OKUL BAŞARISI

Maalesef ülkemizde başarı, sadece sınav sonuçları üzerinden değerlendiriliyor.

Oysa başarının başka ölçüleri de vardır.

Yine sınav başarısı da, her okulun sahip olduğu imkanlara göre değerlendirilmelidir.

Bunlar başka yazıların konusu.

Burada sınav başarısı üzerinde duracağım.

Sınav başarısı öncelikle ders başarısından geçer.

Bunun için;

Öğretmenlerin derse hazırlıklı girmesi,

Öğrencileri ders çalışmaya motive etmesi,

Öğrencilerin seviyesine göre ders yapması,

Sadece üç beş çok aktif öğrenciye takılmayıp bütün öğrencileri derse katması,

Gerektiğinde konu tekrarı yapması,

Gibi konular çok önemli.

Deneme sınavları elbette önemli ama yapmak yetmez.

O sınavdan en çok fayda elde etmek için;

Sınav teknikleri konusunda öğrencileri bilgilendirmek,

Zamanı etkili kullanmak,

Sınav sonuçları üzerine değerlendirmeler yapıp kimin hangi konuda eksiği olduğunu görüp öğrenci ile konuşmak ve tamamlaması için teşvik etmek, yardımcı olmak,

Her sınavda biraz daha ilerleme sağlamak,

Gerekir.

Tabii en başta, öğrencilerin bir hedef belirlemesini sağlamak gerekir.

Ona bağlı olarak da o hedefe ulaşmanın yolları hakkında bilgilendirmek.

Her biri için ayrı bir çalışma programı yapmak.

Motive etmek.

Ve aileyi sürece dahil etmek.

Sınav başarısının uzun vadeli bir yolu da öğrencilere küçük yaşta kitap okuma sevgisi kazandırmaktır.

YAPARAK YAŞAYARAK ÖĞRENME

Merkezi sistem sınavları, maalesef eğitim öğretimden beklenen kazanımları gerçekleştirmeye imkan vermemektedir.

Yine bu yüzden sınavların neredeyse tamamı test türünde yapılmaktadır.

Oysa yaparak yaşayarak öğrenme, en kalıcı öğrenmedir.

Labaratuvarlar bunun için vardır.

Fakat günümüzde bir çok okulda labaratuvar bulunmamaktadır.

Okulun en uç ihtiyaçlarını karşılamak için çalışan okul yöneticilerin çoğu labaratuvar kurmayı aklına bile getirmemektedir.

Devletin gönderdiği, maliyeti çok yüksek labaratuvarlar da ya hiç kullanılmamakta veya çok az, adet yerini bulsun diye yılda bir iki kez kullanılmaktadır.

Zaten çok az yer verilen deneyler de labaratuvarda yapılmak yerine akıllı tahtalarda izlettirilmektedir.

Oysa bırakın labratuvarı, kalıcı öğrenmeyi sağlamak için, okul, bahçe, sokak, ev, hayatın her alanı değerlendirilmelidir.

Öğrenciler, görmeli, dokunmalı, gözlemeli, bizzat yapmalıdır.

DEVAMSIZ ÖĞRENCİLER

Eğitim hakkı herkesin.

Bizde, özellikle kırsal kesimde bu haktan mahrum kalan/bırakılan çok insan var.

Hâlâ, çoğu kadın, binlerce insanımız okuma yazmayı bilmiyor. Ne kadar acı.

Halen okuma yaşında olup da okula kaydı olmayan çok sayıda çocuk var.

Okula kaydı olup da devam etmeyen, bir süre devam edip de terk eden onbinlerce çocuk var.

Her okulda çok sayıda devamsız öğrenci var.

Yaşları büyüdükçe sayıları artıyor. İlkokulda da var, ortaokulda çok, lisede daha çok.

Özellikle kızlar.

Oysa kızların okuması daha önemli.

Sevgili öğretmenler, okul müdürleri, eğitim yöneticileri!

Az olsun, rahat olsun demeyin.

Onları okula kazandırmak hem resmi göreviniz hem insanlığa karşı borcunuzdur.

Bir çalışma başlatın.

Lütfen bu çocukların peşine düşün.

Ailelerini ve kendilerini ikna edin.

Okula devamlarını sağlayın.

Tek bir çocuğu ikna etmek bile çok önemli.

Sizin için bir şey, onun için çok şeydir.

Okula gelmeyen çocuklar ne yapar?

Bir kısmı bir işte çalışıyordur ve belki en iyi ihtimal odur.

Diğerleri genellikle sokaktadır ve her türlü riske açıktır. Şiddet, uyuşturucu, hırsızlık vb suçların ya faili ya mağduru olurlar.

Onları okula kazandırmak, aynı zamanda o risklerden de uzaklaştırmaktır.