Aile ve Sosyal Hizmetler Şanlıurfa İl Müdürlüğü tarafından 8 Haziran 2022 tarihinde, İl Milli Eğitim Müdürlüğü konferans salonunda, İl Müftülüğü çalışanlarına 'Erken yaşta ve zorla evlilikler' konusunda seminer verildi.
Şanlıurfa Barosu adına seminere katılan Avukat Cemile Didem Karaboğa, erken yaşta ve zorla evlilikler ile ilgili yaptığı sunumda, müftülükte çalışan bir personel, giyiminin inanç değerlerine uygun olmadığını belirterek Avukat Karaboğa'nın sunumunu masanın arkasından yapmasını istedi.
Bu talep üzerine sunumunu yarıda kesen Karaboğa, seminere katılan din görevlilerine 'Sokağa da çıkmayın. Bu erken yaşta evliliği siz teşvik ediyorsunuz' diyerek sol/seküler ve laik kesimin tipik İslam düşmanlığına benzer bir tavır sergiledi.
Bunun üzerine Şanlıurfa Barosu, adeta mal bulmuş mağribi gibi yine bilindik '…bu zihniyete karşı…' ifadelerini kullanarak cami imamları üzerinden İslam'ı hedef aldı. Elbette söz konusu Şanlıurfa Barosu olunca hiç de şaşırmadık.
Daha birkaç ay önce kendisini LGBTİ olarak tanımlayan sözde bir modacının Baro tarafından Peygamberler Şehrine davet edilmesine tepki gösterilmesi karşısında da yine Müslümanları hedef alan Baro, '…malum zihniyetle mücadeleye devam edeceğiz…' sözlerini kullanmıştı. Ayrıca Baro içinde bir grup avukatın Baronun mevcut pratiğini tasvip etmediğini de bir kenara not etmek lazım.
Sadece Şanlıurfa Barosu değil birçok Baronun, kendi coğrafyasının insanına ve inancına bu kadar düşmanlık etmesini bir türlü anlayamıyoruz. İcra ettiği meslek gereği hakkın ve hukukun adil bir temsilcisi olması gereken bu kurumun, bu kavramları istismar ederek kendileri gibi düşünmeyen diğer insanlara karşı -hele de İslami kesime- bir silah olarak kullanması hiç de adil bir tutum değildir. Mesela, avukat hanımın mini etek giymesini bir özgürlük olarak görürken; yüzlerce insanın böyle bir giyim tarz ile sunumu dinlemek istememesini bir yaşam hakkına saldırı olarak görebiliyorlar.
Yine masa arkasında sunum talebini özgürlüğe bir saldırı olarak görürken, avukat hanımın 'dışarı da çıkmayın, erken yaşta evliliği siz teşvik ediyorsunuz' sözlerinin hukukta iftira anlamına geldiğinden bahsetmiyorlar. Sanki hak, hukuk, özgürlük ve adalet sadece kendilerinin tapulu malıdır da başka kimseye kullandırtmıyorlar.
Ha bir de gelelim şu sol, laik, liberal ve muhafazakar feministlerin kesimin, adeta amentü haline getirdikleri 'erken yaşta evlilik' meselesine… Elbette buluğ çağına erişmeyen ne erkek ne de kızın evlendirilmesi doğru değildir. Ama bunların derdi kızların erken evlendirilmesi falan değil; bunların derdi nikahlı evliliklerdir. Yani ailedir… Nerden mi anlıyoruz? 'Erken yaşta evlilik' konusunda hassas olduklarını iddia edenlerin, parklarda, yol kenarlarında erken yaşlarda flört eden kimseler hakkında tek bir açıklama yaptıklarını gördünüz mü? Ya da erken yaşta flört etmenin yanlış olduğunu anlatan bir seminer yaptıklarını…
Şunu da eklemeden geçemeyeceğim; erken yaşta evlilik safsatasıyla binlerce insan cezaevinde atılırken bunların eşleri ve çocukları ise perişan halde bir hayat sürdürüyorlar. Bu insanlar için ise kimsenin adım attığı yok. Bu da ayrı bir travma…
Bizler de bu vesileyle cami imamlarımızın yanında olduğumuzu beyan ediyor; Şanlıurfa Barosuna da İslami değerlere düşmanlık yapmaktan vazgeçmesi çağrısı yapıyoruz.
Ve son olarak şunu çok iyi bilmeliyiz ki; Müslümanlar İslam düşmanları kadar cesur olmadıkça bu dünyaya adalet gelmeyecektir.