp Image 2024 10 21 At 16.45.41 Cami’in; Urfa ağzındaki deyişle “karadaştan” yapılmış bulunan Mescid’in yıkıntılarından elde edildiği açık olan kubbe ayaklarındaki bazalt/karataş duvar örgüsü ve giriş kapısındaki alacalı bazalt taşlar halen yerlerinde durmaktadır (Ek-6 ve 7). Bu da bizlere Urfa halkının yukarıda açıklanan adlandırma kültürü çerçevesinde “Karameydanı” adının Mescid’in taşlarının rengine işaret ettiğini ve muhtemelen “Kara Mescit Meydanı” adının Mescid’in yıkılmasından sonra “Karameydanı” ve “Karameydanı Camii” şekillerinde kullanılmış olduğunu göstermektedir[5].

DİPNOTLAR

[1] Alaca: Açıklı koyulu, karışık renkli. Bkz. Kubbealtı Lugatı.

[2] Bugün sadece adı kalmış olan Meydanın büyük bölümü, camiin doğusundan açılan yolun altında kalmıştır. Cihat Kürkçüoğlu, halen de var olan eski yolun Camiin batısından geçtiğini, babasının yola katılan meydanın ağaçlıklı olduğunu hatırladığını söylemiştir (Ek-8) .

[3] Ak Cami.

[4] Hüseyin Paşa, Cami’in inşaından sonra düzenlediği M.1730 tarihli Vakfiye ile; tamir ve bina ettiği Camii Şerif’e, Vakfın gelirlerinden Camiin hatibi, imamı, sıbyan muallimi, müezzini, ferraşı, süpürgesi, hatm-i şerif okuyanları, aşırhanı, mütevellisi ve kandillerde sarfolunacak şırlağan (susam yağı), camiin tamiri, hasırı vs. için tahsislerde bulunmuştur.

[5] Bu yazı için büyük desteğini gördüğüm Cihat Kürkçüoğlu Hocamıza teşekkür ederim

Kaynak: İshak Polat