Bazen yazarken çok konu vardır, belleğinde insanın. Her düşünülen yazılsaydı, her yazılan okunsaydı, okunan her şey kitaplaşsaydı ne olurdu?

Her yazılanı okumak zorunda değil, insan.

Her yazılanın kitaplaşması mümkün değil.

Her düşünülenin yazıya aksi gerekmez.

Yazarken, az ve öz, günümüzün en ideal biçimi.

Kime ve neye göre?

Her eline kalemi alan, kendi kendisine herşeyi yazabileceğini sanıyor.

Doğrudur, eline kalem alan kendince her şeyi yazabilir.

Yazdığı okunur mu?

Okunan akılda kalır mı?

Sanal ortamda sosyal paylaşım mecralarında dibe vurmuş yazarlık sendromuna tutulanlar var.

Adına klavye kahramanları denilenler var.

Herkes şair, herkes yazar herkes araştırmacı.

Kimi elindeki cep telefonuyla çektiklerini fotoğraf diye yansıtır.

Kimisi başkasının karelerini aşırmakla şehir sevdasını dışa vurmak ister.

Zahmet olmasın düşüncesiyle başkasının ismini silerek yazılana kendi adını imza olarak kullanan var.

Sanal ortamdan uzak durmak zor, içinde yaşamak çok güç.

Bazısı meydanı kimselere bırakmak istemez. Elinde kılınç misali kalem, cengaverliğinin nişanesi.

el-İnsaf!..

Yazarken, başkasına saygı adına ne varsa kaybedenimiz var.

Yazarken, kendisini tek başına ordu misali gören var.

Hani her eline kalem alan kendisini aydın sanır.

Zavallı insanım, soyadı kendisine yetmeyenlerin şarkı söylerken sanatçı, konuşurken aydın kesilmelerine aldanıyor.

Marifet sesteyse öten horozlar neden kıymet kazanmıyor?

Yol göstericilikse ak sakallılarımız neden dinlenmiyor?

Artiste, aktöre, ressama, şarkıcıya, türkücüye 'Sanatçı'-'Aydın' demenin sonu ne ola?

İşte yaşadığımız dem!..

Bir dönemin Yeşilçam oyuncularına 'sanatçı' deniliyorsa dublörlerinin suçu ne?

Bir dönemin şarkıcısına-türkücüsüne 'Aydın' adı veriliyorsa bizim saatlerce eli kulağında sanat icra edenleri ne oluyor.

Yazarken çok şey düşünür, insan.

Kısa yazılar çok okunurmuş.
Kalem susuyor!..
Bazen yazarken çok konu vardır, belleğinde insanın.
Her düşünülen yazılsaydı, her yazılan okunsaydı, okunan her şey kitaplaşsaydı ne olurdu?
Her yazılanı okumak zorunda değil, insan.
Her yazılanın kitaplaşması mümkün değil.

Her düşünülenin yazıya aksi gerekmez.

Yazarken, az ve öz, günümüzün en ideal biçimi.

Kime ve neye göre?

Her eline kalemi alan, kendi kendisine herşeyi yazabileceğini sanıyor.

Doğrudur, eline kalem alan kendince her şeyi yazabilir.

Yazdığı okunur mu?

Okunan akılda kalır mı?

Sanal ortamda sosyal paylaşım mecralarında dibe vurmuş yazarlık sendromuna tutulanlar var.

Adına klavye kahramanları denilenler var.

Herkes şair, herkes yazar herkes araştırmacı.

Kimi elindeki cep telefonuyla çektiklerini fotoğraf diye yansıtır.

Kimisi başkasının karelerini aşırmakla şehir sevdasını dışa vurmak ister.

Zahmet olmasın düşüncesiyle başkasının ismini silerek yazılana kendi adını imza olarak kullanan var.

Sanal ortamdan uzak durmak zor, içinde yaşamak çok güç.

Bazısı meydanı kimselere bırakmak istemez. Elinde kılınç misali kalem, cengaverliğinin nişanesi.
el-İnsaf!..
Yazarken, başkasına saygı adına ne varsa kaybedenimiz var.

Yazarken, kendisini tek başına ordu misali gören var.

Hani her eline kalem alan kendisini aydın sanır.

Zavallı insanım, soyadı kendisine yetmeyenlerin şarkı söylerken sanatçı, konuşurken aydın kesilmelerine aldanıyor.

Marifet sesteyse öten horozlar neden kıymet kazanmıyor?

Yol göstericilikse ak sakallılarımız neden dinlenmiyor?

Artiste, aktöre, ressama, şarkıcıya, türkücüye 'Sanatçı'-'Aydın' demenin sonu ne ola?

İşte yaşadığımız dem!..

Bir dönemin Yeşilçam oyuncularına 'sanatçı' deniliyorsa dublörlerinin suçu ne?

Bir dönemin şarkıcısına-türkücüsüne 'Aydın' adı veriliyorsa bizim saatlerce eli kulağında sanat icra edenleri ne oluyor.

Yazarken çok şey düşünür, insan.
Kısa yazılar çok okunurmuş.
Kalem susuyor!..