ENGELLİ ÖĞRENCİLER
Toplumun % 9-10 kadarı engelli olduğuna göre öğrenciler arasındaki oran da öyledir.
Görme, işitme, ortopedik, zihinsel vb. hepsi dahil.
Bu çocuklar her konuda olduğu gibi eğitim ve öğretim konusunda da diğerleri ile aynı haklara sahipler.
Ancak bu haklarını kullanmada dezavantajları var.
Kanunlar bundan dolayı onlara bazı ayrıcalıklar tanıyor.
Fakat uygulamada eksiklik ve yanlışlıklar var.
Kanunlar gibi eğitimcilerin de onlara pozitif ayrımcılık yapması lazım.
Mesela;
1. Engelli öğrencilerin tam olarak tespit edilip e okul'a işlenmesi,
2.Okulun ve sınıfın fiziki şartlarının onlara uygun hale getirilmesi,
3.Onlar ve aileleri ile görüşüp sorunlarının tespit edilmesi ve çözülmeye çalışılması,
4.Ailelerine yönelik eğitim çalışmaları yapılması,
5.Konuyla ilgili olarak bütün öğrencilere yönelik bilinçlendirici çalışmalar yapılması,
Gibi.
Bütün bunların hem resmi, hem insani, hem vicdani, hem dini bir görev olduğunu unutmayalım.
AİLE EĞİTİMİ
Çocuklardan önce ailelerin eğitimi şart
Çünkü bazı ailelerin (okumuş-okumamış fark etmiyor) çocuklarını yetiştirme tarzı, yaptıkları telkinler ve yanlış örnekliği, en başta çocuklarına olmak üzere toplumsal hayata ve geleceğe çok büyük zararlar veriyor.
Kimi hiç ilgilenmiyor, sevmiyor, sevse bile belli etmiyor.
Kimi dövüyor, sıkıyor, eziyor.
Kimi sevgisi ve aşırı ilgisi ile boğuyor.
Kimi aşırı şımartıyor.
Kimi, her şeyini kendisi yapıp çocuğa bir şey yaptırmayıp çocuğu beceriksiz, başkasına bağımlı hale getiriyor.
Kimi kendi bozuk kişiliği, hareketleri ve telkinleri ile çocuğa çok kötü örnek oluyor.
Sevgili öğretmenler ve okul yöneticileri!
Bence çocuklarla beraber anne ve babalarını eğitmek gerek.
Neler yapılabilir?
Gruplar halinde okulda toplayıp doğru anne baba tutumları hakkında eğitim vermek.
Tek tek çağırıp görüşmek.
Veli toplantılarını, not aktarma işinden kurtarıp bu amaçla değerlendirmek.
Ekipler oluşturup düzenli bir şekilde aile ziyaretlerinde bulunmak.
Onlara yazılı olarak veya WhatsApp üzerinden (tekil veya grup kurarak) mesajlar göndermek.
Bütün bunları kırmadan, güzellikle ve onların en iyi anlayacakları yollarla yapmak çok önemlidir.
Böylece hem kendi öğrencinize, hem onların diğer çocuklarına yararlı olmuş olursunuz.
Bu konuda en büyük görev rehber öğretmenlere düşmektedir.
Ancak rehber öğretmen yoksa, diğer öğretmenler de çok şey yapabilir.
UYUŞTURUCU BELASI
Çocuklar bir kere bile dokunsa bağımlı olabiliyor. Ondan sonra bulmak için evinin eşyasını satabiliyor, hırsızlık yapabiliyor, kendine ve çevresine zarar verebiliyor. Nihayet satmaya başlayıp en yakınlarına bulaştırmaya başlıyor. Bir okulda bir öğrenciye bulaşmışsa kısa zamanda çoğalabiliyor. Eğer tedavi edilmezse sonu ölüm. Başta aileler olmak üzere toplumun başına tam bir bela.
Türüne göre değişmekle beraber tedavisi de çok zor, hatta çok zaman imkânsız.
Uyuşturucuya başlama yaşı ilkokullara kadar düşmüş durumda.
Bizim okulda olmaz demeyin, her okulda olabilir.
Onun için çok dikkatli olmanız ve sıkı bir mücadele içine girmeniz lazım.
En iyi mücadele yolu koruyucu tedbirler almaktır.
Bunun için de öğrenci ve velileri bilinçlendirmek gerekir. Çok uzun bir konu olduğu için giremem.
Rehber öğretmenlerimiz iyi bilir. Tabii önemli olan bilmek değil uygulamaktır.
Peki okulda bağımlı varsa, ne olacak?
Birinci şart gerçeği kabul etmektir.
Sonrası yine çok uzun. Rehber öğretmenler bilir.
Aileye bilgilendirmek ve yetkililere haber vermek ve devamı.
Her an teyakkuz halinde olmak önemli.
Bu arada Yeşilay Şanlıurfa Şb bir gönüllülük çalışması başlatmış. Onu da duyurmuş olayım.
Bu konuda topyekûn bir mücadele şart.