Programda yerel seçimlerin ardından geçen 5 aylık süre içerisinde belediyelerin yaptığı çalışmalar ve vatandaşların beklentileri ele alındı.
31 Mart 2024 seçimlerinin ardından seçilen belediye başkanlarının performansını değerlendiren Ferhat Özer, "Seçim üzerinden geçen 5 ay, uzun bir zaman değil. Bir vali bile bir memlekete atandığı zaman geldiği yeri ancak bir yılda tanıyabiliyor, ikinci yılda ancak bir şeyler yapabiliyor.
M.Kasım Gülpınar'ın gelişi çok görkemli oldu. Seçim öncesinde bazıları Sayın Gülpınar'ın oyu ile ilgili olarak çeşitli rakamlar söylüyorlardı. Sayın Gülpınar, %35 oy alarak Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. İnsanların Sayın Gülpınar'dan beklentisi fazla. İnsanlar 'Gülpınar geldi, birçok sorun düzelecek' diye düşünüyor. Ben şunu söylüyorum. Şehrin her köşesine bir Kasım Gülpınar bıraksan böyle bir enkazı hemen düzelteceğini tahmin etmiyorum." ifadelerini kullandı.
"Kazanma ruhuyla birçok birim deyim yerindeyse bütçe ve fiziki anlamda hurdaya dönüştü"
Özer, "En son yapılan genel seçimlerde insanların ve partinin beklentileri vardı. Bu beklentiler olmadı. Genel seçimlerin ardından yerel seçimler oldu. Kazanma ruhuyla birçok birim deyim yerindeyse bütçe ve fiziki anlamda hurdaya dönüştü. Böyle bir enkaz devralındı. Sayın Gülpınar seçim sürecinde projelerinden fazla bahsetmedi. Önüne gelen projeleri hayata geçireceğini söyledi. Bu aşamada 'Ben şu projeyi yapacağım' demedi. Nedeni ise çok büyük ekonomik sıkıntılar vardı. Eski alışkanlıkları unutturabilmek için Kasım Beye en az 1 yıl zaman lazım.
Sayın Gülpınar, ilk ay daire başkanlarını, birim amirlerini, değiştirmekle uğraştı. Eskiden fokurdayan bir kazan vardı. Daha çok kaynamaya başladı. Bu durum ister istemez belediyedeki çalışanların motivasyonunu bozdu." dedi.
"5 ay da deyim yerindeyse çok iş yapılmadı"
Gülpınar'ın 5 aylık zaman içerisinde yaptığı çalışmalara vurgu yapan Özer, "Kasım Beyin yaptığı icraatlardan biri; daha önce sosyal market vardı, buna bir makyaj yapıldı. Düzeltildi ve çeşitler artırıldı. Bu yaptığı tabi ki bir hizmettir. ŞUSKİ'nin aksayan yönleri düzeltildi. Deyim yerindeyse bu 5 ayda çok bir şey yapamadı nedeni ise yapma imkânı yoktu.
Her şeyin başında ekonomi gelir. Ekonomi yeterli değildi. Bir yandan alacaklılar belediyenin kapısına dayandı, Bir yandan da sorunlarla ilgili vatandaşlar. Kavşaklarda çalışmalar yapıldı. Doğru bir şekilde düzenlenen kavşaklar var. Bunun yanında yanlış yapılan kavşaklar da vardı."
"Tasarruf tedbirleri bütün belediyelerin elini kolunu bağladı"
Merkez ilçe belediye başkanları ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Özer, "Tasarruf tedbirleri bütün belediyelerin elini kolunu bağladı. Siverek Belediyesi hizmet anlamın da küçük bazı dokunuşlar yaptı. Tasarruf tedbirlerini uygulamaktan çok kendi içlerinde tasarrufa kaçıyorlar.
AK Partili belediyenin geçmişte de SGK borcu vardı. Belediyelere tasarruf tedbirlerini uygulayın denildiği zaman bütçe açık verir. Belediyeler personel maaşlarına yaptığı zam oranını düşürdü.
Merkezi hükümetin belediyelere gelen gelirleri artırması lazım. Belediyelerin kendi gelirlerini artırması lazım. Gelir getirici yatırımların yapılması lazım." diye konuştu.
"Açılan fabrikaların belediyeye katkısı yok"
Özer, "Belediyelerin hepsi fabrika açma yarışına girmişti. Belediyelerin açtığı fabrikalarda belediyeye katkısı yoktur, şehrin istihdamına katkısı vardır. Büyükşehir'in gelirlerine baktığınız zaman su, ulaşım, turizmden ve her taraftan geliri var. İlçe belediyelerinin böyle bir şansı yoktur.
İşçi kardeşlerimizi düşünerek maaşlarının artırılmasını istemiştik. Talebimiz doğru bir talepti." dedi.
"Belediyeler güç kaybetti"
Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Veysel Polat, "Şöyle bir felsefe hâkim olmuş. 'Devletin malı deniz, yemeyen domuz.' Memlekette domuzlar o kadar çoğalmış ki, şehre hizmet için geriye hiçbir imkan kalmıyor. Helal-haram kavramı kalmamış. İnsanlar sırf çalmak için bir bir kapıya abanmaya çalışıyor. Oradan aldığın para helal mı, haram mı? Bu paranın karşılığında çalıştığı kuruma ne veriyor? Bunun hesabı sorulmuyor. Belediyelerde alın teri ile çalışan, bize hizmet eden temiz ve düzgün insanları tenzih ediyorum. Maalesef düzgün çalışan insanların da hakkını yiyen insanlar daha çok. Memlekette belediyeler rastgele şişirilmiş, vasıfsız kadrolarla güç ve nitelik kaybetmiş.
Belediyeler kendi personeline maaş verecek durumda değiller. Şehrin çöplüğünü ve pisliğini kaldıracak durumları yok. Vatandaşın ihtiyaçlarını karşılayacak bir ortam kalmamış. Bu sadece belediyeler de değil, bütün kurumlarımızda bu şekilde. Tarım İl Müdürlüğünde 5 avukat kadrosu var. Sadece bir avukat işini yapıyor 4 avukat nerede? Falanca milletvekilinin buradaki adamıymış! 'Buraya benim oğlum, onun kızı gelsin' diyorlar. Gelsin ama işine gitsin, hizmet yapsın. Bir kuruma gidiyorsun. 5 Tane masa var. 2 masada personel çalışıyor. Peki, bu 3 masadaki personel nerede?" ifadelerini kullandı.
"İhtiyaç fazlası alınan personeller işten çıkarılsın"
Polat, "Başından beri bas bas bağırıyoruz. Bankamatik işçileri başta olmak üzere ihtiyaç fazlası alınan personelleri işten çıkarılması gerekir. Bunun önüne geçilmesini istemiştik. Seçim öncesi ve seçim sonrasında da bu personeli kim buraya getirmişse bakansa bakana, vekilse vekile, belediye meclis üyesi ise Belediye meclis üyesine, 'Al bu maaşı sen öde. Ben ödeyemiyorum.' diyebilmemiz lazım." diye konuştu.
"Belediyelerin hesap verme kaygısı yok"
Polat, "Belediyelerde bir sorumsuzluk alışkanlığı var. Nasıl olsa bir AK Parti iktidarı var. Para geliyor, bolluk var. Paraları saçıp savurdular. Ne kadar yatırıma gidiyor belli değil. Bir sorgulama ya da hesap verme dertleri yok. Sadece iktidar değil partisi değil, muhalefet de aynı şekilde. Halka ve hükümete karşı bir hesap verme kaygısı, sorumlulukları yok. Bir muhasebe sistemi yok. Sayıştay denetliyor; ama bu denetim kağıt üzerinde kalıyor." dedi.
"Belediyesizlik sıkıntısı var"
Polat, "Bir belediye başkanının iyi olup olmadığını şehre bakarak anlıyorsunuz. Eğer şehir plansız - imarsız, gecekondu şehriyse.. Pislik içerisindeyse, yolu - park alanları olmayan karma karışık bir trafiği varsa, denetimsizlik, başıboşluk, yoksulluk varsa ve her tarafında sıkıntı varsa o zaman belediyede; belediye başkanında ve belediye meclis üyelerinde sıkıntı vardır. Aslında belediyesizlik diye bir sıkıntı vardır. Urfa'da şehri kuşatacak bir şehircilik anlayışı - bakışı yok. Şehri planlayan, yöneten kurumsallaşmış bir belediye yok." ifadelerini kullandı.