(Grekçe, Ermenice ve Süryanice)
Önce kitabın yazarından söz etmek istiyorum: 1965 Urfa doğumlu, Ticaret Lisesi mezunu, memur.
1990 yılından itibaren Urfa tarihi ile ilgili araştırmalarına başlıyor, bu amaçla Urfa'daki birçok ilim adamı ve araştırmacının yanı sıra Avrupalı Doğubilimi uzmanları ile de sürekli mektuplaşıyor, bilgi alış verişinde bulunuyor. Yine bu amaçla dil öğrenmeye girişiyor; kendi ifadesiyle orta derecede İngilizce ve Almanca, biraz da Süryanice, Ermenice, Grekçe, Osmanlıca ve Arapça biliyor.
Bugüne kadar Urfa tarih ve kültürü hakkında, bazıları müşterek 10'dan fazla kitabı, yine 3'ü müşterek olmak üzere 70'ten fazla makalesi yayınlanmış.
Gelelim üzerinde duracağımız kitabına: 'Şanlıurfa Yazıtları'
Yazıt/kitabe, kısaca taşlara yazılan, daha doğrusu kazınan yazı demektir. Tarihten günümüze kalan her şey tarihin malzemesidir; ancak yazılı eserler daha çok böyledir; çünkü tarih yazı ile başlar, yazılı eserler bize daha güvenilir bilgiler sunar. Yazıtlar da bu anlamda son derecede önemli belgelerdir. Dolayısıyla Selahattin Eyyubi Güler'in 'Şanlıurfa Yazıtları' kitabı da Urfa tarihi açısından son derecede önemli bir eserdir.
Yazar, Urfa'da yaşayan çeşitli toplumların bıraktığı küçük büyük bütün yazıtları 25 yıl boyunca araştırmış, incelemiş, en doğru sonuca ulaşmak için yurt içi ve yurt dışında pek çok ilim adamı ve araştırmacı ile mektuplaşmış, bilgi alış verişinde bulunmuş. Kitap Urfa tarihi için kendi alanında bir ilk. Bu yönüyle de önemli.
Kitapta, 16 Grekçe, 12 Ermenice ve 106 Süryanice olmak üzere toplam 134 yazıtın fotoğrafı, metnin aslı ve tercümesi yer alıyor. Fotoğraflar yine iki değerli Urfalı'ya ait: Sanat tarihi araştırmacısı A. Cihat Kürkçüoğlu ve fotoğraf sanatçısı ve arşivcisi Yasin Küçük.
Yazar her bölümün başında o diller ile ilgili kısa bir bilgilendirme de yapmış.
Urfa'nın neresinde ne bulunmuşsa, isterse bir iki kelimeden ibaret olsun, hiçbiri ihmal edilmemiş. Bazısı bir anıtın üzerinde, bazısı bir kilisenin veya caminin bir köşesinde, bazısı bir mağaranın duvarında, bazısı bir kaya parçasının veya bir mozaiğin üzerinde, bazısı bir mezar taşında. Bazısı zaten göz önünde, bazısı bir araştırma veya tesadüf sonucu bulunmuş. Bir yapının temelinde betona gömülü olan bile var. Kimi yerinde duruyor, okunuyor, kimi kırılmış, yıpranmış, okunuşu sınırlı. Hepsinden acı olan da bazılarının çalınmış, hatta kaybolmuş olması. İnsan bunları öğrenince şaşırıyor, hayıflanıyor, hatta bu vurdumduymazlığa kahroluyor. Tek teselli bu kitap, hiç olmazsa kayıt altına alınmış.
Yazıtlar tarih malzemesi olarak birçok bakımdan önemlidir. Yazının dili, alfabesi, etrafındaki motifler ve tabii içeriği, ayrıca yazıların kim tarafından, ne zaman, hangi amaçla yapıldığı sorularının cevapları, tarihin aydınlatılması bakımından son derecede önemlidir.
Urfa tarihinin aydınlatılmasında böyle önemli bir yere sahip olan bu kitabın 1. Baskısı, 2014 yılında İstanbul'da Arkeoloji ve Sanat Yayınları tarafından yapılmış.
Böyle bir eseri bize kazandırdığı için Selahattin Eyyubi Güler'i tebrik ediyorum. Öyle sanıyorum ve umuyorum ki bu eserlerin devamı gelecektir.
Zaten Urfa gibi kadim bir şehirde tarihçiler için malzeme tükenmez. Her an bir yerlerden yeni yerleşim yerleri, yeni eserler ve tabii yeni yazıtlar çıkar, çıkacaktır. Çıktıkça da Selahattin Eyyubi Güler gibi araştırmacılara iş çıkacaktır. Çıksın, onlar da araştırıp yazsın. Fakat bir de onların kıymetini bilmek, destek olmak gerekiyor. Zira, marifetin iltifata tabi olduğu malum. Müşterisiz/iltifatsız meta'nın, bilginin, bilimin zayi olma ihtimali de…