Başörtüsü ilahi bir emirdir. Nasıl olacağı da ilahi bir emirdir ve ilahi emrin içinde olduğundan nasıl olacağı hususunda hiç kimsenin söz söylemeye salahiyeti(yetkisi) yoktur. İkaz etmek veya emri tebliğ etmek ayrı. Ayet ve hadislerle bunun nasıl olacağı açıktır. Uyulur veya uyulmaz, kişi bu hususta hürdür. 'La ikraha fiddin' yani dinde zorlama yoktur, kişiye zorla bir şey yaptırılamaz. Ancak;

'Dinde zorlama yoktur, İnsan özgürdür elbette
isteyen dünyada pişer, isteyen ahirette' sözünü de unutmamak gerekir.

Zira nice başı açık hanım kardeşlerimiz var ki, birçok kapalıdan daha üstünler benim nezdimde. Onlar en azından emrin sadece saç bölgesine itaat etmiyorlar, uymuyorlar. Ama vücut hatlarını belli edecek şekilde de giyinmiyorlar. Fakat örtülü hanım kardeşlerimizin çoğu; örtünmeyi bir moda olarak addedip, baştan aşağı rengarenk kıyafetler ve İslam'ın gizlenmesini emrettiği vücut hatlarını belli edecek ölçüde giyiniyorlar.

Peygamber (asm)'ın 'deve hörgücü' gibi başlarını örtenleri zemmettiği tasvibe uyuyorlar. Oysa o başörtüsünün özgürlüğü mücadelesi, ne çilelerle müspet neticeye kavuştu, dün bundan bahsetmiştik.

Nureddin Yıldız hocanın paylaşacağım şu sözü aslında olayı özetliyor ve mevzunun kavranması için önemli;

'Sizin tesettür diye giydiğinizi ebu cehilin karısı bile giymedi.'

Tam olarak hatırlayamadım ama Nureddin hoca olabilir, şöyle diyordu;

'Hz. Fatma annemiz (r.a) şimdiki örtünenleri görse suratlarına tükürürdü.'.

******
Yani başörtüsü manasından saptırılmış. Bunun yegane müsebbibi ise, alçak FETÖ örgütüdür. Zira başörtüsünü 'füruat' olarak addeden, yani 'başörtüsü birinci derecede öneme sahip' değildir fikrini zihinlere empoze eden (dayatan) ve başörtüsünü bir moda haline getiren bu alçak örgüttür. 'Takiyye yapın. Hem başınızı örtün, hem boyanın. Başörtülü olarak içki de içebilirsiniz, önemli değil, sizi tanımasınlar, deşifre olmayın' gibi fikirleri yaydı bu hain örgüt.

Böyle böyle ilahi emri yok saymaya kalktı, değiştirmeye kalktı, bozmaya kalktı. Nispeten de başarılı oldu. En azından nasıl örtünüleceği hususunda birçok şeyler yaptı. Bu hain örgütün milletimizin başına ördüğü çoraplardan biri de budur.

Allah'ın laneti hainlerin üzerine olsun.

*****
Bu tenkite en yakın çevremde dahildir.

Mesela 1997 yılında bir tıp fakültesinde (sanırım Sivas'tı) 'sizin bu diplomayı almaya hakkınız yok, burada olmaya hakkınız yok' gibi söylemlerle üç tane başörtülü hanım kardeşimiz tartaklandı, küçük düşürüldü. İnternette çok var bu gibi görüntüler, girip bakabilirsiniz.

Nereye geleceğim. Onların taktığı başörtüsüne bakın, onların algısında olan başörtüsüne bir bakın. Birde şimdiye. Mukayese edin. Onlar gibi, örtünmeyi kamilen(tam manasıyla) uygulayan çok az kişi kaldı. Buda maalesef bizim gevşediğimiz gösteriyor. Özellikle o başörtüsü için eylem yapanlara dikkatlice bakın hangisi bugünkü gibi bir örtünme içerisinde.

******
Başörtüsü hakkında ki bu kötü algıyı değiştirmek elimizde. Önceki yazımda söyledim; imam-hatip hocalarına çok iş düşüyor. Anne-babalara çok iş düşüyor. Anne-babalar eğer böyle bir şeyi gençlerine 'geleneğimizdir, yapmazsan millet bize ne der, ne duruma düşeriz biliyor musun?' gibi sözlerle emrederse, gençlerde haliyle 'aman kimse bir şey demesin, laf gelmesin' diye düşünür ve modaya uygun hareket eder.

Hocalar, anne-babalar başörtüsünün bir ilahi emir olduğunu, bu işe meyyal, 'örtünmeyi düşünüyorum ama bilmiyorum ki' diyen manevi manada boşlukta olan gençlerine söyleyecekler, kalplerine beyinlerine, başörtüsünün bir moda veya bir oyuncak olmadığını kazıyacaklar. Tabi bu iş zorla olmaz, şiddetle hiç olmaz.

Hocalar, mutlaka Hz. Aişe, Hz. Fatıma ve diğer annelerimizin (r.a) örtünme biçimini talebelere anlatmalılar.

Şiddet olursa, bu işin sonrasında doğacak aksülamellerin(tepkilerin) önü alınamaz.
Selam ve dua ile.