10 Ekim’de Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak ile bir araya Taş Tepeler Projesi Koordinatörü Prof. Dr. Necmi Karul ve Anadolu Gastronomi Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Ömür Akkor, Şanlıurfa’daki arkeolojik kazı çalışmalarını 12 bin yıl öncesinden günümüze uzanan gastronomi kültürü konuşuldu.
Toplantı sonrası Taş Tepeler Projesi Koordinatörü ve Göbeklitepe, Karahantepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, Valilik Basın birimine açıklamalarda bulundu.
Taş Tepeler kazıları insan yaşamına ait birçok soruya cevap veriyor
Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak’ın sosyal medya hesabından “Taş Tepelerden Gastronomiye Yolculuk… Şanlıurfa’da 12 Bin Yıl Öncesine Ait Mutfak Kültürünün İlk Örnekleri” başlıkları ile paylaştığı videoda Valilik Basın Birimine açıklamalarda bulunan Prof.Dr. Necmi Karul; “Şanlıurfa, özellikle Göbeklitepe ekseninde ağırlıklı olarak özel yapıları ile anıtsal yapıları ile tanınan bir yer grubunda. Ama bu yapıları yapan insanlarda burada yaşıyorlardı. Hatta uzun bir süre burası sadece bir toplanma yeri mi? Kutsal bir alan mı? Yoksa insanların yaşadığı bir yerleşme mi? Tartışması vardı.
Taş Tepeler Projesi ile bu soruların cevabını arıyoruz ve 10 kazı alanında yürüttüğümüz çalışmalar ile hem özel yapıların hem de insanların günlük yaşamlarını sürdürdükleri konutları açığa çıkarıyoruz. Konutları açığa çıkarmak demek onların içerisinde günlük yaşama ilişkin bulgular ile karşılaşmak anlamına geliyor” diyerek Taş Tepeler Projesi kapsamındaki kazı alanlarında ortaya çıkan bulguların bir çok soruya cevap olacağını dile getirdi.
Kazılar insanların mutfak kültürüne ait izleri gün yüzüne çıkartıyor
Prof.Dr.Necmi Karul açıklamasına devamla, "Ve bugün özellikle Karahantepe’de onlarca kulübe tarzı yapı açığa çıkarıldı. Ve içlerinde de öğütme taşları, o yontma taşların üzerinde tahılları işledikleri el taşları ya da o alanlardan topladıkları bitki kalıntıları bunların yanı sıra farklı sayıda hayvan türüne ait kemiklerin parçaları bize bu alanlarda besinin hazırlandığını ve geniş bir yelpazede insanların çevresindeki kaynaklardan etkin şekilde yararlandıklarını gösteriyor. Dolayısıyla Karahantepe ve diğerleri özellikle bu konutlardaki kazılarla bize Şanlıurfa’daki 12 bin yıl önce çevresinde büyük bir çeşitlilikle büyük ölçüde yararlanan ve bunu mutfak kültürüne taşımış insanların varlığını kanıtladı diyebiliriz.
Kuşkusuz araştırmalar devam ediyor. Buradan elde ettiğimiz hayvan türlerini, bitki türlerini biliyoruz. Bunların analizleri sürmekte olup nasıl bir mutfak kültüründen bahsetmek gerektiği önümüzdeki yakın zamanda da bizim kamuoyu ile paylaşacağımız konular arasında. Bunun bizim için bir diğer önemi de 12 bin yıl önce buradaki insanların beslenme alışkanlıklarını daha sonraki dönemlerde nasıl geliştiğini ortaya koymak.
Bu bağlamda Şanlıurfa Valiliğini başlattığı gastronomi ile ilgili bir hareket var. Bunun yanı sıra Türkiye’nin tanınmış şeflerinden Ömür Akkor projenin içerisinde. Kendisi de aslında bizim tarım verisinden elde ettiğimiz bilgiyi günümüz kültüründe yansımalarını, benzerliğinin olup olmadığını taşıyacak bir fikir, bir akıl olarak görüyoruz." diyerek bu konudaki yürütülen çalışmalara değindi.
Şanlıurfa’nın arkeolojik alanlarda mutfak kültürünün ilk izleri ortaya çıkıyor
Bölgenin, buğdayın anavatanı olduğunu belirten Prof.Dr.Karul; “Burası buğdayın yabani olarak yetiştirildiği coğrafya. Büyük olasılıkla insanların burada yerleşik hayata geçtiklerinden kısa bir süre sonra tahılın ilk kez tarım alanında olduğu coğrafya.
Sözünü ettiğimiz Taş Tepeler yerleşkelerinin en eski katmanlarında tahılın yabani formlarıyla karşılaşıyoruz. İnsanların bunu yabani iken işlediklerini biliyoruz. Ama zaman içerisinde bunlardan besin ürettiklerini görüyoruz. Dolayısıyla buğdayın anavatanında buğdayın ilk kez tarım alanından bir ziyafete dönüştüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Kaynakları tüketmeye dönüşüyor, ve onlardan dan yeni bir beslenme alışkanlığı ortaya çıkarma durumunda kalıyorsunuz. Bu bakımdan bakıldığında Şanlıurfa bu arkeolojik alanlarda ve bu mutfak kültürünün ilk aşamalarını izleyebileceğimiz bir yer özelliğini taşıyor” dedi.