|
|||
![]() |
URFA HİNDİYYE TEKKESİ-2 | ||
Mehmet SARMIŞ | |||
mehmetsarmis@gmail.com | |||
Sosyal medya müthiş bir şey! Bu sabah, daha iki saat önce Hindiyye Tekkesi ile ilgili bir yazı yazdım. Arkasından çok önemli gelişmeler oldu. Konunun uzmanlarından Cihat Kürkçüoğlu, "Şanlıurfa İli Camileri" kitabında yer alan bilgileri paylaştı. Meğer Tekke'nin içi çok büyük olup bir de mescidi varmış. Cihat Hoca o mescidin mimari özelliklerini yazdı, ziyaret ettiği zaman çektiği 5 adet fotoğrafı ekledi. Mahmut Karakaş Hocanın okuduğu H.1287/1922 tarihli mescid kitabesinde "Vakti çıkmadan önce namaz için, ölmeden önce tövbe için acele ediniz" hadisinin; avlunun doğusundaki bir odanın üzerinde de "Hindistan Tekkesi şeyh odası bu gün açıldı. Emin yenileme ile kurucusunun ruhu mutlu oldu, sene 15 safer 1342" (M.28 Eylül 1923) yazılı olduğu bilgisini de ekledi. Sonra Hüseyin Özel adlı bir arkadaş "Şıh Abdurahman Gülen babamın dedesidir, benim elimde Abdülhamit Handan aldığı ferman ve sancakla çektirdiği fotoğraf var." diye yazıp fotoğrafı paylaştı. Hüseyin Beyin adı ve siması bana yabancı gelmedi, aradım, yanılmamışım, Kamberiye Mahallesinden ve oradaki Şerif Özden İlkokulundan tanışıyoruz. Bana abisinde bulunan fotoğrafın aslının fotoğrafını ve bulabileceği başka bilgi ve belgeleri de göndermeye çalışacağını söyledi. Bu arada Sultan Abdülhamid'in ferman ve sancağının kendisinde olduğunu söylediği bir isimden söz etti ki o adı şimdilik yazmam doğru olmaz. Takip edeceğim, bir gelişme olursa yazacağım inşallah. Daha sonra Gürkan Güngör adlı başka bir arkadaş, "Şıh Abo benim dedemdir, o ev de benim mülkiyetimdedir." diye yazdı. Hemen onu da aradım. Esas adı Güngör Gülen imiş, Ankara'da yaşıyormuş. Şıh Abo'nun Kadirî tarikatından olup 40 müridi ile Hindistan'dan gelip o tekkeye yerleştiğini, daha doğrusu orayı yaptırdığını söyledi. (Dış kapısında 1546 yazdığına göre Şıh Abo zamanında ya tadilattan geçirildi ya ek yapıldı, ya eskisi yıkılıp yeniden yapıldı diye düşündüm.) Güngör Bey, o evin çok büyük olduğunu, başka bir kapısının daha bulunduğunu, evi ikiye ayırıp "yaptırdığını" ve iki ayrı kişiye kiraya verdiğini de söyledi. O "yaptırma" nasıl bir şeydir, bilmiyorum. İçinde bir tekke, bir mescit ve kocaman bir konak bulunan tarihi bir yer ikiye ayılmış ve iki ayrı aile tarafından ev olarak kullanılıyor... Mescit diyorum yahu! Böyle bir mescit yurt dışında, ülkemizde veya Urfa'nın başka bir yerinde olsa ve o durumda olsa gönlümüz razı olur muydu bu duruma? Güngör beyden, Şıh Abo'nun beş oğlu ve bir kızının olduğunu, kızın birkaç ay önce vefat ettiğini, oğullarının da daha önce vefat etmiş olduğunu öğrendim. İsmail Hakkı Demireğen isimli bir başka kişi de Şıh Abo'yu tanıdığını, kendisinin arkadaşı olan Muhsin adında bir oğlunun askerde iken intihar ettiğini yazdı. Az önce adından söz ettiğim Hüseyin Özel ise intihar değil, silahını temizlerken kaza ile öldüğünü belirtti. Konuyla ilgili bir gelişme olursa yeniden paylaşırım. Son olarak Cihat Hocanın bir teklifini yazayım: Müftülük bu binayı alsın ve değerlendirsin diyor. Bence harika bir fikir. Tekke ve camiyi almak müftülüğe yakışır. Sahiplerinden alır, aslına uygun bir şekilde restore eder, ilçe müftülüğü binası, mescit veya Kur'an kursu olarak değerlendirebilir. Çok da güzel olur. |
|||
Etiketler: URFA, HİNDİYYE, TEKKESİ-2, |