Konuyla ilgili GAPGündemi ekranlarında açıklamalarda bulunan İnşaat Mühendisi Osman Yıldırım, “6 Şubat depremlerinin ardından Şehrimizde hasar gören tarihi yapılarımızda, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan restorasyon çalışmalarında büyük yanlışlar ve hatalar mevcut. Bunlar anıtsal yapılardır. Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyeti ve koruması altında olan Şanlıurfa Selahaddin Eyyubi Camii’nin restorasyonunda kullanılan bu iskele akla, mantığa, fizik kurallarına, yasaya, kanuna, restorasyon kurallarına aykırı. Bu tarz restorasyon ihalelerinde kullanılacak iskelede dahil tüm detaylar bellidir. Sözleşmede yazar. Şu an kullanılan iskele betonarme yapılarda kullanılan iskelelerdir” diye konuştu.

Whatsapp Image 2024 09 24 At 16.07.42 (1)

TARİHİ YAPININ DUVARLARINA İSKELE İÇİN DEMİR ÇUBUKLAR KAYNATILDI

Tarihi yapıların restorasyon işlemlerinde mevcut iskelenin kesinlikle kullanılamayacağını vurgulayan Yıldırım, “Şu an 1 santim kalınlığında demir çubuklar, binlerce yıllık yapının duvarlarına çakılıyor. Daha sonra açılan bu delikler enjeksiyon yöntemiyle kapatılıyor. Ayrıca depremde hasar alan bu anıtsal yapıya böyle bir yük de bindirilemez. Yapısal hasarların önü açılmış olur. Restorasyon çalışmasını yaptıran Bakanlık. Tabelasında Denetim yetkisi Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde gösterilmiş. Ancak herhangi bir isim belirtilmemiş. Bu şehirde yapılan restorasyon ve inşaat faaliyetlerinin yüzde 90’ı ihanet boyutunda yanlışlıklar içeriyor” ifadelerine yer verdi.

YAPININ ORİJİNAL SİLÜETİ SPİRAL MAKİNALARIYLA DEĞİŞTİRİLİYOR

Şanlıurfa’da yapılmış olan tarihi taş yapıların orijinalinde derz kullanılmadığına dikkat çeken İnşaat Mühendisi Osman Yıldırım, “Şimdi yapılan bu sözde restorasyonda taşların arası spiralle kesilerek açılıyor. Bu uygulama, yapıya yapılabilecek en büyük ihanetlerden biridir. Derz açma adı altında taşları kesiyorlar. Bu anıtsal yapıların orijinalliğini bozuyorlar. Çok vahim bir olay. Bu şehrin genetiğiyle oynamaktır. Bu bilinçsiz keyfi çalışmalar, Urfa’daki tarihi yapıların tamamını risk altına sokar. Yapının orijinalinde derz yok. Bu işlemle derz ekleniyor. Biz bunu Ulu Cami’de gördük. Daha önce Ulu Camide de taşların arasını tarakla kırıp, 1 buçuk santim kalınlığında bir derz uyguladılar. Şimdi o derzler dökülüyor. Tarih elden gidiyor. Yapıların silüeti değiştiriliyor. Bunlar yapıyı başka bir şeye çeviriyorlar. Selâhattin Eyyubi camiinin her bir taşına resmen tecavüz ediyorlar. Şanlıurfa, binlerce yıllık tarihiyle Anadolu’da rastgele kurulmuş bir şehir değildir” diyerek şehrimizdeki tarihi ve doğal yapıların muhafaza edilmesi gerektiğini dile getirdi.

İLGİLİ İLGİLİ KURUMLARA VERDİĞİM DİLEKÇELER YANITSIZ KALDI

Mevzuatlara aykırı şekilde yapılan hatalı işlemler için ilgili kurumlara dilekçeler verdiğini aktaran Yıldırım, “Valilik, Anıtlar Kurulu, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Bölge Müdürlüğü’ne müracaatta bulundum. Ancak herhangi bir cevap gelmedi. Bir sonraki aşama olarak ise suç duyurusunda bulunacağım. Ayrıca bu abidevi yapıların onarım süreçlerinde Bilim Heyetleri vardır. Akademisyenler karar vericilerdir. Projeleri hazırlayan profesyonel firmalar var. Uygulamayı yapan firmalar da davetle gelir. Yani her ‘Restorasyon yapıyorum’ diyene bu işi veremezler. Yeterlilik aranır. Şimdi bu kadar detaydan bahsederken bu yapıya yapılan ihaneti anlamakta zorlanıyorum. Şu an Şanlıurfa’da restorasyonu devam eden 4 büyük 3’de küçük restorasyon çalışması var. Tamamında aynı büyük hatalar yapılıyor. Dışı bu şekilde ise içini de incelemek lazım. Biz bu eleştirileri dile getirirken doğrusunun nasıl olacağını da belirtiyoruz. Bu işlerde keyfiyet olamaz. Kusura bakmasınlar bu memleket sahipsiz değil. Restorasyon için verilen paralar bu milletin cebinden çıkıyor. Dile getirdiğim her eleştirinin arkasındayım. Ben üzerime düşeni yapmaya çalışıyorum. İlgili kurumları uyarıyorum. Yapılan yanlışa dur demeye çalışıyorum” diyerek söz konusu yanlış uygulamaların takipçisi olacağını sözlerine ekledi.

Kaynak: GAPGündemi/İshak Polat