25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı dayanışma ve mücadele günü. Siz kendinizi kadın için ne kadar heder edip çalışsanız da kadının hayatında kolay, kolay bir şey değişmiyor
Bölgemizde yaşanan olumsuzlukların azaldığını veya bittiğini düşündüğünüz an bir olay patlak verip aniden karşınızda bitiveriyor.
Geçenlerde duyduğum bir olay insanı insanlığından utandırıyor. 2014 yılındayız yıllar değişse de kafa yapılarımız maalesef değişmiyor. halen töre adı altında çirkin olaylara maruz kalıyoruz. Bazı olayları görmezlikten geliyoruz. Deve kuşu gibi başımızı toprağa gömmüşüz ama kelaynak gibi açıkta kalıyoruz. Bildik bir köylü ailede mürekkep yalayanları da çok ama demek ki zihniyet kolay, kolay değişmiyor. Tahsil cehaleti alır eşeklik baki kalır deyimini boşuna söylememişler. Rüken Amcasının oğlu ile on yıllık evli olan bir bayan, bu evliliğinden üç çocuğu olmuş çocukların ikisi okula başlamış. Diğer çocuğu dört yaşında. bundan iki yıl öncede görümcesini yani amcası kızını kendi kardeşine almışlar. bir yıl evli kalan bu çift anlaşamayınca kız baba evine dönmüş. Görümcesi baba evine dönünce bu ailede Rüken'i baba evine göndermişler. Çocuklarını bile görmesini engellemişler. Rüken aylarca telefonda. Yuvamı yıktınız bari çocuklarımı görmeme izin verin diyerek gözyaşları içinde çocuklarını görmesini engellememesi için amcasına yalvarmış durmuş. Bu durum rezillik ve kepazelikten başka bir şey değildir. Senin kardeşin evliliğinde mutsuz oldu diye, sen kendi mutlu evliliğini feda ediyorsun.
Çocuğunu perişan ediyorsun onları annesiz bırakıyorsun. Böyle saçma bir şey olabilirimi desek te maalesef oluyor. Şöyle bir bakıyorum da gerçekten kadının hayatında yok, yok. Berdel günümüzde halen kadınların baş belası, kumalık desen kaçınılmaz bir durum, kan yerine verilmek çabası ve az da olsa halen devam etmekte, ailenin fazladan aldığı birkaç kuruş başlık parası karşısında yaşlı kocaya gitmek genç kızların korkulu rüyası, bunların dışında dayak, işkence, psikolojik baskı, işçilik, fabrika gibi çocuk doğurmak, evin geçimine katkıda bulunmak bütün bunlar kadının hayatında olmazsa olmazlardan.
Bütün bunlara katlanabilmek için bir insanın taştan demirden yapılması gerekir. Geçen yıl İclal Aydın'ın bir programında konu berdeldi Urfa'nın bir ilçesinden giden iki genç yaşadıkları sıkıntıları anlatıyorlardı. Konu Urfa olunca bende dinlemeye başlamıştım. Sonra İclal Aydın Urfalı bazı bürokratların kanalı aradıklarını ve bizleri gericilikle itham ediyorsunuz diyerek rahatsızlıklarını dile getirdiklerini söyledi. Şimdi ben bu bürokratlara seslenmek istiyorum.
Berdel, kumalık, başlık, kan yerine gitmek, yaşlı kocaya verilmek, ölen kocasının kardeşi ile evlendirilmek ve artı töre cinayetleri bütün bunlar töre adı altında kadınlara halen dayatıldığına rahatsız olmuyorsunuz da bir kanalda konu edilmesi mi sizi rahatsız ediyor. Bütün bu konular bizim yöremizin gerçekleri değimli.
Bunları inkar edebilir misiniz. Eğer rahatsız oluyorsanız kendi aşiretlerinizde bunlara son vermenin yollarını neden aramıyorsunuz. Töreler nedense hep kadınlar için var olmuş ve onların hayatını karartmıştır.
Bu hafta 25 kasım kadına yönelik şiddete karşı dayanışma mücadele haftası.Üç bin yıllık bir geçmişe sahip olan şiddet günümüzde töre ve namus cinayetleri adı altında yoğunluk kazanmaktadır. Nedir bu kadınların hayatın karartan, töre ve namus kelimelerinin anlamı.
Töre kelimesi Türkçeye iki yerden girmiştir.
1- İbraniceden Türkçeye girmiştir. Töre, toru yani Tevrat anlamındadır. Tevrat'ın kelime anlamı yazılı olmayan kanun, kural demektir.
2-töre eski Mogolistandan Türkçemize geçmiş olup anlamı devlet demek ve devletin
kanunları olarak kullanılır. Şiddet , töre,kural,namus devlet çalışmaların engellenmesi, zorlama, iktidar,ikinci konum ve baskı yöntemi gibi baskıları bünyesinde toplar.
Namus kelimesi ise nomustan gelmiş olup Arapça ve Farsçadan dilimize girmiştir. onlarda eski yunanlılardan almıştır. Nomus kelimesi, iktidar, kural, kanun anlamındadır. Nomusunda kökü nemadan gelmiştir. Nemada bir erkeğin sahip olduğu otlak alan ve otlak alan üstünde otlayan hayvanlar anlamındadır.
Hem namus kelimesinin, hem töre kelimesinin kökünde kural, kanun ve sahiplenmek yatmaktadır. Öfke, saldırganlık, ekonomik yetersizlik, bireysel yetersizlik, kıskançlık, kadın ve erkeğin farklı gelişim göstermesi, ailede şiddeti kanıksama, göreneklerin yanlış değerlendirilmesi hak ve özgürlüklerin kısıtlanması şiddetin başlıca nedenleridir.
Şiddet çeşitli şekillerde ve genellikle kadınlara uygulanmaktadır. Bunlar
Fiziksel şiddet: boğmak, aç bırakmak, vücudunda sigara söndürmek, bıçaklamak, dövmek, öldürmek, taciz tecavüz…gibi
Cinsel şiddet: taciz, tecavüz olaylar, küçük yaşta evliliğe zorlanmak, kürtaja zorlanmak…gibi
Psikolojik şiddet: kadının duygusal psikolojik yapısına yapılan baskı, dikkate almama, küçük düşürme, aşağılama, tehdit etme, tükürmek, başarıyı küçümseme, lakap takma…gibi
Ekonomik şiddet: ekonominin kontrol aracı olarak kullanılması, ev işçiliğinin tanımlanmaması,kadın emeğinin sömürülmesi, çalışmayı engelleme veya zorla çalıştırmak..gibi şiddetin türleri hep kadınlara uygulanmakta, kadınlar töre ve namus adı altında acımasızca işlenen cinayetlere kurban gitmektedirler. Genellikle küçük çocukları töre cinayetlerine alet edenler uzun yıllar hapis yatmaktan da bu sayede kurtulmaktadırlar. Kadınlara uygulanan bu baskılara bir nebzede olsa engel olabilmek için medyadaki kadına yönelik konular uzmanlar denetiminde ele alınmalı. her ile bir kadın sığınma evi açılmalı.
Camilerde şiddete karşı konularda hutbelerde yer verilmeli, varoşlarda yaşayanlara yönelik eğitim ve konferanslar verilmeli, cinsiyet ayrımcılığı konuları ele alınmalı, yönetim ve karar mekanizmasında kadının teşvik edilip desteklenmesi, aile mahkemelerinin artması, kadının mağduriyetinin önlenmesi ve aileyi koruma yasasının toplumda uygulanır hale getirilmesi ve toplumun bilinçlendirilmesi halinde kadına uygulanan şiddet ve baskılar kısmen de olsa engellenmiş olur. gün geçmiyor ki bir töre cinayeti haberi almayalım.
Töre cinayeti namusa sürülen leke karşısında işlenir. Bu suçlu olsun veya suçsuz olsun fark etmez adı kötüye çıkan kız veya kadın mutlaka töreler gereği öldürülür. Bu suçu iki işi işlese de suçlu çoğu zaman kadın olarak gösterilmiştir.
Oysa Allahın verdiği canı Allahtan başka kimse alamaz. Bir insan öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibi olsa da.
Töreler dinin önüne geçmiş. Töreler insanların gözünü öyle kör etmiş ki. Doğru ile yanlışı göremez olmuşlar. Neden öldürülenler hep köy kökenli kızlarımız, kadınlarımız oluyor da ,neden şehirli kimse kızını kadınını öldürmüyor. Bunun nedenleri eğitimsizlik, bilinçlendirilmemek ve cehaletten başka ne olabilir ben bilmiyorum. Sizler biliyorsanız söyleyin. Bütün kadınların baskı ve şiddetten kısacası töre adı altında yaşadıkları zulümden uzak kalmaları temennisiyle sevgiyle kalın.